Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman Said Nursi'nin, "Kur'ân'ın sönmez ve söndürülemez ebedî bir güneş gibi mu'cize olduğunu dünyaya ilân edeceğim” dediği Gladstone’un hakkında kitap yazıldı.
Timaş Yayınları tarafından ‘Büyük Oyun’ adlı kapsamlı bir araştırma yayımlandı. Kitabın yazarı Prof. Taha Niyazi Karaca, ‘Kur'an’ı Müslümanların elinden almalıyız’ diyen başbakanla ilgili araştırmaları tarihe ışık tutuyor.
Sultan Abdülhamid, Gladstone'a karşı İslam birliğini kurmayı mı istedi?
Genelde Sultan Abdülhamid kendi içinde değerlendirilir. Halbuki Sultan Abdülhamid'in politikalarını var eden bir karşıt politika olması gerekiyor. Bu konuda çalışırken Gladstone ismiyle çok karşılaştım. Aslında Sultan Abdülhamid'in politikaları Gladstone'a bağlı. Mesela Gladstone büyük haçlı birliğini kurmak istiyor, Sultan Abdülhamid de ona karşı büyük İslam birliğini kurmak istiyor.
Bu konuyu örneklendirebilir misiniz?
Abdülhamid'in Almanya politikası Gladstone'un Hıristiyan birliği projesini yıkmak içindir. Abdülhamid, o dönem Almanya ile çok fazla haşır neşir oluyor, bunda çok büyük başarı sağlıyor. Gladstone, o hayal kırıklığını çok söyler, özellikle Rusya ve Almanya için zaman zaman ‘kendimize bağlayamadık bunları’ diye yakınır.
Gladstone ismini ilk olarak Said Nursi'nin ‘Tarihçe-i Hayatı'nda, İngiliz Müstemleke nazırı dediği Gladstone'un elinde Kur'an'ı göstererek Müslümanlar aleyhinde verdiği nutka tepkisinden hatırlıyoruz.
Gladstone'un Kur'an-ı Kerim'le ilgili o sözleri, bütün Hıristiyan devletleri etrafında toplamak, hedef birliği yapmak için söylemişti. Gladstone, kendisini Müslümanlara karşı savaşan bir haçlı olarak görüyordu. Bugün bütün dünyaya yayılan bir hareketin fikir mimarı olan Said Nursi'nin bu düşünce sistemini ve kimliğini oluşturmasının kaynağı bu sözle irtibatlı olabilir. O dönemlerde 16–17 yaşlarında. Bir İslam düşmanının, ‘Müslümanlığı artık yok edeceğiz. Kur'an, dünyada bulunduğu müddetçe barış ve huzur kalmayacak, bunlar medeni olmayan düşünceler...’ vesaire gibi ifadeleri Said Nursi öğrendiği zaman böyle tepkisel bir kimlik oluşuyor. Bir hareket böyle başlıyor.
Gladstone ismiyle ilk nasıl karşılaştınız?
Yozgat gibi sakin bir yerde yoğun bir Ermeni nüfusu var. Bunlar hakkında detaylı bir araştırma yaptım. Orada ulaştığımız resimlerden bir tanesi iki toplumu karşı karşıya getiren ajitasyon. Gladstone'un en iyi olduğu politikalardan biri bu. Mesela Ermeni sanıklar mahkemeye ifade veriyorlar, diyorlar ki: “Biz Gladstone'u biliyoruz. Gladstone bize ‘ayaklanın' dedi.” Şimdi Yozgat'taki şahıslar, Ermeni vatandaşları bu isimleri biliyorlar ve telaffuz ediyorlar. Gladstone'la beraber James Bryce ismini de çok iyi biliyorlar. Gladstone, ajitasyonun temelini 1880'den sonraki iktidarında atıyor. Anadolu'daki Ermenilere net bir şekilde ‘kan dökün ki müdahil olalım' diyor. Bu şekilde konuşmaları var. Müslümanlar çok soğukkanlı olamıyor, sokağa dökülüyorlar.
Hem kitap kurdu hem de üst seviyede bir entelektüel değil mi?
Çok müthiş entelektüel, bir sürü kitabı var. Antik Yunan düşünürleriyle ilgili özellikle birçok eseri var. Homer çağıyla ilgili zaten 3 cilt yazmış, çok devasa bir inceleme. Din ile ilgili, antik Yunan düşünürleriyle ilgili çok üretmiş. Din veya siyaset ile ilgili şeyler yazmış. Makalelerini saymıyorum bile. Kendi dönemiyle ilgili gazete ve dergilerde takma adla yazılar da yazmış.