Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Kalem (Nun) Sûresi 15-33. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
15-Ona (onlardan birine), âyetlerimiz okunduğu zaman: “Evvelkilerin masalları!” dedi.
16-Yakında onun hortumunun (burnunun) üzerine damga basacağız (da onu rezîl edeceğiz)!
17-Şübhesiz ki biz, o bahçe sâhiblerine belâ verdiğimiz gibi bunlara da (Mekkelilere de o kıtlık yıllarıyla) belâ verdik. Hani (o bahçe sâhibleri) sabaha ulaşan kimseler iken, (henüz fakirler görmeden) onu(n mahsûlünü) muhakkak devşireceklerine dâir yemîn etmişlerdi.
18-(İnşâallah diyerek) istisnâ da yapmıyorlardı.
19-Fakat onlar, (henüz) uykuda olan kimseler iken, Rabbinden bir dolaşıcı (ateş, geceleyin) orayı (o bahçeyi) sarıverdi.
20-Derken (bahçe tamâmen yanarak) kapkara kesildi.
21, 22-Nihâyet sabaha ulaşan kimseler iken: “Eğer (bahçenizi) devşirecek olanlarsanız, erkenden mahsûlünüzün başına gidin!” diye birbirlerine seslendiler.
23, 24-“Sakın, bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!” diye kendi aralarında gizli gizli konuşarak hemen gittiler.
25-Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan) mahrûm etmek üzere erkenden gittiler.
26-Fakat orayı (bahçeyi o perişan hâlde) gördüklerinde: “Muhakkak biz, elbette (bahçesinin yolunu) şaşıran kimseleriz (her hâlde yanlış yere geldik!)” dediler.
27-(Kendi bahçeleri olduğunu kabûllenince de:) “Hayır! (O fakirler değil, asıl) biz (bu ni‘metten) mahrum bırakılmış kimseleriz!” (dediler.)
28-Onların en dengeli (hayırlı) olanı: “(Ben) size, ‘(Rabbinizi) tesbîh etmeli değil miydiniz!’ demedim mi?” dedi.
29-(Onlar:) “Rabbimizi tenzîh ederiz; doğrusu biz zâlim kimselermişiz!” dediler.
30-Sonra bazıları bazılarına dönüp birbirlerini kınamaya başladılar.
31-(Nihâyet) dediler ki: “Yazıklar olsun bize! Doğrusu biz azgın kimselermişiz!”
32-“Olur ki Rabbimiz, bize onun yerine ondan daha hayırlısını verir. Şübhesiz biz, (artık) Rabbimize (O’nun rızâsına) yönelenleriz!”(*)
33-İşte azab böyledir! Elbette âhiret azâbı ise daha büyüktür! Keşke bilselerdi!
(*) Rivâyetlere göre, Allah, onların bu tevbelerine binâen, kendilerine daha güzel bir bahçe ihsân etmiştir. (Nesefî, c. 4, 413)