Uzun zamandır ziyaret etmediğimiz halamızı o gün ziyaret etmek istedik. Haberli gidince illaki bir şeyler hazırlıyor. Hayli zahmete giriyor. O nedenle sürpriz yapıp çat kapı yaptık…
Hoş geldin faslından sonra asıl biz sürprizle karşılaştık. Meğer (ilk göz ağrıları) kızlarının yaş günüymüş, o nedenle evlerini hayli kalabalık bulduk.
İki de oğulları var eşleri ile oraya gelmişler bir de pasta alınmış yaş günü kutlanıyor. Birde oğullardan birinin on yıl sonra ilk defa bir çocuğu olmuş iki aylık, o da törende ve ailenin maskotu gibi biri bırakıp diğeri alıyor. Kucaktan kucağı dolanıp duruyor.
Biz bu hale biraz sevindik diyebilirim, zira çocukları ancak böyle bir ortamda görme ve buluşma şansımız oluyor. Büyükşehir, iş güç fazla, uzak akrabalara zaman ayırmak bazen imkansızlaşıyor, biz ayırsak onlar ayıramıyor. O nedenle bu durum güzel bir fırsat oldu.
Tören faslı bittikten ve çaylar içilip ardından meyveler yendikten sonra gelinler birer birer beyleri ve çocukları ile hatır alıp gittiler.
Asıl sizlerle paylaşmak istediğim bundan sonraki kısımdı.
Yaş günü kutlanan kız diye nitelendirmem sözün gelişi, aslında 45’inde. Bazı endişeli yaklaşımlardan dolayı evlenememiş, beyaz atlı prensini de artık beklemekten vazgeçmiş.
Ev sakinleşince “Nurettin abi dur sana bir şey göstereceğim” dedi ve içeri odasına girdi çıktığında kucağında iki tane kedi yavrusu, “bak abi ben artık evlenmekten falan vazgeçtim ona karşılık iki tane kedi besliyorum” deyip hayli güzel kedilerini bizlere gösterdi…
Yaşlı annesi bu durumdan pek hoşnut değildi evde hayvanla hiç yaşamadığı için hoşlanmıyordu. Hoşlanmadığını göstermek istemiyor ama her halinden belli ki, hoşnut değil. Baba durumdan memnun kızının kedilerle mutlu olduğunu görünce seviniyor, hatta zaman zaman ona yardım bile ediyormuş.
Bu kedinin bir de hikayesi var. Baba kedileri görünce hikayeyi anlatmaya başladı:
“Biz bu yıl yazlığa gittiğimizde bir gün baktım kızım kucağında bir kedi ile eve geldi. Baba ben bu kediyi beslemek istiyorum dedi. Annesi sert bir şekilde karşı çıktıysa da aldırmadı ve kediye bakmaya ve beslemeye devam etti, bu kedi büyüdü, gelişti ve hayli de güzel oldu, bizler de artık seviyorduk, her gün dışarı çıkıyor, dolaşıyor, ihtiyaçlarını gideriyor ve bir müddet sonra tekrar eve geliyordu. O gün gene dışarı çıktı, ama çıkarken bir garip bakıyordu, adeta vedalaşır gibiydi, biraz gidiyor duruyor ve geri dönüp bize melul melul baktıktan sonra gene biraz yürüyor, tekrar dönüp bakıyor, tekrar gidiyor o şekilde çıktı gitti. Gitti ama gidiş o gidiş bir daha geri dönmedi adeta dönmeyeceğini biliyormuşçasına giderken öyle bize bakıp bakıp gitmişti.”
“Kızım kedinin gelmediğini anlayınca hayli üzüldü, çevreyi günlerce aradık, bu arada kızım hem arıyor, hem de ağlıyor çocuğunu kaybetmiş bir anne gibi matem halinde sürekli kedisini sayıklıyordu.”
“Hiçbir iz bulamayınca ümidimizi kestik ve aramayı da bıraktık o şekilde birkaç gün geçti ama kızım çok üzülüyor. Derdine çare bulamayınca haliyle biz de üzülüyorduk.”
“Ama bu durum fazla sürmedi, bir gün eve girince kızım bakıyor ki, merdivenlerin altından kedi sesleri geliyor. Eğilip baktığında ise iki tane kedi yavrusu ile karşılaşıyor. Mini minnacık bu kedi yavrularının perişan hallerini görünce dayanamıyor ve alıp eve getiriyor. Yani anlayacağın, Allah dualarını kısa zamanda kabul etti bir kedi yerine iki kedi gönderdi ve şimdi bu kedilere bakıyor. Diğer kediyi de bu sayede unuttu…”
Hikâyeyi bu şekilde dinleyen kız “Nurettin abi, sen bana hak vereceksin sanırım” diyerek söze başladı. “Benim yaşımdaki akranlarımın hepsi evlendi çoluk çocuğa karıştı ve hepsinin iki-üç tane de çocukları oldu onları sevip büyütüyorlar. Ben ise artık bu yaştan sonra evlensem de çocuk sahibi olma şansım yok gibi o nedenle ben de böyle bir çare buldum, bu kedilerimle mutlu oluyorum. Onlarla günlerim çok güzel geçiyor. Onları seviyorum, onlarla konuşuyorum, sohbet ediyorum artık onlar benim birer çocuğum gibi oldular. Hem inan ki hiçbir külfeti ve masrafı olmuyor. Allah onların rızkını bir şekilde gönderiyor. Ben bunu açık bir şekilde görüyorum. Onları beslemeye başladıktan sonra evimize bereket girdi. Her şey bereketlendi, aldığım birçok şeyi normal fiyatından ucuza alıyorum. Yani ben de bu hale şaşırıyorum” diyerek mazeretini ve derdini anlatmaya çalıştı.
Ben küçükken evimizde kedi olduğundan bu durum benim çok hoşuma gitmişti o nedenle onu desteklediğimi söyledim “keşke benim de bir kedim olsa ben de kedileri çok severim” dedim.
O anda Üstadın kedileri aklıma geldi ve onların “Ya Rahim! Ya Rahim!” diye mırıldandıkları ile ilgili dersini hatırladım. Bir de anne şefkati diye nitelenen şeyin ne denli etkili olduğunu müşahade etmiş oldum.
Ona bunu yaptıran şeyin şefkat olduğu açıktı ve annelik duygusunu bu şekilde bastırabilmişti. Bazen haberlerde seyrederiz bir köpeğin bir kedi yavrusunu emzirdiğini hayretle izleriz demek ki hayret edilecek bir durum yok aslında şefkatin ilacı sevgidir ve anne o sevgisini birine verecektir. Köpek de olsa kedi yavrusunu görünce sevgisini ona veriyor ve fıtri ihtiyacını karşılamış oluyor.