Bilim, Akıl ve Vicdan: Sandalyeden Yaratıcıya Felsefi Bir Yolculuk–2

Salahattin ALTUNDAĞ

SCIENCE, REASON AND CONSCIENCE: A PHILOSOPHICAL JOURNEY FROM THE CHAIR TO THE CREATOR - 2 (İngilizce için TIKLAYINIZ)

(TÜRKÇE VE İNGİLİZCE)

Birinci bölümde farklı inançlara sahip üç kişinin (yaratıcıya inanan, agnostik ve ateist) bir odada toplanıp bir sandalyenin, adeta kendiliğinden oluşumuna tanık olduklarını ve bu olayın ardından inançları üzerine derin bir tartışmaya girdiklerini görmüştük. Ateist, sandalyenin oluşumunu tamamen doğal süreçlere ve malzemelerin kendi özelliklerine bağlamış, yaratıcıya inanan kişi ise bu kusursuz düzenin ve yaratımın ancak görünmeyen, bilinçli ve irade sahibi bir varlık tarafından gerçekleştirilebileceğini savunmuştu. Agnostik kişi ise her iki tarafı da reddederek, olayın nasıl gerçekleştiği konusunda kesin bir yargıya varmanın mümkün olmadığını ve daha fazla bilimsel araştırma ve kanıta ihtiyaç olduğunu belirtmişti.

Sıradan bir odada başlayan bu derin sohbet, inanç, bilim ve felsefe arasındaki karmaşık ilişkiyi aydınlatmaya devam ediyor. Ateistin sandalyenin oluşumunu bilimsel açıklamalarla detaylandırması, yaratıcıya inanan kişiyle aralarındaki tartışmayı daha da alevlendiriyor. Bu bölümde, ateistin bilimsel açıklamalarına tanık olacak ve bu açıklamaların yaratıcıya inanan kişinin düşüncelerini nasıl etkilemeye çalıştığını göreceğiz.

Ateist olan ikinci kişi söze atılır ve kendinden emin bir şekilde şöyle devam eder:

"Bakınız, her şey kılavuzda (tabiat kanunlarına işarettir) zaten mevcut ve yapılması gerekenler adım adım kurallar şeklinde yazılmış. Bu sırayı takip ettiğimizde bir sandalyenin ortaya çıkacağı kesin. Üstelik sandalyeyi yapan malzemelerin de (bir maddenin veya bir canlının yapımında çalışan maddelere işarettir) bu işleri yapabilme özellikleri var. Bu, test edilebilir ve gözlemlenebilir bir gerçektir. Örneğin, matkabın delme, yapıştırıcının tutturma, çivilerin birleştirme ve zımparanın yüzeyi pürüzsüz hale getirme özelliği var. Bunları zaten inceledik ve gördük. Her biri sandalyenin yapımında belirli bir rol oynuyor. Kılavuzdaki talimatlar ve malzemelerin özellikleri bir araya geldiğinde, sandalye kendiliğinden oluşuyor. İsterseniz, size süreci bilimsel olarak daha detaylı anlatayım:[1]

Cetvel, yerden yerçekimine ters bir kuvvetle havaya kalkar. Bu hareket, içindeki mini roket motorlarının sağladığı itme gücüyle gerçekleşir. Roket motorları, Newton’un üçüncü yasası gereği, aşağıya doğru itme uygulayarak cetveli yukarı kaldırır. Cetvel havada yükselirken, üzerindeki stabilizatör kanatçıkları ve jiroskoplar yardımıyla dengede kalır ve stabil bir şekilde ilerler. Bu aerodinamik kontrol mekanizmaları, cetvelin rüzgâr direncine karşı koyarak stabil bir şekilde kılavuza ulaşmasını sağlar.

Cetvel, kılavuzun yanına geldiğinde üzerindeki kamera ve optik sensörler devreye girer. Kamera, kılavuzun üzerinde bulunan yazı ve şekilleri yüksek çözünürlüklü bir şekilde tarar ve bu görüntüleri anında dahili işlemcisine gönderir. İşlemci, OCR (Optik Karakter Tanıma) teknolojisi kullanarak kılavuzdaki yazıları ve sembolleri dijital bilgilere dönüştürür. Bu bilgiler, cetvelin yazılımında bulunan algoritmalar tarafından analiz edilir ve işlenir.

Algoritmalar, kılavuzdaki bilgileri çözümlerken sandalyenin hangi ölçülerde kesileceğini ve ne şekilde yapılacağını belirler. Örneğin, kılavuzda belirtilen ölçüler ve şekiller, cetvelin üzerindeki lazer ölçüm sistemine aktarılır. Lazer ölçüm sistemi, belirlenen ölçümleri tahtalar üzerine yansıtmak için hazırlanır. Cetvel, bu lazer ölçüm sistemi sayesinde tahta üzerinde kesin ve net kesim çizgileri oluşturur.

Cetvelin üzerindeki lazerler, tahtanın üzerinde gerekli kesim çizgilerini işaretler. Bu kesim çizgileri, kılavuzdaki talimatlara göre hassas ve doğru bir şekilde belirlenir. Lazer işaretlemeler tamamlandıktan sonra, cetvel üzerindeki veriler kesim işlemi için testereye iletilir. Bu veriler, sandalyenin yapım aşamasının bir sonraki adımında kullanılmak üzere testere tarafından algılanır ve işlenir.

Sonrasında testere, yerçekimine ters bir kuvvetle havaya kalkar. Bu hareket, içindeki elektrikli motorların sağladığı itme gücüyle gerçekleşir. Testerenin alt kısmında yer alan mini pervaneler, hava akışını kullanarak testereyi yukarı kaldırır. Pervaneler, hızla dönerken aşağıya doğru bir itme kuvveti oluşturur ve testereyi havaya kaldırır. Jiroskoplar ve ivmeölçerler, testerenin stabil kalmasını ve dengede durmasını sağlar.

Testere, kılavuzdaki talimatları okumak için üzerindeki optik sensörleri ve kamerasını kullanır. Kamera, kılavuzdaki yazıları ve şekilleri yüksek çözünürlüklü bir şekilde tarar ve bu görüntüleri dahili işlemcisine gönderir. İşlemci, OCR (Optik Karakter Tanıma) teknolojisi kullanarak kılavuzdaki bilgileri dijital verilere dönüştürür. Bu veriler, testerenin yazılımında bulunan algoritmalar tarafından analiz edilir.

Algoritmalar, kılavuzdaki talimatları çözümlerken testerenin hangi açılarda ve hangi kuvvetle kesim yapacağını belirler. Testerenin üzerindeki lazer ölçüm sistemi, cetvelin işaretlediği kesim çizgilerini algılar ve doğrular. Bu sistem, kesim çizgilerinin doğru ve hassas olmasını sağlar. Testere, kesim işlemi için gerekli açıyı ve kesim derinliğini belirler.

Testerenin içindeki elektrik motoru, kesim işlemi sırasında testere bıçağını yüksek hızda döndürür. Bu bıçak, tahtaları kesmek için gerekli olan kinetik enerjiyi sağlar. Testere, belirlenen açılarda ve kuvvetle hareket ederek tahtaları keser. Kesim işlemi sırasında testerenin hızı, kesim derinliği ve açısı sürekli olarak sensörler tarafından izlenir ve ayarlanır. Bu sayede, kesim işlemi hassas ve doğru bir şekilde gerçekleştirilir.

Testerenin içindeki titreşim azaltıcı mekanizmalar, kesim işlemi sırasında oluşabilecek titreşimleri minimize eder. Bu mekanizmalar, kesim işleminin daha stabil ve kontrollü olmasını sağlar. Kesim işlemi tamamlandığında, testere kılavuzdaki talimatlara uygun olarak durur ve kesilen parçalar montaj için hazır hale gelir.

Daha sonra çekiç ve çiviler devreye girer. Çekiç, yerçekimine ters bir kuvvetle havaya kalkar. Bu hareket, çekiçte bulunan mini jet motorlarının sağladığı itme gücüyle gerçekleşir. Jet motorları, çekiç başının altında bulunan küçük nozullardan hava iterek çekiç gövdesini yukarı kaldırır. Jiroskoplar ve stabilizatörler, çekicin dengede kalmasını ve doğru konumda hareket etmesini sağlar.

Çekiç, kılavuzdaki talimatları okumak için üzerindeki optik sensörleri ve kamerasını kullanır. Kamera, kılavuzdaki yazıları ve sembolleri yüksek çözünürlüklü bir şekilde tarar ve bu görüntüleri dahili işlemcisine gönderir. İşlemci, OCR (Optik Karakter Tanıma) teknolojisi ile kılavuzdaki bilgileri dijital verilere dönüştürür. Bu veriler, çekicin yazılımında bulunan algoritmalar tarafından analiz edilir.

Algoritmalar, kılavuzdaki talimatları çözümlerken çekicin kaç çiviyi nereye çakması gerektiğini belirler. Çekiç, üzerindeki manyetik tutucular yardımıyla çivileri uygun açıda ve pozisyonda tutar. Manyetik alanlar, çivilerin doğru açıda ve stabil bir şekilde çekicin başında durmasını sağlar. Çekiç, çivileri tahtaya çakmak için gerekli açıyı ve kuvveti belirler.

Çekiç başının içindeki elektro-mekanik sistemler, çiviyi tahtaya çakmak için gereken kuvveti üretir. Bu sistemler, çekicin başını yukarı kaldırarak potansiyel enerji biriktirir ve sonra aniden serbest bırakarak kinetik enerjiye dönüştürür. Bu kuvvet, çivinin tahtaya çakılmasını sağlar. Çekiç, çakma işlemi sırasında çiviyi doğru açıda ve uygun derinlikte tahtaya yerleştirir.

Çivi çakma işlemi sırasında, çekiç üzerindeki sensörler, çivinin ilerlemesini ve tahtaya giriş derinliğini sürekli olarak izler. Bu sensörler, çekiç başının hızını ve uyguladığı kuvveti anlık olarak ayarlar. Çivinin neresine ne kadar ve ne zaman vurulması gerektiğini kılavuzdan öğrenen çekiç, çiviyi tahtanın içine düzgün bir şekilde yerleştirir ve sabitler.

Çiviler, malzemeleri bir arada tutma özellikleriyle tahtaların birleşim noktalarını güçlendirir. Çekiç, çivi çakma işlemlerini yatay ve havada gerçekleştirirken, her çivinin doğru pozisyonda ve açıda yerleştirilmesini sağlar. Böylelikle çekiç ve çiviler sandalyenin montajını başarılı bir şekilde tamamlar.

Ardından yapıştırıcı devreye girer. Yapıştırıcı, yerçekimine ters bir kuvvetle havaya kalkar. Bu hareket, yapıştırıcının altındaki mikro pervanelerin sağladığı itme gücüyle gerçekleşir. Pervaneler, hızla dönerken aşağıya doğru bir itme kuvveti meydana getirir ve yapıştırıcıyı yukarı kaldırır. Jiroskoplar ve ivmeölçerler, yapıştırıcının stabil kalmasını ve doğru konumda hareket etmesini sağlar.

Yapıştırıcı, kılavuzdaki talimatları okumak için üzerindeki optik sensörleri ve kamerasını kullanır. Kamera, kılavuzdaki yazıları ve sembolleri yüksek çözünürlüklü bir şekilde tarar ve bu görüntüleri dahili işlemcisine gönderir. İşlemci, OCR (Optik Karakter Tanıma) teknolojisi ile kılavuzdaki bilgileri dijital verilere dönüştürür. Bu veriler, yapıştırıcının yazılımında bulunan algoritmalar tarafından analiz edilir.

Algoritmalar, kılavuzdaki talimatları çözümlerken yapıştırıcının hangi birleşim noktalarına uygulanacağını ve ne kadar miktarda sürüleceğini belirler. Yapıştırıcı, üzerindeki mikro enjeksiyon sistemleri sayesinde, belirlenen birleşim noktalarına doğru miktarda yapıştırıcı maddeyi uygular. Enjeksiyon sistemleri, yapıştırıcının hassas ve kontrollü bir şekilde uygulanmasını sağlar.

Yapıştırıcının içinde, iki bileşenli epoksi reçine sistemi bulunur. Bu sistem, yapıştırıcı uygulandığında kimyasal reaksiyon başlatır. Epoksi reçine, iki bileşenin karıştırılmasıyla sertleşir ve güçlü kimyasal bağlar oluşturur. Yapıştırıcı, birleşim noktalarına uygulandıktan sonra yüzeyler arasında kimyasal bağlar oluşturarak güçlü ve dayanıklı bir bağlantı sağlar.

Yapıştırıcı uygulandıktan sonra, ultraviyole (UV) ışık yayıcıları devreye girer. UV ışık, yapıştırıcının hızlı bir şekilde sertleşmesini ve kimyasal bağların daha da güçlenmesini sağlar. UV ışık yayıcılar, yapıştırıcının uygulandığı noktalara hassas bir şekilde odaklanır ve kürleme işlemini hızlandırır.

Yapıştırıcının üzerindeki sensörler, uygulama sürecini ve yapışma kalitesini sürekli olarak izler. Sensörler, yapıştırıcının düzgün ve homojen bir şekilde uygulandığından emin olur. Ayrıca, birleşim noktalarındaki bağların sağlamlığını ölçer ve gerektiğinde ek yapıştırıcı uygulaması yapar.

Son olarak, zımpara harekete geçer. Zımpara, yerçekimine ters bir kuvvetle havaya kalkar. Bu hareket, zımparanın alt kısmında yer alan mikro jet motorlarının sağladığı itme gücüyle gerçekleşir. Jet motorları, zımparayı yukarı kaldırırken jiroskoplar ve ivmeölçerler yardımıyla dengede kalmasını sağlar. Zımpara, stabilizatörler ve yönlendirici kanatçıklarla yönünü belirler ve hedefe doğru ilerler.

Zımpara, kılavuzdaki talimatları okumak için üzerindeki optik sensörleri ve kamerasını kullanır. Kamera, kılavuzdaki yazıları ve şekilleri yüksek çözünürlüklü bir şekilde tarar ve bu görüntüleri dahili işlemcisine gönderir. İşlemci, OCR (Optik Karakter Tanıma) teknolojisi kullanarak kılavuzdaki bilgileri dijital verilere dönüştürür. Bu veriler, zımparanın yazılımında bulunan algoritmalar tarafından analiz edilir.

Algoritmalar, kılavuzdaki talimatları çözümlerken zımparanın hangi yüzeyleri nasıl işleyeceğini ve hangi basınç ve hızla çalışacağını belirler. Zımpara, üzerindeki basınç sensörleri ve motor kontrol sistemleri sayesinde sandalyenin yüzeyine doğru miktarda basınç uygular. Zımparalama işlemi sırasında yüzeyin pürüzsüzlüğünü sağlamak için belirli bir hareket deseni ve hız kullanır.

Zımparanın aşındırıcı yüzeyi, sandalyenin yüzeyindeki pürüzleri gidermek için yüksek hızlı dönüş hareketi yapar. Aşındırıcı partiküller, yüzeydeki çıkıntıları ve pürüzleri mikroskobik düzeyde aşındırarak yüzeyi düzgünleştirir. Zımparalama işlemi sırasında zımparanın dönüş hızı ve yüzeye uyguladığı basınç sürekli olarak sensörler tarafından izlenir ve ayarlanır.

Zımparanın içindeki titreşim azaltıcı mekanizmalar, işlem sırasında oluşabilecek titreşimleri minimize eder. Bu mekanizmalar, zımparanın yüzeye düzgün ve homojen bir şekilde temas etmesini sağlar. Ayrıca, zımparanın yüzeyle temas ettiği bölgelerdeki aşındırma miktarını optimize ederek daha pürüzsüz bir yüzey elde edilmesini sağlar.

Zımpara, işlem sırasında yüzeyin düzgünlüğünü ve pürüzsüzlüğünü sürekli olarak kontrol eden lazer ölçüm sistemlerine sahiptir. Lazer ölçüm sistemleri, yüzeydeki her türlü düzensizliği tespit eder ve zımparanın bu düzensizlikleri gidermesini sağlar. Bu sistemler, zımparalama işleminin sonunda sandalyenin yüzeyinin tamamen pürüzsüz ve düzgün olmasını garanti eder.

Zımparalama işlemi tamamlandığında, zımpara kendini otomatik olarak durdurur ve kılavuzdaki son talimatları kontrol eder. Sandalyenin tüm yüzeyleri pürüzsüz hale getirildikten sonra, zımpara stabilizatörleri sayesinde yavaşça yere iner ve görevini tamamlar.

Artık bir sandalye malzemeler ve kılavuz sayesinde, dışarıdan bir müdahaleye ihtiyaç olmadan, kendiliğinden oluşmuştur.”

Bu açıklama gerçekten de bazı kimya ve biyoloji kitaplarında anlatılmakta olan hücrenin varoluş ve çalışma mekanizmasını çağrıştırmaktadır. Bu tür kitaplarda, hücrenin yapısal ve işlevsel bileşenlerinin nasıl birlikte çalıştığı, her bir molekülün ve organelin belirli görevleri olduğu ve bu kompleks sistemin nasıl işlediği detaylı bir şekilde ve böylece açıklanır.

Bu kitaplar, hücrenin tüm bileşenlerinin ve süreçlerinin doğal yasalar ve kimyasal reaksiyonlar çerçevesinde nasıl işlediğini açıklamaya çalışırlar. Hücrenin hassas düzeni, doğa yasaları ve biyokimyasal süreçler aracılığıyla açıklanır, tıpkı ateistin sandalyenin yapım sürecini doğal yasalar ve malzemelerin özellikleriyle açıklaması gibi. Ateistin açıklamasında olduğu gibi, biyoloji ve kimya kitaplarında da her bileşenin belirli bir rolü ve işlevi olduğu, bu bileşenlerin belirli bir düzen içinde çalıştığı ve sonuç olarak hassas yapılar ve sistemlerin ortaya çıktığı vurgulanır.

Ateist, sözlerini bitirirken, "Gördüğünüz gibi, tüm bu malzemeler kılavuzun rehberliğinde ve kendi doğal özellikleri sayesinde bir araya gelerek sandalyeyi oluşturuyor. Bu süreç, herhangi bir dış müdahale veya doğaüstü bir güce ihtiyaç duymadan, tamamen doğal ve bilimsel yasalar çerçevesinde gerçekleşiyor." dedi.

Ateistin bu detaylı açıklamaları karşısında, bir yaratıcının var olması gerektiğine kesin inanan kişinin vereceği cevap merakla bekleniyordu. İnanç ve bilim arasındaki bu köprüde, hangi argümanlar öne çıkacaktı? İşte bu soruların cevapları, üçüncü bölümde...

DEVAM EDECEK (İNŞALLAH)

BİLİM, AKIL VE VİCDAN: SANDALYEDEN YARATICIYA FELSEFİ BİR YOLCULUK - 3

[1] Bu bölümdeki sandalye örneği, gerçek hayatta bir hücrenin veya maddenin oluşumunda olduğu gibi, kompleks yapıların nasıl meydana geldiğini bilimsel terimler ve kavramlarla açıklayan bir anlatıma benzetilmiştir. Hücrenin girift yapısı ve işlevleri de bilimsel kaynaklarda benzer şekilde detaylı açıklamalarla ele alınmaktadır. Bu benzetme, okuyucuya farklı bir bakış açısı sunmayı ve ihtimamlı konuyu daha anlaşılır kılmayı amaçlamaktadır.

Anlatımda, sandalye yapımında kullanılan aletlerin hareketleri ve işlevleri, gerçek hayattaki teknolojik ve bilimsel süreçlere gönderme yaparak açıklanmıştır. Örneğin, cetvelin yerden kalkması, testerenin tahtaları kesmesi, çekicin çivileri çakması gibi eylemler, hücre içindeki proteinlerin, enzimlerin ve hücre iskeletinin görevlerine benzetilebilir.

Sandalye yapımındaki her bir adımın detaylı açıklanması, hücrenin veya bir maddenin oluşumundaki gibi grift süreçlerin anlaşılmasını kolaylaştırmayı hedeflemektedir.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.