Asıl bayramı Filistinli kardeşlerimiz yaşıyor: Ölü değiller, diriler; dünyaya değil, ebedi âlemlere bel bağlamışlar... İsmail olmuşlar; koç gibi kurban oluyorlar... Filistinli cesurca kurban olurken, alçak kasap İsrail, bıçak bileme taşı Amerika; izleyicisi ise ruhsuzlukta Birleşmiş Milletler, locada izleyenler de uykulu gözlerle Arap liderleri... Sultan Yavuz’dan cesaret, Abdülhamid’den kararlılık almış Filistinli İsmailler için hürriyetsiz hayat ölüm; cepheyi terk etmek, Filistin’i alçak İsrail’e teslim etmek kahredici yok oluş…
On binlerce Gazzeli, Şeair-i İslamiye için İsmail oldular, koç oldular… Filistinli kardeşlerimiz Kudüs’te son Osmanlı nöbetçisi Iğdırlı Hasan Onbaşı oldular... Ürkmüyorlar, gitmiyorlar; nöbet yerini mukaddes dava için terk etmiyor, kurban olmayı seçiyorlar… Kendileri yiğit, bebekleri yiğit; kadınları ise aslan yeleli ana ve kurban olmaları yiğitçe… Her anları bayram, her anları şehadet piyangosu... Öyle mert, öyle mertler ki: İman kahramanı Sahabelerin, yiğit Osmanlı akıncılarının cesareti bir potada toplanmış ve ruhlarına damlatılmış… Yumrukları sıkılı, kalpleri iman pompalayan Filistinliler: Biz ilk kıblemiz ve imamı Hz. Muhammed’in (sav) olduğu peygamberler mescidi Mescid-i Aksa’ya, miraç rampasına kurban oluruz der gibiler… Haysiyetsiz yaşamaktansa, kurban kesip, İslam davasına kurban olmamaktansa, Allah deyip; vahdeti bilmemektense kurban oluruz, kuşbaşı oluruz, çoluk çocuk baş veririz ama ruhsuz, şuursuz zillet altında toprağa giremeyiz kükreyişindeler… Ah etmiyorlar, vah etmiyorlar! Zalim İsrail'in hayâsız yüzüne tükürüyorlar... Bir Çanakkale'de düğün halayı gibi kurban vardı; 255 bin İsmail, 255 bin koç… Bile bile büyük bir iştahla Allah için kurban oldular bir de Gazze’de Filistin’de Müslümanlar kurban oluyorlar...
Yanıyorum!..
Kıvranıyorum!..
Soruyorum:
Sultan Alparslan, Selahaddin Eyyubi, Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Abdülhamid Han şimdi yaşamış olsalardı, Filistin zulme uğrayıp, Gazze’de soykırım olur muydu? Soruyorum: Efendimiz (sav) nurlu varlığıyla günümüzde yaşasaydı; Gazze’de katliam varken, Müslümanlar tatil beldelerine duyarsızca koşar mıydı? Duyarsızca lezzetlerin kuklası olur muydular?
Filistinli kurbanlar, parçalanıyorlar, doğranıyorlar; ateşlere atılıyorlar, yine de Asrı Saadet fedakârlığı gösteriyorlar… Onlar haftalar öncesinden hazırlanmıyorlar kurbana, onlarca yıldır, her an hazırlar kurban olmaya…
Yüce Mevla’mız, nasıl ki bıçağın ağzından Hz. İsmail (as)’ı kurtardı, acaba biz iki milyar Müslüman bıçak altından korkusuz Filistinlileri kurtarabilecek miyiz? Evet, ümidim vardır; mutlaka kurtaracağız! Çünkü insanlık gereği; iman gereği budur…
Nezafet iman nurundandır, eğer merhamet duygumuz yok ise bütün duygularımız kirlidir… Uhuvvet yok ise zaten kalbimiz lekelidir! Onlar koç gibi kurban – şehit olurken, bu halimizle bize şehadet gelmez yeminlidir…