Bediüzzaman'ın 1927 ile 1934 yılları arasında Isparta'nın Barla beldesinde geçen günlerini anlatan "Allah'ın Sadık Kulu: Barla" filmini Akçalı, Özel Şehzade Eğitim Kurumları Genel Koordinatörü Şemseddin Ayyıldız, kanaat önderleri Ali Katıöz, Halil Karakoç, Salim Ocak ve Münir Gözcü, Bediüzzaman'ı çocuk yaşlarda gören İsmail Hakkı Zeyrek, Manisa'da görev yapan basın mensupları ve aileleri seyretti.
Filmin sonunda açıklama yapan Rıza Akçalı, verilen mesajları bilmelerine rağmen yine de heyecanlandıklarını ve gözlerinin dolduğunu söyledi. Bunun devamının gelmesini umut ettiklerini belirterek, "Bugünü ve hattâ bugünün sonrasını anlamak için Bediüzzaman'ın ne yapmak istediğini anlamak önemli. O günleri, o şartlar içinde yaptıklarını anlamak önemli. Eğer dünya gelecekte genel bir barışa kavuşacaksa, bir huzur ve sükûn dönemi yaşayacaksa bunun arkasında Bediüzzaman Hazretleri'nin ortaya koyduğu o fikrî inşa vardır, iman inşası vardır. Dünyanın küçük bir köy halinde birbirini anlayacak bir ortak kültürü, bir ortak geleceği yakalaması vardır. Bunun için de hakikate ihtiyaç vardır." dedi.
Said Nursi'nin hakikatin arkasında durduğunu söyleyen Akçalı, "Hakikati anlatmaya çalışmıştır ve kainat kitabını herkesin anlayacağı dille, sadece Müslümanlara değil, dünyanın bütün insanlarına anlatmak gibi bir ortak dil, evrensel dil seçmiştir. Bugün dünya onu okuyorsa, gündeminde tutuyorsa arkasında bu sırlar, bu özellikler var. Asrın sahibi olmak belki böyle bir şey. Dolayısıyla Bediüzzaman'ı ve fikirlerini anlamaya yönelik bu tip çalışmaların bundan sonra hızlanarak devam edeceği kanaatinde ve umudundayım. Bu film ilk olması hasebiyle çalışmayı yapan ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz." şeklinde konuştu.
Kanaat önderlerinden Katıöz ise asrın büyük bir nimeti olan teknolojiden istifade ederek, yine asrın Bedi'sini filme aksettirmeyi büyük bir hizmet olarak gördüğünü söyledi. Gerçeklerin aslına uygun bir şekilde aksettirilmesine çok sevindiğini dile getiren Katıöz, "Ancak malum ki Üstat Hazretleri, böyle bir, iki, üç filme sığmaz. Hayatında çok safahat vardır. Bunların parça parça. tekamül ede ede devam ettirilmesinin çok büyük bir hizmet olacağı kanaatindeyim. Takriben 50 senedir sinemaya gitmemiştim, ilk defa 'Hür Adam' filmi vasıtasıyla gittim. Müslümanlar artık böyle bir teknolojiden istifade etmeli. Sinemanın, günahlarını böyle hasenatla yıkaması lazım ki bu filmin çevrilmesinde inşallah hasenatın seyyiata galebesi gibi bir mana görmekteyiz. Allah razı olsun. Emin ellerden çıkması, aslına uygun olması takdire şâyan diye düşünüyorum." dedi.