Sevgili Peygamberimiz (sav) Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır; Yüce Allah gökleri ve yeri yarattığı gün rahmeti de yüz kat olarak yaratmıştır. Her bir rahmet, gök ile yerin arasını dolduracak genişliktedir. Bunlardan bir tanesini yeryüzüne indirmiştir. Bu tek rahmet ve şefkat sayesinde anneler yavrularına, vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirine şefkat beslerler, merhamet ederler, mahlukat birbirine acırlar. Hatta hayvanlar yavrusuna dokunmasından korktuğu için onu emzirirken bir ayağının tırnağını kaldırır.
Allah doksan dokuz kat rahmetini ise kendi yanında tutmuştur. Kıyamet günü geldiğinde kullarına onlarla rahmet ve şefkat edecektir. (Riyasüz Salihin.419)
Bir anneyi düşünün şefkatle nasıl da yavrusunu almış kucağına. Bu anne bir insan da olabilir herhangi bir hayvan da. Onu (yavrusunu) her türlü kötülükten korumaya çalışıyor. O şefkat sebebiyle anne, kendi saadetini, rahatını ve belki de hayatını yavrusu için feda eder. Çünkü; Rahmet-i İlahiyenin en hürmetli, en halavetli en latif en şirin bir cilvesi olan şefkat-i valide, hakaik-i kâinat içinde en muhterem, en mükerrem bir hakikattir. Ve valide, en kerim, en rahim öyle bir dosttur ki, o şefkat saikasıyla, bir valide, bütün dünyasını ve hayatını ve rahatını, veledi için feda eder.(Mektubat.45)
Hayvanlar aleminde yavruların zayıflıkları, acizlikleri ve ihtiyaç içinde çırpındıkları düşünüldüğünde; bu durum her gören insanı üzüntüye sevk eder. İşte bu anda, Cenab-ı Hakkın Rahim isminin neticesi olarak şefkat perdeleri ortaya çıkar ve o vahşi ve canavar anneleri o yavrulara hizmet ettirir.
Görülen bu şekil manzaralar Vedud olan Allahın canlılara vermiş olduğu şefkatin yansımaları. Gerçekte Vedud ve Rahim olan Allah, sonsuz şefkatinin yarattıklarında göstermek istediği şefkatini bazı perdeler vasıtasıyla gizliyor ortaya çıkarıyor.
Şefkat perdeleri, dünya ve kâinatta o kadar çok ve çeşitlidir ki.
Cenab-ı Hakkın şefkati olmasa dünya yaşanması mümkün olmayan bir gezegen olurdu.
Şefkat, aşk ve muhabbetten çok keskin ve parlak ve ulvi ve nezihtir ve makamı-ı nübüvvete lâyıktır....İsm-i Rahimin vusulüne vesile olan hissiyat-ı Yakubiyye, yüksek bir derece-i şefkattir.¹ (Mek.35)
Şefkat aşktan yüz defa daha yüksek bir mertebededir.
Şefkat, bütün envaiyle latif ve nezihtir. Aşk ve muhabbet ise, çok envaına tenezzül edilmiyor.² (Mek.35)
Şefkatin sonucu şevktir. Şevkin sonucu sevinç, sevincin sonucu lezzet almadır. Şefkat edilende de memnuniyet ve övülme oluşur. Bütün bunların sonucunda da, değişik faaliyetler, hareketlenmeler ve gelişimler meydana gelir.
İnsanlardaki bu şefkat perdeleri gözükmese, elden ayaktan düşmüş, bakıma ve ilgiye muhtaç büyüklerine kim bakar.
Yine, toplumda şefkat perdelerinin işareti görülmese, fakirlerin, muhtaçların, kimsesizlerin halini bir düşünün. Bu şefkat dolayısıyla onlara verilen sadaka, zekat, fitre gibi yardımlar ve faizin yasaklanması gibi emirlerin hakikatini kavramak gerekir.
Maalesef felaket ve helaket asrı olan bu asrımızda, annelerdeki şefkat her ne sebeple olursa olsun azaldığında veya yok edildiğinde; bebek ve çocuklar annelerinden gördükleri şiddet dolayısıyla ölümle tanışıyorlar. Örnek olarak gazetelerde geçen bir haberde, (geçen yıl içinde tespit edilebilen) 1500 bebeğin anneleri tarafından şiddete maruz kaldığı ve bunların 300e yakınının öldüğü belirtilmiş.
Cenab-ı Hak, insanın kuvvelerine, duygularına yaratılışta bir sınır koymadığından; insanın her bir duygusu, kuvvesi Hâlık-ı Kâinatın isimlerinin nihayetsiz tecellilerine bir ayna olduğundan, nihayetsiz bir istidat verilmiştir. Her bir duygu (hırs, bencillik, inat vs.) gibi şefkat te bu şekilde düşünülebilir. İşte; Rahmet-i İlahiyenin en güzel, en latif, en hoş, en şirin cilvelerinden olan şefkat, bir iksir-i nuranidir... (ve aşktan) daha kısa, daha safi bir tarzda kalbi Cenab-ı Hakka rabteder.³ (Mek.80)
Nasıl anne ve babalar çocuklarına şefkat göstermeleri sonucu Rahimiyet hakikati gerçekleşiyor. Çocukların da aynı hakikatle muhtaç duruma düştüklerinde anne ve babalarına şefkat göstermeleri Rahimiyetin şefkat perdesidir. Fakat, Bilerek zarara razı olana şefkat edilip, lehinde bakılmaz (Mek.346) prensibini de gözden uzak tutmamak gerekir.
Toplum hayatında görülen şefkatin perdelerinden biri de oruçtur. Eğer oruç olmazsa, nefisperest çok zenginler bulunabilir ki, açlık ve fakirlik ne kadar elim ve onlar(fakirler ve açlar) şefkate ne kadar muhtaç olduğunu idrak edemez. Bu cihette, insaniyetteki hemcinsine şefkat ise, şükr-ü hakikinin bir esasıdır.(Mektubat.389)
İşte insan toplum içinde maddi seviyesi ne olursa olsun, kendinden aşağıda birini bulabilir ve ona şefkatle davranmakla mükelleftir.
Allahın yeryüzünde gözüken rahmetinin şefkat perdeleri herkesi kapsar. Mümin, kafir veya münafık, alim, cahil, zalim veya masum ayırmaz. Dünyadaki her türlü nimetten her insan faydalanır. Bu durum da gösterir ki, Allahın mutlak rahmeti ve şefkati herkes içindir.