Hasan Karalı/ Burcu Öztürk'ün haberi:
Buna göre sistem hayata geçtiğinde 6, 7 ve 8. sınıf öğrencileri, Türkçe, fen, matematik, inkılap tarihi ve Atatürkçülük, yabancı dil ile din kültürü derslerinden toplam 36 merkezî sınava girecek. Geçiş dönemi olarak kabul edildiği için 5. sınıfta sınav yapılmayacak. Test usulü sınavlar, aralık ve nisan aylarında düzenlenecek. Değerlendirme ve sıralamanın her il için ayrı yapılması planlanıyor. Başarı notunun ‘ortak sınav notlarının yüzde 60’ı, öğretmen kanaat notunun yüzde 40’ı’ şeklinde oluşturulacağı da kamuoyuna yansıyan bilgiler arasında. Ancak eğitimciler, bu formüldeki ‘kanaat’ oranını yüksek buluyor ve bu yeni yaklaşımın öğrenci-öğretmen-veli arasında gerginlik oluşturabileceğine dikkat çekiyor. Bakanlık, sistemin stressiz olacağını ifade ederken eğitimciler müfredat uyumsuzluğu, şişirilmiş notlar, güvenlik, sahte rapor alımı, öğretmen yetersizliği gibi birçok problemi beraberinde getireceği endişesi taşıyor. Yeni sistemde şu anki 7. ve 8. sınıfların kaç sınava girip hangilerinden sorumlu olacakları konusu da muamma.
Milli Eğitim Bakanlığı, son kez yapılan SBS’nin ardından yeni sınav sistem şeklini belirledi. 4 milyon öğrenciyi ilgilendiren sınavla ilgili belirsizlikler eğitimcileri de endişelendiriyor. Yeni sistemin müfredat uyumsuzluğu, şişirilmiş notlar, güvenlik sıkıntısı, sahte rapor alımı, öğretmen yetersizliği gibi birçok sıkıntıyı da beraberinde getireceğine dikkat çekiliyor.
Eğitim Reformu Girişim Koordinatörü Batuhan Aydagül:Sınav sayısını artırmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’de böyle bir sistem, her sınıfta öğrenimin aynı standartlarda, eşzamanlı olarak ilerlediği kabulüne dayanır. Ancak böyle bir durumun olmadığını herkes biliyor. Bu tür sınavlar öğretmen üzerinde baskı oluşturacak, merkeze göre yerelin sahip olduğu esnekliği de tamamen ortadan kaldıracak. Aynı zamanda müfredata göre geride kalan öğrenci de göz ardı edilmiş olacak. Bu tür bir seçme sisteminde din kültürü ve inkılap tarihi gibi dersler yerine Türkçe, matematik gibi derslerin ölçme için yeterli olacağı fikrindeyim. Sıralamanın az olduğu ve öğrenme odaklı bir eğitim sistemi olmalı.
Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan:Bu sınav örneğin 81 ilde aralık ayında yapılacak. O zaman müfredatta her okulun aynı noktaya gelmiş olması gerekir. Her okulda da aynı sürede aynı konuların işlenmediğini biliyoruz. Bu durum dershaneye olan ihtiyacı artıracak. Tek sınav olan SBS’de dahi güvenliği sağlamak adına canımız çıkıyordu. Güvenlik riski bu sistemle 6’ya çıkıyor. Her açıdan problemli bir sistem olacağa benziyor. Öğrencinin sınavı kaçırması durumunda telafi sınavı olacağı söyleniyor. Ancak böyle de sahte raporlar yaygınlaşacak. Sahte raporla öğrenciler telafiye kalmaya çalışacak. Öğretmenler de ister istemez bir not verecek ve yine okul notları uçmuş durumda olacak. Özel okullar olarak biz kendi sınavımızı yapmak istiyoruz. Sistemin bir an önce netleşmesi lazım ki biz de yapacaklarımızı belirleyelim. Biz kendi sınavımızla öğrencinin 8. sınıf sonunda geldiği noktayı sorgulamak isteriz. Özel okullara başvuru 30-40 bin civarında olduğu için açık uçlu sorular soruyoruz. 5 yıl sonrasında ise açık uçlu soru oranını yüzde 75’e çıkarmayı hedefliyoruz.
Anafen Dershaneleri Rehberlik Uzmanı Recep Uysal:Her öğrencinin eşit şartlarda olması adına merkezî olmasını faydalı buluyorum. Bu merkezî sistem aynı zamanda eğitim sistemimize dair fikir elde etmek açısından da veriler sağlayacak. Sınavların merkezî olması bu açıdan avantaj olur. Öğrenciler zaten yıl içinde 36 sınava giriyordu. Bu durumda bir değişiklik yok. Bakanın dediği gibi hormonlu notlar artacaktır. Öğretmeni zor durumda bırakabilir.
Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Turgay Polat:Bu sistemin uygulanabilir olduğuna inanmıyorum. Olması planlanan yeni sistemle okullara ciddi bir hazırlık süreci olacak. Özel ders, dershane her türlü süreci artıracaktır. Tek sınav üzerinden yerleştirmek en doğrusuydu. Kanaat notu devrede olunca öğretmen üzerindeki baskı da artacak. Şu anda yapılan, düzeltmeden ziyade sıkıntıya sokacak bir durum.
Türkiye Eğitim Derneği Başkanı (TED) Selçuk Pehlivanoğlu: Yeni sistem sıralama sınavı mantığında olacaksa sıkıntı devam edecektir. Okullar arasındaki eşitsizliği kaldırmadan sıkıntı hallolmaz. Ölçme sınavı şeklinde olacaksa bu okullar arasındaki durum farkını ortaya koyması bakımından faydalı olabilir. Yeni sistem öğrencileri doğru yönlendirmeyi sağlayacaksa önemli bir adım olur.
Son 10 yılda 5 ayrı sınav sistemi uygulandı
1997 yılında uygulanmaya başlanan Liselere Geçiş Sınavı’ndan (LGS), Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) kadar yaşanan süreçte Türkiye’de yıllarca uygulanabilecek ideal bir sınav sistemi arandı. Son 10-12 yıl içinde neredeyse 5 ayrı yöntem ve onlarca değerlendirme kriteri üzerinde duruldu. LGS ile başlayan sınav sistemi 2005’de değiştirilerek Ortaöğretim Kurumları Sınavı’na (OKS) dönüştürüldü. Sonra Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, OKS’de bazı değişikliklere gitti ve İlköğretim Başarı Puanı (İBP) ilk kez uygulanmaya başlandı. 2008’de ise OKS son kez uygulanıp o dönem 6. ve 7. sınıfta olanlar sene sonunda Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) girdi. 2009’dan itibaren öğrenciler, içerisinde üç ayrı sınav yöntemini barındıran Orta Öğretime Geçiş Sistemi (OGES) ile tanıştı. 2010 yılında ise yeni bir kararla düz liseler Anadolu liselerine dönüştürülmeye başlandı. Sonra her sene yapılan SBS’den vazgeçildi. Tekli SBS sistemine geçildi. Bu sistem iki yıl uygulandı. Son olarak SBS’nin de bu yıl son kez yapılacağı açıklandı. Eğitimciler artık ‘yap-boz’ tahtasına dönen sistemin kalıcı, motivasyona dönük ve adil bir sınav sistemine dönüştürülmesi uyarısında bulunmuştu. Ancak açıklanan yeni sistemde birçok eksiklik gündeme geliyor. Eğitimciler, yeni sistemin katılımcı bir şekilde belirlenmesini istiyor.
Zaman