En çok serin havalarda alıp başımı gidesim gelir,
Yüreğimi yakan hasretin közüne, yüzümü süresim gelir.
Bir içli yakarış, sızılı sevda gibi konsun avuçlarıma,
Ya Rasulullah!(sav)...Ahdimi katledişime; Hz.Vahşi umudu gelir yerleşir,
Bir direk arkasında, göz yaşı döke döke seni seyredersem,belki imanım güneşlenir.
En çok, daraldığımda ararım şefkâtli tebessümünü,
Ümmetine ikramındır en büyük armağan olan Sünnet-i Seniyen,
Bir yetim mahzunluğu çöker, -ya da çökmeli- adabına uzak kalışımda,
Gizli utancıma, peçe olur "lâ tahzen" müjdesi.
Özlerim...Düşlerim...Beklerim...Ravza-i Mütehharadaki secdeleri,
Uykulu seyirlerde bile olsa, kıyamam bakmaya, doyamam nuruna,
Uzanıp, utanıp, belkide umutlanıp, şefaat dilerim; ümmet sayarsan beni...
Ya Rasulullah(sav)...Yolların uzaklığı değil ki yakan içimi,
Elimi-kolumu bağlayan yok, kim demiş ki vuslat kolay?
Çaresizliğim, bilmediklerim değil, bildiklerimin eksikliği.
Ey Habib-i Zişan!...Ey Fahr-i Kâinat...Sensiz bir dünyada: Derbederim...