Kitabın giriş bölümünde "Birkaç söz" başlığı altında şiir anlayışını dile getiren Maruf Özülkü, "Şair dediğin işgüzar adamdır. Olup biteni okuma, anlama ve anlatmayı kendine iş sayar. Bir şey demezse çok şeyin eksik kalacağını da zannedebilir. “İşgüzar” Türkçe’nin efsunlu kelimelerinden biridir. Türk Dil Kurumu işgüzar kelimesini iki şekilde tarif eder: “Gereği yokken genellikle kendini göstermek için işe karışan (kimse), “Eli işe yatkın becerikli.” Kamustan anlaşılacağı üzere “işgüzar”lık çok gerekli anlamlı olduğu kadar, kendini kanıtlama arzusunun bir yansıması olarak da ortaya çıkabilir" dedi.
"Şiir olmazsa ne olur" sorusunu soran Maruf Özülkü, buna cevap yetiştirmeye çalışıyor işgüzarca.
"Yine insanlar her sabah bir o yana bir bu yana koşar.
Yine akşam olur gece olur. Ertesi gün döngü yine devam eder.
Şiir olmazsa…
İnsanlar bir arada olur konuşur bir şekilde anlaşır. Hayatın rutini akıp gider.
Şair olmazsa yine döner dünya, güneş sabah doğar akşam söner.
Ama şair farkındalık oluşturur. İfadenin gücünü ortaya koyar. Hikmetin ve temaşanın estetiğini sergiler. Az kelimeyle çok anlamı aşkla, vecdle, ahenkle dillendirir.
Yani işgüzarlık yapar. Ya hünerle işi güzar
(gerçekleştiren anlamında) eder. Ya da laf kalabalığıyla rol çalmaya yeltenir işgüzarlık eder."
"Şiiriyle iz bırakan, hayatı daha yaşanılır ve anlamlı kılan, yüreğe dokunan şairler"in "işi güzar ettiği"ni kaydeden Özülkü, kelimeleri taş taş dizerek abideler inşa eden mimarlar olduğunu söylüyor.
Özülkü sözlerini şöyle bağlıyor:
"Doğumdan ölüme, kavgadan barışa, şerden hayra, isyandan idrake, bilgisizlikten irfana pencereler açan işgüzarlar iyi ki var. İyi ki üzerlerine vazife sayıp ebede kadar akıllara gönüllere hitap eden dillerde nakarat eden
ifadeleri mücevher dizer gibi dörtlüklere dizdiler.
"İyi ki benim adıma, sizin adınıza hisler elemler kederler dillendirdiler.
İyi ki ebede kadar ebedi çağrılar yaptılar.
İşgüzarlığınızı alkışlıyoruz bergüzarınızı baş-göz üstüne kabul ediyoruz."
KİTAP 4 BÖLÜMDEN OLUŞUYOR
194 sayfalık kitap ismiyle olduğu kadar ilginç kapak tablosuyla da dikkat çekiyor. Suyun iki yakasını birbirine bağlayan köprü başı ve sudaki silüeti var. Ancak köprü yok. Ama köprüye olan ihtiyaç da resmedilmiş olmaktadır. Yani "tam bir işgüzarca yaklaşım" diyebileceğiniz manzaradır bu.
"Arif", "Tarif", "Latif" ve "Maruf" başlıklarıyla dört bölümden oluşan kitabın editörlüğünü şair ve yazar Halit Yıldırım yapmış. Halit Yıldırım ayrıca eserin takdim yazısını da yazmış.
Yazısına "Bizim kuşak biraz işgüzardır" diye başlayan Halit Yıldırım, "zira" der "bizden önceki kuşağın yaşadığı kültürel travmaları yaşamasa da Mehmed Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Arif Nihat Asya, Abdürrahim Karakoç, Yavuz Bülent Bakiler, Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan gibi düzene karşı direnen şair ve yazarlarını takip ettiği, onların sesini, nefesini bu günlere taşıdıkları için işgüzardır."
"Kökler ile gökler arasındaki bağlantıyı keşfedip sırtını geleneğe, gözünü geleceğe diktiği, kulağını maziye verip atiye seslenmeye kalktığı için de işgüzardır" cümlelerini kuran yazar Yıldırım şöyle devam eder; "Bizim kuşağın işgüzarlarından birisi de Maruf Özülkü’dür. Anlamsızlığın revaç bulduğu, sanrıların ve sayıklamaların şiir diye baş tacı edildiği bir dönemde daha kolay bir şekilde adından söz ettirmek varken gözünü ummaların koynunda saklanan anlam incilerine diktiği için işgüzardır."
Şairin mahlasına dikkat çeken Halit Yıldırım, bunu şöyle gerekçelendiriyor:
"Maruf Özülkü’nün mahlası ismine atıfta bulunurcasına Arifî’dir. Maruf bilinen ise Arif de bilen hissedendir. Arifi de issedenle bilenle ilintili bir anlamı ifade ediyor."