Günlerdir yüreğimiz yangın yerine döndü.
Yerin yüzlerce metre altında, mahsur kaldığınız ve bu haberi aldığımız andan itibaren bu yangın hiç sönmedi.
Her yeni hikâyenizi duydukça, içimizdeki kor ateşler yeniden alevlendi, göz pınarlarımızdan damlalar dökülmeye devam etti.
Yerin altlarındaki karanlıklarda, kömürlü sular ile abdest aldığınızı ve Kâinatın Mutlak Sahibine secdelere kapandığınızı arkadaşlarınızdan öğrendik.
O karanlık âlemlerde, birbirinize sarılıp helalleşme gibi yüce bir duyguyu yaşama güzelliğini metanetle sergilediğinizi de haber aldık.
Eğer aranızda sağ kalan olursa, sevdiklerinize, biriciklerinize, hayat arkadaşlarınıza, anne ve babalarınıza gönderdiğiniz selamlar, helallik dilemeler; gözyaşları ve dualar eşliğinde muhataplarına ulaştı.
Birinizin avucunun içinden ‘’oğluma sahip çıkın’’ notunu, bütün bir milletin sırtına yüklenmiş bir emanet bilinci ile okuduk.
Madenden sağ olarak çıktıktan sonra, arkadaşlarına yardımcı olmak için yeniden madene giren ve burada vefat edenlerinizi öğrendikçe, ruhunuzdaki fedakârlık duygularının ne kadar yüceldiğine ve arş-ı alaya yükseldiğine ulvi hislerle aşina olduk.
Helal kazanç, işte tam olarak bu kömür tozları ile simsiyah akan alın terleriniz ile kazanılır.
Sizin büyük bir ekseriyetiniz, gençliğinizin baharını, ebedi bir gençliğe dönüştürerek devam etmek için cennetlere kanat çırptınız.
İçinizden yaşlı olanlar da, inşallah ebedi bir gençliğin mutlu diyarlarına hicret etti.
Bu taziye için biraz geç kaldım.
Günlerdir yoğun olarak yaşadığım bu duygularımı kâğıda dökmek için parmaklarım tuşlara bir türlü uzanmadı.
Büyük bir milletin böyle bir maddi felaket karşısında gösterdiği dayanışma ve tesanüd manzarasını şükür ve haz ile seyrettim.
Bir ülkenin neredeyse bütün insanları, böyle bir elim hadise karşısında nasıl bir ve beraber olur, işte bütün âleme gösterildi.
Siyaset tarafgirliğinin çirkin bataklığında debelenip duran birkaç zavallıyı ve insan müsveddesini, bu vesile ile biraz daha yakından tanıma fırsatımız oldu.
‘’Bunlar Ak Parti mitingine para karşılığında gittiler, öyle ise bu felakete müstehaktırlar’’ diyecek kadar gözleri kararmış insanları, bu millet her zaman ibretle hatırlamaya devam edecektir.
‘’Soma Madeninde ölenler ne şehittir, ne gazi’’ diyecek kadar şefkat ve merhametten yoksun hale gelmiş ve ruhunu kaybetmiş insanlar da gördük, ne yazık ki.
Bunlar ne ise de, bir kardeşimizin güzel bir tabiri ile bu süreçte ‘’bu şahısların kuzu postuna bürünmüş hallerine şahitlik etmek’’ bizleri çok daha fazla üzdü ve derinden yaraladı.
Mensubiyetlerinin taassubu için her türlü kutsalı alet etmeye teşne ve manevi bir sefalete yuvarlanıp çaresizlik içinde çırpınan zavallıları, biraz daha yakından tanımanın da bahtsızlığını yaşadık.
Milletin büyük bir ekseriyetinin oyları ile bir partiyi desteklemelerini, bu felaketlerin esas sebebi olarak gören ve bunu etrafa,körlüğe ulaşmış tarafgirlik duyguları ile yaymakta bir beis görmeyen sefil şahısları da eğer varsa vicdan azapları ile baş başa bırakmak gerekir.
Neyse…
Bir devletin bütün unsurları ve milleti ile el ele vererek felakete uğramış vatandaşlarının ve kardeşlerinin nasıl yanında olabileceğinin müşahhas bir örneğini yaşamış olmak, Soma için tek teselli kaynağımız olacaktır.
Evet, ailelerinizin, evlatlarınızın ve yakınlarınızın acılarını tarif etme imkânımız ve kudretimiz yoktur.
Babasız büyüyecek çocuklarınız yüreğindeki boşluğun da, hiçbir şey ile doldurulamayacağını biliyorum.
Lakin bu millet ve sizin içinizden çıkan yöneticiler, bütün maddi yaraları en iyi şekilde elbette saracaktır.
Sizler, ‘’Soma, maden, kömür, iççi’’ denildiği her zaman rahmetlerle hatırlanacaksınız.
Sizin evlatlarınız, bu milletin namusuna emanettir.
Elbette en iyi şekilde bakılacak ve bu milletin imkânları nispetinde en güzel şekilde sahip çıkılacaktır.
Bu millet sizleri, dualar, Fatihalar, Yasinler ve hatimler ile uğurladı.
Ve her zaman da rahmet ve mağfiret ile anmaya devam edecektir.
Devletin bütün yetkililerinin, kendi evlatları gibi size sahip çıkmaları ve bu büyük acıyı yaşamaları, elbette bizim için teselli kaynağı olmuştur.
Ayrıca Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının ziyaretleri esnasında yaşanan manzaralar, bu milletin seksen yıldır özlemini çektiği çok güzel bir kaynaşmanın da tohumlarının atıldığını ve bunun yeşermeye başladığını herkese gösterdi.
Evet, bazı insanlar anlamakta zorluk çekse bile ‘’kahraman ordu dizginlerini kurtarmaya ve milletinin değerlerine sahip çıkmaya’’ devam ediyor.
Sizler, Soma’da ruhları arş-ı alaya yükselen kardeşlerimiz, vefatınız ile bu milletin ulvi duygular yaşamasına vesile oldunuz.
Millet olmanın, dayanışma ve yardımlaşma içinde bulunmanın, kardeşinin derdi ile dertlenmenin ve acısına ortak olmanın zirve yaptığı bir şiddetli imtihanın cenderesinden geçtik hep beraber.
Devletin sedyesi kirlenmesin diye çizmesini çıkarmak isteyen Murat ile Kızılay’ın verdiği battaniyeyi başkaları da kullansın diye iade edenler, bu milletin asaletini temsil etmektedir.
Ateşte yeşermek, musibet ile olgunlaşmak ve ruhen terakki etmek, işte bu halet olsa gerektir.
Her musibetin, mutlaka bizlere ulaştırdığı çok önemli mesajlar vardır.
Bu mesajların en güzel ve en doğru bir şekilde okunmasını, anlaşılmasını ve gereğinin yapılmasını temenni ediyorum.
Adetullah’a başvurmak, mümkün olan bütün tedbirleri almak da, elbette buradan para kazanan insanların, denetim elemanlarının ve bütün yöneticilerin görevidir.
Herkes, bu elim hadiseden, payına düşen dersi almalı ve gereğini yerine getirmelidir.
Yüreklerimizde derin bir acı bırakarak ebediyete irtihal eylediniz.
Bu millet sizleri asla unutmayacaktır.
Rabbim mekânlarınızı cennet eylesin.