Bunu niye yaparlar?
Yani, kamuoyuna çıktıklarında veya halkın desteğine ihtiyaç duyduklarında neden babam hoca idi veya dedem çok dindar bir insandı, biz dindar bir aileden geliyoruz gibi ifadeleri kullanma ihtiyacı duyarlar.
Halkın dindar oluşundan dolayı gelecek tepkiden mi çekinirler? Yoksa bu bir aldatma yöntemi mi?
Üstadın Bu asrın acip bir hassasıdır. Bu asırdaki ehl-i İslamın fevkalade safderunluğu ve dehşetli cânileri de âlicenâbâne affetmesi ve bir tek haseneyi, binler seyyiatı işleyen ve binler manevi ve maddî hukuk-u ibâdı mahveden adamdan görse, ona bir nevi taraftar çıkmasıdır. (B. S. Nursi Kastamonu L. Sh. 24) bu ali tespit sorduğumuz suallere cevap veriyor.
Bu milletin çok kolay affetmesi ve geçmişte yaşananları hemen unutması ve onun bu durumundan yararlanılması bir gelenek haline dönüştü maalesef.
Malum Rivayetlerde var ki, Hatta bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali'nin (r.a.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccalı Süfyandır, İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. (B. S. Nursi, Şualar Sh. 504)
Onların bu yöndeki tavırları her zaman netice veriyor. Birçok dindar insan onların bu tarz konuşmalarının etkisinde kalarak dua bile edebiliyor. Veya kalben taraftar oluyor. Bu durum sonucu etkiliyor. Bu saf insanlardan dua alanların başarılı olması gibi garip bir durum ortaya çıkıyor. Sayılarının azlığı, kahir ekseriyetin onlardan yana görünmemesi durumu değiştirmiyor.
Cenab-ı Allah insanları gerçek demokrasi ile yönetiyor. Yani, İnsanların kalplerini okuyabilen Rabbimiz, bu kabil eğilimleri dikkate alıyor. Az bir meyil, kalben taraftar olmak, başarılı olmalarına yetiyor.
Bir mesai arkadaşım vardı hanımı bilinçli olmasa da geleneksel bir anlayışla örtülü idi. Arkadaşım da inançlı bir insandı. Onun da inancı hanımı gibi dededen babadan kalma bir inançtı. Bir gün başörtüsü meselesi gündeme gelmişti. Baktım, devletin yasakçı anlayışına destek veriyor ve örtülü hanımların siyaset yaptıklarını savunuyordu.
Dedim: Senin eşinde örtülü o da mı siyaset yapıyor?
Hemen itiraz etti: Hayır benim eşim dininden inancından dolayı örtünüyor.
Nerden anlayacağız öyle olduğunu, belki o da siyaset yapıyordur. diye espri yapınca baktım inadından vazgeçmiyor, ben de ister istemez tartışmayı kestim. Ahmak kişiye karşı en güzel cevap sükûttur kaidesine uyarak sustum.
Sonra düşündüm, bunun gibi binlerce saf ve temiz insan var Türkiyede, menfi yayın yapan televizyonların etkisinde kalarak karaya, ak diyen, yüz binlerce insan.
İşte, safiyane de olsa yapılan bu dualar yerine ulaşıyor. İmtihan için geldiğimiz bu dünyada onların başarılı olmasını sağlıyor. Kendilerine de belki de yüklüce günah kazandırıyor.
Demek ki, bu insanlar halkın bu safderunluğunun farkındalar ve bunu bir şekilde kullanıyorlar.
Bir zaman kaldığım bir şehirde Üniversiteye bir rektör atanmıştı. Göreve başladığı gün Cuma idi. Baktım hayatında camiye uğramamış ve dindarları dağıtmak, üniversiteden atmak için, görevli gelmiş bu insan cumaya gelmiş ve ön safta namaz kılıyor. Takip ettim, safa nasıl durulur, tekbir nasıl alınır ve el nerede bağlanır bilmiyor. Yanındakilere bakarak yapmaya çalışıyor. İlk defa geldiği açık.
Bu rektör inanmadığı bir işi neden yapıyordu? Sonra öğrendim ki, bu göreve gelmeden önce bir takım insanlara sormuş gideceğim yerde nasıl davranayım? diye onlar da ona dindar görünmesini istemişler. O da öyle yapmış.
Sonraki günlerde gerçek niyetini göstermişti. Ne kadar dindar insan varsa işinden aşından etmek için her zulmü irtikâp etmekten çekinmemişti. Ve gariptir ki, birçok insan, birçok Müslüman onun bu icraatına destek bile vermişti.
Her neyse, bunun çok örnekleri var. Herkes bir şekilde bunlardan birine rastlamıştır. Ne diyelim Allah (CC) saf Müslümanlara basiret versin. Amin!