Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Mâide Sûresi 90-93. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
90-Ey îmân edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fâl okları ancak şeytanın işinden bir(er) pisliktir; öyleyse ondan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.
91-Şeytan, içki ve kumarda aranıza (o yolla) ancak düşmanlık ve kin düşürmek ve sizi Allah’ın zikrinden ve namazdan alıkoymak ister. Artık siz, (bunlardan) vazgeçen kimseler (olmaz) mısınız?
92-O hâlde Allah’a itâat edin, peygambere de itâat edin ve (ona muhâlefetten) sakının! Buna rağmen (itâatten) yüz çevirirseniz, artık bilin ki, Resûlümüze düşen ancak apaçık tebliğdir.
93-Îmân edip sâlih ameller işleyenlere, (haramlardan) sakınıp îmân ettikleri ve sâlih ameller işledikleri, sonra (günahlarda ısrar etmekten) sakınıp (onların haram olduğuna iyice) inandıkları, sonra (bütün haramlardan) da sakınıp iyilik ettikleri takdirde, (kendilerine haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı bir günah yoktur. Çünki Allah, iyilik edenleri sever. (*)
(1)İçkiyi yasaklayan Mâide Sûresi’nin 90-91. âyet-i kerîmeleri nâzil olunca, Resûlullah (asm)’a daha evvel içki içip içkili iken ölmüş olanların hâllerinden sorulması üzerine bu âyet-i kerîme nâzil olmuştur. (İbn-i Kesîr, c. 2, 273)
“Din yalnız îman değil, belki amel-i sâlih (sâlih amel) dahi dînin ikinci cüz’üdür. Acabâ katl, zinâ, sirkat (hırsızlık), kumar, şarab gibi hayât-ı ictimâiyeyi zehirleyen pek çok büyük günahları işleyenleri onlardan men‘ etmek için, yalnız hapis korkusu ve hükûmetin bir hafiyesinin görmesi tevehhümü (endişesi) kâfî gelir mi? O hâlde her hânede, belki herkesin yanında dâimâ bir polis, bir hafiye (câsus) bulunması lâzımgelir ki, serkeş (âsî) nefisler kendilerini o pisliklerden çeksinler. İşte Kur’ân, amel-i sâlih noktasında, îman cânibinden (tarafından) herkesin başında bir ma‘nevî yasakçıyı bulundurur. Cehennem hapsini ve gadab-ı İlâhîyi (Allah’ın gazabını) hatırına getirmekle fenâlıktan kolayca kurtarır.” (Şuâ‘lar, 12. Şuâ‘, 314-315)