Bir bir çıktı meydana şair neferlerimiz.
Tam heyecan kazandı nurlu seferlerimiz.
Yıllarca hep okudu, o Davudi sesiyle.
Otman’ın tabiriyle, meydanda ensesiyle.
Nadide şiirleri, İraz hep güzel okur.
Bu gönül dünyamızda ne güzellikler dokur.
Okuyunca dostumuz, hayran hayran bakardık.
Eğer efkârlanırsak bir sigara yakardık.
Terk ettik sigarayı, şükür yüce Rabbime.
Böylece daha fazla ilham doğdu kalbime.
İraz Abi kendini attı yine mindere.
Yıldız saymak isteyen varsa, bir gelsin bre.
Abilerle muhabbet köprüsü gibi oldu.
Bu sayede kardeşler nur ve feyizle doldu.
Yıllardır tam hakkıyla yaptı nurlu görevi.
Yüz akıyla bitirdi, aldığı her ödevi.
Saklı kalmış bu cevher yıllar yılı özünde.
Fakat hep sadık kaldı; davasında, sözünde.
O gençlik yıllarının, sevdasını bilirim.
Cevval, cesur, atılgan: ’’Nurlu yolda ölürüm.’’
Kıymetli Ağabeyim, Ey Abdurrahman İraz,
Bu başlangıçtan sonra şiire eğil biraz.
Demek ki bu şairlik, ruhta yeşermiş durmuş.
En sonunda taşarak, tam on ikiden vurmuş.
***
Eyüp Otman, kıdemli bu Risale Haber’de.
Kalemiyle yetişir, derman olur her derde.
Bazen de atıp tutar, en son İraz misali.
Dikkat eyle ey dostum, korkutmasın hayali.
İraz çetin cevizdir, hiç kolay gelmez tava
Avlanırsın dikkat et, böyle gidersen ava.
Sen Risale Haber’i şiirsiz bırakmadın.
Sağdan soldan yükselen seslere hiç bakmadın.
Dicle-Fırat’a zaman kalmıyor aziz Otman.
Dostum, bir gün kırk sekiz saat olmaz mı aman.
On parçaya bölünsek, bitmez dünya işleri.
Hayra yönlendirelim, bu ahir gidişleri.
Hak bildiğin bu yolda, mertçe dimdik yürüdün.
Kimseye eğilmedin, hakkı hep nurda gördün.
Bu siteyi açınca, almak için bir nefes.
Hemen dikkati çeker; ihlâslı, nurlu bir ses.
Her bir nurlu hizmeti şevk ile nazma döker.
Çok kuvvetli görünen, birçok bileği büker.
Şiir şevkin her daim olsun aziz ağabey.
Seni zevkle okusun; çok efendi, ağa, bey.