Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Şehit Fethi Sekin Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu'nun, Sefaköy Anadolu Lisesi bahçesinde düzenlenen açılış törenine katıldı.
Saygı duruşunda bulunulmasının ardından okunan İstiklal Marşı'nı Küçükçekmece Belediyes Cennet Kültür ve Sanat Merkezi'nin "Bir İşaret Bir Dünya" ekibi de işaret diliyle yorumladı. Öğretmenlerden oluşan Kafkas ekibi de gösteri sundu.
Törende konuşan Yılmaz, eğitim ailesinin daha iyi koşullarda eğitim vermesini amaçladıklarını dile getirerek, bakanlığa bağlı 547 öğretmenevinin 500'ünün bünyesinde akşam sanat okulu bulunduğunu söyledi.
Öğretmenevlerinin 10 bin 980 oda ve 23 bin 462 yatak kapasitesine sahip olduğunu ve geçen yıl 2 milyon 189 bin bakanlık mensubuna ve 1 milyon 756 bin 200 vatandaşa hizmet verdiklerini belirten Yılmaz, öğretmenevleri ve akşam sanat okullarında bin 168 öğrenciye staj ve kurs imkanı sağlandığını, 3 bin 875 işçinin istihdam edildiğini anlattı. Yılmaz, 2 milyon 500 bin lira üzerinde de vergi ödediklerini aktardı.
Bakan Yılmaz, eğitimde fırsat eşitliğine önem verdiklerini vurgulayarak, Milli Eğitim Bakanlığına bütçeden çok büyük bir kaynak ayrıldığını hatırlattı.
Derslik başına düşen öğrenci sayısının tüm Türkiye'de 36'dan 24'e çekildiğini, 2017'de 580 bin üzerinde öğretmen ataması yapıldığını, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının da 17 olduğunu dile getiren Yılmaz, eğitimin teknolojiyle buluşturulduğunu, FATİH projesinin hayata geçirildiğini kaydetti.
"Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırıyoruz"
Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, kaliteli bir eğitim için müfredat yenileme çalışmalarının başlatıldığını anlatarak, 2002'de yüzde 10 civarında olan 5 yaş okul öncesi eğitim oranını yüzde 74'e çıkardıklarını belirtti. Okul öncesi çocukların kırtasiye giderlerinin 37 pilot ilde bakanlık tarafından karşılanacağını ifade eden Yılmaz, "Bu yıl ilk defa ortaokul 5. sınıfları yabancı dil ağırlıklı yaptık. 81 ilde 620 okulda yani 100 binin üzerinde öğrencimiz pilot olarak haftada 15 saat yabancı dil alacak, inşallah bunda başarıyı yakalarsak tüm Türkiye'ye yaygınlaştıracağız." diye konuştu.
Çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine üzerine çıkılması için müfredatın toplumun ihtiyaçlarına cevap vermesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Biz bu değişiklikleri yaptık. 1, 5 ve 9. sınıflar bu yıl yeni müfredatla eğitim alacak. Yine bu yıl 21. yüzyıl hedefleri arasında yer alan dijital yetkinliği sağlamak için bilişim teknolojileri ve yazılım dersinde haftada 2 saat ve her sınıf düzeyinde kodlama dersi vereceğiz. Yine bu yıl ilk defa öğrencilerin bilimsel, kültürel, sanatsal, sportif ve tüm sosyal etkinliklerini kayıt altına alacağız." ifadelerini kullandı.
Bakan Yılmaz, bu yıl ilk defa ilkokul 3 ve 4. sınıf öğrencilerine ihtiyaç duyulması durumunda Türkçe ve matematik derslerine ek yetiştirme kursları verileceğini belirtti.
Staj yapan öğrencilere 253 lira ödeme yapılacağını dile getiren Yılmaz, staj yapan öğrencileri iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı sigortaladıklarını kaydetti.
İsmet Yılmaz, 12 ilde 19 tematik meslek lisesinin bu yıl ilk defa eğitim öğretime başlayacağını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Bütün bu yapılanlara rağmen yanlış bilgiler de aktarılıyor. Gerçek olmayan bir şey birçok kez dile getirilince farklı bir şey olacağı, yanlışın doğruya dönüşeceği, halkın da buna inanacağı zannedilmektedir. Bu yanlışlardan birkaç örnek vermek isterim. Diyorlar ki 'Eğitimden kaygı duyuyorum.' Bizim iddiamız şu; bizden öncekilerin eğitime verdiği önemden çok daha fazla önemi eğitime verdik, vermeye devam edeceğiz. Mevcut eğitimden kaygı değil, gurur duymak gerekir. Eğitime ayrılan bütçe, eğitime verilen önemin en açık göstergesidir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı her yıl İnsani Gelişmişlik Raporu yayınlar. Türkiye'de 1980'li yıllarda eğitime ayrılan pay milli gelirin yüzde 1,2'si, 1990'lı yıllarda 2,2. Biz iktidara geldiğimizde yüzde 3'ün altında. Şimdi milli gelirin yüzde 5,1'i eğitime ayrılıyor. Özel sektör de 0,7'sini ayırıyor. Milli gelirimizin yüzde 5,8'i eğitime ayrılmaktadır. OECD ülkeleri ortalaması 5,2. Avrupa ülkelerinden çok daha fazla kaynağı eğitime ayırıyoruz. Eğitime daha az pay ayıranlar, bugün eğitime daha çok kaynak ayrılmasından şikayetçi olmaktadırlar."
Şehit Fethi Sekin'in babası Mehmet Zeki Sekin de oğlunun adının böyle bir kurumda yaşatılmasından gurur duyduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Ben bir şehit babasıyım, polis babasıyım ve bununla da gurur duyuyorum. Ben aynı zamanda öğretmen babasıyım, bir evladım burada, bir diğeri de başka bir şehrimizde bu kutsal mesleği yapıyor. Böyle güzel bir eserde oğlumun adının yaşayacak olması gururumu bir kat daha artırırken, yaşadığım evlat acısını da biraz olsun alacaktır. Burada birçok kişinin bilmediği bir şeyi açıklamak istiyorum. Yaptığı fedakarlık ile Türkiye'nin kahramanı olan Fethi, polisliğe başlamadan önce bir yıl bir dağ köyünde vekil öğretmenlik yaptı. Şimdi adını taşıyan okullarda öğrencilerin kahramanı olurken, onun adının verildiği öğretmenevleri de onun için bir mutluluk kaynağı olacaktır."
AA