Hakikatleri çürütmemek…

Selahattin GEZER

Bazı müflis kadınlar, ne zorluklarla kazanılan parayla eve getirilen sebzenin – meyvenin ve gıda maddelerinin kontrolünü düzenli yapmazlar; sofraya gelmeden çöpe atılmasına sebep olurlar... Çöpe atarken de görülmemesi için büyük bir gayret sarf ederler... Oysa o gayretin çok azı çöpe atılmaması için gösterilmiş olsaydı; çöpe giden gıda maddesi olmayacaktı… Neyse asıl mevzuumuz bu değil. Mevzumuz: Risale-i Nurlardaki her bir hakikat gıdadır, ihlâssızlık ise çürütür… Emek vererek edindiğimiz, anladığımız Nurların – hakikatlerin çürümemesi gereklidir…

Nurun kendisi çürümez, kokmaz; latiftir ve nuraniyeti devam eder. Bize intikal ettikten sonra kılıfı - muhafazası ihlâs olmaz ise enaniyet kılıf olur, muhafaza edemez, netice verdirmez ve bizdeki meyvesiz, tesirsiz hale gelebilir. Aynen evinde dolabı tıka basa dolu olup, yemeyenler ve bile bile aç kalanlar gibi aç kalır; o Nur reçetelerinin tesirini besleyiciliğini yaşayamaz oluruz!

Üstadımız Risale-i Nurları yazarken, yanında hep Kur’an vardı... Bizler de Kur’an ve iman hizmetinde yanımızda daima İhlâsı bulundurmalıyız, davranış kaynağımız hep o olmalıdır… Falan kardeş böyle dedi gibi magazin vari Nurculuk yerine Risale-i Nurlardaki hakikatler, ihlâs düsturları bizlere ne diyor diyerek, hareket ettiğimizde, zaten ihlâslı adım atmış olacağız ve gayretlerimiz boşa gitmeyecek! İhlâs yok ise birlik yok; birlik yok ise zulüm çok! Batı maddi olarak harikalar asrından zulüm asrına geçti. Biz de Müslümanlar daha fazla zulüm görmesin diye dişimizi sıkıp; enaniyetten ihlâs asrına geçebiliriz… En azından İslam dünyası üzerinde ki karabulutlar çekilene kadar ihlâslı davranabiliriz... Zaten bu dönemi atlattıktan; Müslümanların yüzü güldükten sonra istesek de ihlâsı bırakamayız… İhlâsın kazandırdığı zaferlerin tadını almış olacağız ki ihlâsın kavuşturduğu muvaffakiyete sıkı sıkıya sarılmış olacağız… Gazze ve tüm Müslümanlar bizi; ihlâslı halimizi bekliyor, yoksa bize zafer yok! İsrail ve alçak Batı’nın ise katliamı çok…

Sizler de görmüş ve tanımışsınızdır: Bazı insanların dünyası zikirle, tefekkür ve bilgiyle istiflenmiştir. Bakarsınız ki; adam bütün imani meseleleri yemiş yutmuş, ne sorsanız takır takır cevap verecek ilme sahibi olmuştur ama size hiç tat vermez çünkü ihlâs olmayınca sadece bilgi istifi olmuş olur… Öğrendiklerimizi, hakikatleri çürütmeden koruyacak, düzenli ve etkili kullandıracak tek şey var o da ihlâstır. Gerçi: “Hocanın dediğini yap; yaptığını yapma” derler ama hocanın ve bilgiyi aktaranın tavrı da çok etkileyicidir... Eğer ihlâsı var ise size aktardığı hakikat az dahi olsa deryalara girmiş gibi olursunuz… Ama saatlerce aralıksız anlatacak donanım sahibi olan eğer ihlâstan, Allah rızasından yoksun ise bilgisi, anlattıkları yüreğinizi ve şuurunuzu tutuşturamaz ya da bir insanın hidayeti için uğraşı veriyor ise netice alamaz!

Çocukluğumda Erzurum’da ve delikanlılık dönemimde ise İstanbul’da çok fazla bilgi sahibi olmayan, hatta okuduğunu, dinlediğini de pek anlamayan ama sadakat ve ihlâsla donanım sahibi olmuş çok insanlar gördüm ve onları hiç unutamadım. Bıraktıkları izler silinmedi fakat bilgiyle ve de kibirle istiflenmiş ihlâssız insanlar unutuldu gitti...

İman ve Kur’an hizmetlerinde muvaffak olunması için her şeyden önce Rıza-ı İlahi ve sadakate ihtiyacımız var bunu da bize ancak ihlâs sağlayacaktır…

İslam’a hizmette bir şeyler eksik ve yapılan gayretler netice vermiyor ise mutlaka niyet bozukluğu, ihlâs eksikliği vardır... Önce kendimizi ve ait olduğumuz yerin ihlâsını samimiyetini sorgulamamız gerekiyor… İnsan kendini bilir: Bizde ihlâs eksikliği var ise en azından Allah’tan korkup, cemaatin şahsi manevisine zarar gelmemesi için sessiz kalıp, bir şeylere müdahale etmeyerek, hizmete zarar vermemiş oluruz. Kişisel zaaflarımızdan dolayı Kur’an ve iman davasına zarar vermemek bile çok büyük bir hizmettir... Allah için yapılan hizmetlerde, cemaat içinde ayrıştırıcı dil kullanan ve sadece kendi fikrini dayatmaya çalışan; Reçeteler dışına çıkan ve de ikircikli davrananlar var ise o şahıslara karşı uyanık olmak ve de fırsat vermemek davamızı zarardan koruyacaktır zira öyle bir dönemdeyiz ki zındıka komiteleri surda bir gedik peşindeler…

Son söz: Müslümanlar en acil şekilde birlik olmalı; cemaatler ise kardeş olmalı çünkü Gazze’de kan akmıyor, adeta fışkırıyor; Gazze açık morg olmuş… Filistin esaretin en dehşetlisini yaşıyor. Sadece bu mu? Hayır! Dünyanın her yerinde Müslümanlar demokrasi ve özgürlük havarisi geçinen zalimler tarafından zulüm görüyor, esaret yaşıyorlar, madem hayat yalnız dünyadan ibaret değil ve ebedi hayat için de Müslümanların derdiyle dertlenmek ve acılarını görüp, müdahale etmek için İhlâs gerekiyor, samimiyet gerekiyor… Bu durumda, bir an bile beklemeye hakkımız yok. İhlâs ile hem bizde ki hakikatleri – nurları çürümekten korumuş oluruz, hem de elde edilen bu güçle Âlemi İslam’ı korumuş oluruz…

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.