Röportaj: Dursun Sivri - RisaleHaber
Foto: Esad Sivri
(Röportajın birinci bölümü için TIKLAYINIZ)
II. BÖLÜM:
Çalışmalarınızda, Üstadın hayatı ve son şahitlerle ilgili yeni bilgi ve belgeler elde ettiğiniz oldu mu?
Çok… Onları isterseniz kitaplara, okuyuculara bırakalım.
Az önce verdiğiniz mektup gibi… Mesela birisi kazı çalışmasına benzetmiş. Öyle bir örnek verebilir misiniz?
Üstadımızla ilgili o kadar çok yeni bilgi, belge ve hatıra elimize geçti ki. Şimdi Molla Hamid Ekinci’nin hayat ve hatıratını hazırlıyorum. Van hayatı. Ağırlıklı olarak Üstadın oradaki hayat ve hatıraları yer alıyor. Şimdi onları okuyan redakte eden arkadaşlarımız “ Ya!.. Bilmediğimiz o kadar çok şey öğrendim ki, o kadar ilginç hatıralar var ki…” diyor.
Yeni bilgi ve belgeleri toplarken bir kanaldan değil birkaç kanaldan yaptığımız ve bizzat olayın gerçekleştiği yere gittiğimiz için ilginç şeyler çıktı ortaya.
Meselâ Başit Başı ile ilgili ilginç tespitler var. Üstadın Erek Dağındaki detay hatıraları var. Sürgün esnasında yaşanan bazı hatıraları var.
Meselâ; Şeyh Enver Üstad’ın gitmesini istemiyor. Doğuda çok büyük mânevi ağırlığı, nüfuzu olan bir zat. Ağlıyor, yalvarıyor adeta. “Ne olur Seyda, bunlara teslim etmeyelim seni” diyor. “Seni İran’a, Irak’a geçirelim” diyor. “Ne olur Seyda gitme… Bunlar seni imha edecek… Sen İslâm âlemine lazımsın” diyor.
Üstad duruyor, düşünüyor… Yine reddediyor. Bir müfreze jandarma geliyor, kelepçelemek için. Üstad, onlara önce sert tepki gösteriyor. Zulme karşı duruşunu gösteriyor. Jandarmaların başındaki müfreze komutanı üstada; “Hocam niye kızıyorsunuz? Buradan çekip gidin. Biz rapor tutarız. Araştırdık bulamadık deriz. ” diyor.
Asker bir bakıma yol gösteriyor sanki?
Üstad duruyor, düşünüyor, düşünüyor ve diyor: “Yok kardeşim benim gelmem lazım”
BEN YİNE DÖNECEĞİM
Oradan ayrılınca yakında, 5 km. Çoravanis köyünden geçerken bakıyorlar Üstad jandarmalar arasında kelepçeli götürülüyor. Bunu gören o köyün insanları hemen silaha sarılıyorlar, sipere yatıyorlar. Askerleri vurup Üstadı ellerinden alacaklar… Canlarını vermeye hazırlar zaten. Üstad bunu hissediyor. “Bir dakika evlatlarım. Kalkın… Kesinlikle izin vermiyorum... Ben kendi isteğimle gidiyorum… Ben yine döneceğim” diyor.
Bu çalışmaları yaparken Van’da 500 kişinin bulunduğu bir sohbet toplantısında aklıma gelen bir nükte oldu; Dedim “Üstad Van’a döndü mü?” “Hayır “ dediler.
Ama “Döneceğim…” dedi. Dedim, “İşte şu salondaki 500 kişi olarak Van’a döndü.” Belki Van’da böyle 100 kadar yer var. Bediüzzaman’ın dönüşü bu oldu işte. Dönüşü genç nesilleri elde etmiş olması ile kurtarması şeklinde olmuştur.
HÜR ADAM FİLMİNİN YAPILMASI ÇOK BÜYÜK BİR HİZMET
Sizin yaptığınız hatıraları tespit çalışmalarınızı da dikkate alarak Hür Adam filmi hakkında değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Olması gerekenler noktasından bakıldığında eksikler vardır. Ama ilk adım olması, Türkiye’de gündeme gelmiş olması, kamuoyunda tartışılması, dikkatlerin çekilmesi noktasından baktığımız zaman fevkâlade bir hizmettir. Bunu film tekniği açısından değerlendirmeye gerek yok. Yapılmış olması muazzam bir hadisedir. Elbette hazreti Üstadı şahsiyet olarak temsil etmek çok zor bir hadisedir. O zorluğu biliyorum. Tenkit noktasından bir şey bulamıyorum. Allah razı olsun diyorum.
Yaptığınız çalışmalara benzer, Zübeyir abi, Bekir abi hakkında yazılan kitaplar var. Bunlarla sizin çalışmalarınız arasında tespit ettiğiniz çelişkiler var mı?
Var… Zübeyir abi konusunda yazılan bazı kitaplarda okuyucular ve bazı ağabeyler tarafından tespit edilen yanlışlıklar var dediler. Keşke sizinki ile karşılaştırılıp tashih edilse diyenler oldu.
Benim çalışmalarım sadece kendi bulduklarımdan ibaret değil. Bu konuda en az dört kişi, Risale-i Nur’u iyi bilen sorumluluk sahibi kişilerin de incelemelerinden geçti. Çünkü bu konularda bir yanlışın telafisi çok zor olur. Özellikle tarih yazıyorsunuz. Burada bir yanlışlık olmaması lazım. Hassas bir kontrolden geçiyor. Her şeye rağmen ufak tefek yanlışlıklar oluyor. Mütebaki baskılarda düzeltiyoruz. Bu konuda benim yaptığım çalışma nihai bir çalışma demek istemem. Ne kadar farklı kişi araştırma yaparsa yeni şeyler ortaya çıkacaktır.
Bu hatıraları yazarken çeşitli Nur grupları arasındaki -her ne sebeple olursa olsun- meydana gelen meslek ve meşrep farklılıkları gibi ihtilafları giderici, telafi edici rolü olduğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle var. Bu ağabeylerin hatırlarını yazarken özellikle meslek ve meşrep vurgusunu ortaya koymaya çalışıyorum. Ve hepsinde aynı gerçeği, hepsinin aynı noktaya parmak bastıklarını, meslek ve meşrep noktasında görüyorum. O noktadaki hatıralara ilgi duyuyorum.
Bu zatlar Üstadın son dönem etrafında bulunan genç halka… Gelecekte hizmetin meslek ve meşrebini bunlara emanet etmiş. Gerçekten Risale-i Nur’un meslek ve meşrebi bu insanlarla yerleştiğini görüyoruz. Onun için ben kendi kanaatlerimi yazmıyorum. Çünkü tarih yazarken kanaat belirtilmez. Belgeyi ortaya koyarsınız, okuyanlar onu değerlendirir. Alınacak dersi alırlar. Yönlendirme tarzına gitmiyorum.
Bazen bana ters gibi gelen şeyleri aynen koruyorum. Çünkü yaşanmış. O’nun Üstad’dan gördüğünü ben göremem. Fıtri olan şekliyle kaydediyorum. Onunda tesiri çok büyük oluyor.
Bu hatıraları seminer ve konferans tarzında vermenizi isteyenler oluyor mu?
Oluyor. Çok oluyor. Gruplar çeşitli vesilelerle çağırıyorlar. Şimdi kitap sayısı çoğaldığı için her biri bir konferans konusu olabiliyor. Ama biz her birinden 9 kişi hakkında her biri için 5 dakika anlatınca bir konferans oluyor. Bu tür talepler oluyor gidiyoruz.
SABAH İLK İŞİM RİSALEHABER’E BAKMAK OLUYOR
RisaleHaber konusunda değerlendirmelerinizi almak istiyorum. Bazen siz de yazıyorsunuz…
RisaleHaber’in yayını hakikaten bir ışık oldu. Risaleler nurdur. RisaleHaber de nurdur. Aydınlık bir gelişmedir. Sabah çalışmaya başlamadan önce ilk işim Rislale habere bakmak oluyor. Tebrik ediyorum.
Yazmaya gelince. Şimdi Molla Hamid Ekinci abinin hayat ve hatıratı kitap olarak çıkmak üzere. Ona yoğunlaştım. O’nun için fırsatım olmadı düzenli yazamadım. Ama hatırlattığınız iyi oldu.
Hatırlardan bir anekdotu paylaşsanız bir makale konusu olabilir. Hem makale olur hem de kitaplardan daha geniş kesimlerin istifadesine vesile olabilir
Evet… Elimde malzeme çok aslında. Birileri hatırlatması lazım. Daha önce Abdurrahman Iraz Bey’in teşviki olmuştu. Birkaç yazının çıkmasına vesile oldu. İnşaallah yine yazmaya devam edeceğiz…
(Son)