Hazreti Peygamber kendisinden bahsetmesini isteyen sahabelere özet olarak kendisini şöyle tanımlar: "Ben, atam İbrahim' in duası, İsâ' nın müjdesi, annem Âmine'nin ise rüyasıyım! Her peygamber annesinin gördüğü gibi, annem de benim hakkımda rüya görmüştür!" Peki! Annesinin rüyasının mahiyeti nedir? Doğumu sırasında veya öncesinde annesi Busra saraylarının ışıdığını ve parladığını görür. Bu Hazreti peygamberin bisetinin medeniyeti aydınlatacağını gösterir.
Geçenlerde Suriyeli Türkmen bir heyetle bir araya geldiğimde Busralı olduklarını söylediler. Benim aklım hemen kadim Busra’ya gitti. Lakin onlar düzelttiler ve yeni yerleşim yerlerinden olan Busra’nın aynı bölgede yer aldığını lakin kadim Busra olmadığını anlattılar. Suriye devrimi bu bölgede yani Horan’da başladı. Ve burası Hazreti Amine’nin rüyasına giren kadim bir medeniyetin beşiğidir. Rahip Bahira’nın Kilisesi de burada bulunmaktadır. Busra, Bizanslılara bağlı Gassanilerin önemli şehirleri arasındadır. Irak’ta Perslerin yörüngesinde olan Al Hirah ise Busra’nın kadim rakibidir. Busra ile Al Hirah rakip konumdaki vasal Arap şehirleridir. Her iki şehirde çok hızlı bir biçimde fethedilmesine ve İslam hakimiyetine girmesine rağmen yine de Hazreti Peygamberin (S.A.V.) validesinin rüyasını süsleyen müjdeli şehir Bahira’nın şehri Busra’dır. Al Hirah ( veya Hayre) değildir. İslam’ın zuhuru Mekke’de, ayakları üzerinde durması Medine’de ve yayılması da Şam’da gerçekleşmiştir. Veya, eşrat’u saa (ahirzaman hadisleri) çerçevesinde Şam faslı bundan sonra gerçekleşecektir. Nitekim, Zebur ve Tevrat’ta arza salihlerin hakim olacağı haber verilmiş ve Kur’an da bunu teyit etmiştir. Enbiya Suresi 105’inci ayette buna atıf ve vurgu yapılmaktadır: "Zikir (Tevrat)’den sonra Zebur’da da yeryüzüne salih kullarımın mirasçı olacağını yazmıştık…"
*
Hakim ve Beyhaki, delail babında naklettikleri bir hadiste Müslüman olan bir Yahudi Tevrat’a dayanarak Hazreti peygamberin sıfatını şu şekilde aktarır: Doğumu Mekke, hicret yeri Medine ve mülkü ve devleti ve imparatorluğu ise Şam’dadır. Bu her ne kadar Emevilerle gerçekleşmiş gibi gözükse de tam ve kamil değildir. Dolayısıyla bu müjdenin ahirzamana bakan bir yönü ve yüzü var. Hadislerde ahirzamanda Müslümanların siyasi olarak temerküz yerlerinin Guta’nın (Şam ve havalisi) olacağı haber verilmektedir. Nitekim, bir hadiste şöyle denilmektedir: "Melhame-i Kübra gününde Müslümanların fustatı (çadırı-merkezi) Şam şehrinde Guta denilen yerdedir. O gün Müslümanların menzillerinin en hayırlısı orasıdır."
*
Bu dönemden önce de, ‘La tezalu taifetün min ümmeti zahirine ale’l hak (ümmetimden ale’d devam hak üzerine sebat eden bir grup olacaktır)’ hadisinde belirtilen grubun da Şam’daki İslam kampının çekirdeğini teşkil edeceği ifade edilmektedir. Veya altyapısını kuracağı belirtilmektedir. Bediüzzaman bazı eserlerinde bu hadisin Nurculara bakan bir yüzünün de olduğunu beyan etmektedir. Bu grubun hak üzerine zahir olması bilahare İslam’ın izharının da altyapısını temsil edecektir. Cennet asa bahar ve geniş daire bu olsa veya buna remzetse gerek.
İslam merkez olduğunda Irak ve diğer bölgeler Şam’a tabi olacaklar. Yani ahirzaman olaylarının seyri Şam istikametli olacaktır. Nitekim bunun sembolik işaret ve beşaretleri de yaşanmaya başlamıştır. Paris’te ikamet eden Suriyeli muhalif Subhi Hadidi, Esat rejimine karşı Suriye halkının geceleri Fırat üzerinde sallarla bile gösteri yaptığını ve bunun Fırat’ın ve Fıratlıların, gösterilerin merkezini teşkil eden Hama ve Asi’ye tabi oldukları anlamına geldiğini söylemiştir. Nitekim Hazreti Abdulkadir Geylani’nin merkezi Bağdat olmakla birlikte onun ruhaniyetinin gezindiği manevi fezaların başında Hama’da Geylaniye mahallesi gelmektedir. Bu olaylarla birlikte İslam aleminin merkeziyeti Şam’a akacaktır. Merkeziyetinin Şam’a akması elbette ki Türkiye ile yakından alakalı olup bu durumda başkentler başkenti İstanbul, Şam’ın siyasi hamisi olacaktır. Olayların seyri buna işaret ediyor…