Ayrıntı ayartısı hakikati muhatabitiyeti engelliyor. Hikmet bağı çevrim dışı kalınca onun bunun ağından etkileniliyor; silik sözler değer verilir, zehirli kavramlar önemsenir hale geliniyor!
Dalgalar farkında olunmadan hakikatten uzaklaştırıyor. Sadelik zindeliği dağılıyor, safilik dinçliği gidiyor; sonrasında karmaşa karanlığı, keşmekeş karartısı başlıyor. Vuruşmalar, dalaşmalar, kışkırtmalar, kıskançlıklar, kinleşmeler, keskinleşmeler…
Sözün, kelimenin zehirli bir ok gibi savrulduğu demde susmalı, yazmamalı mı?
Ya o sanal paylaşımlar ne öyle? Hakikatin izzeti, hikmeti hatırı yok mu? Sanallıkta onları tüketmek nasıl bir tebliğ anlayışıdır?
Kendine iğne batırma cesareti göstermeyenler “başkasına nasıl ok atar da cihat yaptım” rahatlığına girer? Kur bir grup akşama kadar paylaş dur; nasıl olsa malzeme bol!
Sanal gürültü, sahici olmayan paylaşımlar, nizalı mevzuları deşmek; kendimizi ele verdiğimizin farkında mıyız? Mütehayyirler halimize bakıp “siz bu musunuz, çağırdığınız gerçeklik bu mu” demez mi?
Fitne kaşıyıcı fasıklara fırsat vermek ve mahremiyeti silikleştirmek işin başka boyutları. Mahrem mevzuları sanallığa salmak korunaklığı ortadan kaldırıyor; zehirli oklar uçuşuyor oluyor gerçeklikte!
Akıllı telefondan önce aklımızı kullanmalı değil miyiz? Mesaj kutusundan önce kalp kutumuzda ne var ne yok bakmalı, sanal rüzgârdan önce şuurumuzun akışına dikkat etmeli değil miyiz?
Kendine sahici soru sormayan ve tatmin edici cevaba ulaşmayan; başkasında ne sorma ameliyesi oluşturur, ne de cevaba erişme coşkunluğu verir. Kolaydır ona buna veriştirmek, zordur nefsine söz söylemek ve dinletmek!
Hakikat erleri zorluğun gergefinde kaç defa dokunduktan sonra muzaffer bir mücahid olmuşlar, kalpleri fethetmişler, beldeleri fethetmişler.
Yerinde kullanılan teknoloji, sahicilikte sarf edilen sanallık elbette büyük hizmet eder, ediyor da! Bunun tuzaklarına dikkat etmek, olumsuzluklarını görmek de lazım değil mi?
Parmakların kâğıda değiyor olması, okuduklarının kalbe işliyor, akla yerleşiyor olması bin sanallığa yeğdir.
Gel gör ki bugünde yaşıyoruz; sanallık sultasını kırmak mümkün olmadığına göre onu iyide, doğruda, güzel kullanmanın kılavuzunu oluşturmalıyız.