Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Nahl Suresi 89-90. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
89 . (Ey Resûlüm!) O gün her ümmet içinde, üzerlerine kendilerinden bir şâhid çıkaracağız, seni de bunların (ümmetinin) üzerine şâhid getireceğiz. Sana bu Kitâb’ı, herşey için bir açıklama(1) ve Müslümanlar için bir hidâyet, bir rahmet ve bir müjde olmak üzere indirdik.
90 . Şübhesiz ki Allah, adâleti, iyiliği ve akrabâya (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder; fuhşiyâttan, kötülükten ve azgınlıktan da men‘ eder. İbret alasınız diye size (Allah, böyle) nasîhat eder.
1- “(Kur’ân) bütün uhrevî (âhirete dâir) ve dünyevî (dünyaya âid), ilmî ve amelî (ilme ve amele âid) erkân-ı sitte-i îmâniyenin (îmânın altı esâsının) her birisini tafsîlen (genişce), erkân-ı hamse-i İslâmiyenin (İslâm’ın beş şartının) her birisini kasden ve cidden ve saâdet-i dâreyni (iki cihan saâdetini) te’mîn eden bütün düsturları görür, gösterir. Müvâzenesini (dengesini) muhâfaza edip, tenâsübünü (birbirine uygunluğunu) idâme edip (devâm ettirip) o hakāikın (hakîkatlerin) hey’et-i mecmûasının (umûmunun) tenâsübünden hâsıl olan hüsün ve cemâlin (güzelliğin) menbaından (kaynağından) Kur’ân’ın bir i‘câz-ı ma‘nevîsi (ma‘nevî bir mu‘cizesi) neş’et eder (çıkar).” (Zülfikār, 25. Söz, 63-64)