Sanal kolaycılık; şu markalar Yahudi markası almayın!. Her öfke yükselişinde çoğalan mesajlar; sonrasında sükut, hayatın akışına devam!
Sanal trafiğin hızlı akışı kadar gerçek hayatta da israftan, boş şeylerle uğraşmaktan, lezzet ayartılarına kanmaktan, dünyayı yurt sanmaktan uzak durabilsek; sanallığın hakikate dönüşeceğini göreceğiz.
O zaman düşman da sanal görülecek, korku vermeyecek, ihtiyaç olmayan sanal ihtiyaçlar peşinde koşturulmayacak; hikmet merkezli, hakikat odaklı hayat çabası daha belirgin görülecek.
Raflarda Cocacola görülmeyecek bile. Zaruret varsa araba alınacak, lüks görüntülere itibar edilmeyecek. Ev sade, eşyalar sade, kıyafetler sade, düşünce sade, hayat sade. Bayat fikirler, bayat sistemler, bayat haller; zihnin çöp sepetine, kalbin dışına atılacak. Yahudi korksun, AB korksun, ABD korksun gizli düşmanlar korksun.
Düşmandan medet ummak ne korkunç bir deniyet. Görüyor, duyuyor olduğumuz hadiseler gerçekten ürperti verici; bu kadar mı dedirtiyor!
Burası dünya; ebediyeti kazanma yurdu, ebedi yaşanacak yurt değil. Bunu biliyor olduğu halde bile bile tercihini dünyadan yana yapmak; düşmanlara yutulacak lokma olmak demek.
Düşman karşısında sanallaşılmıştır artık; korku verilmez onlara, sayıca çok olunsa bile çekinmezler!
Bütün köşelerin dünyaya hakim zihniyetce tutulduğu, adeta kaçacak yerin kalmadığı da malum. Bu teslimiyet anlamına gelmemeli; en zor şartlarda yapılacak bir şeyler, fark edilecek umut ışıkları vardır.
İnancımıza göre "inanmak" üstün olmak değil midir? Ardında düşman önünde deniz olan Musa (a.s.) tavrı bize örnek değil midir?
Sanallık da bir gerçeklik; herşeyde ölçü olduğu gibi onu da ölçülü ve yerinde kullanmalı değil miyiz?
Tamamiyle terk edilmeyecek sahada her şeyi ile bulunmak da bir nevi yetersizlik emaresi değil midir?
Gecenin koynunda kalp ürpertisi ile yapılan bir dua ne kadar gerekli ise; gündüzde de israftan, haramlardan, markaların esiri olmaktan kaçınmak da o denli gerekli ve elzem.
Sanallıkla gerçeklik arasındaki sırat; müstakim olan yoldur. O yolda birlikte yürüyen yoldaşların çokluğu; bir avuç düşmanı bir karış yürütmez. Çok bile olsalar sanal gösterir; az bile olsanız çok gösterir.
Kainatı Kudret eliyle döndüren Alim ve Hakim'den hiç bir şey gizli kalmaz zira.