Yılların yorgunluğu inzivâya hükmetti,
Vitrini terk etmekte aradım selâmeti.
Nûr dersleri rûhuma tâze bir şevk yükletti,
Ballardan daha tatlı ihvânın muhabbeti.
Lâkin bir Apo’muz var, başımda tatlı belâ;
Sırma saçlı, nûr yüzlü ve dahi gözler elâ;
Tuttuğu kopmaz ise, sıraya girer salâ!
Ee, can tatlı, mecbûren kalem çeksin zahmeti!
Ayıp olmasın diye bir şeyler karaladık,
Târîh-i fî’de kalan levhalar sıraladık,
Bu iş bu kadarcıkla burada kalır sandık;
Akletmedim buluttan dökülecek rahmeti.
Sislerin arasından belirdi dost sîmâlar,
Mâzî sofralarında tuz-ekmek hakları var;
Övgü a’lâ, nefs süflî; yine oldu bahtiyâr…
Unuttu birden zálim, o ma’nevî şirketi.
Kánûnî’yi, Veli’yi, Ali’yi gördüm tek tek,
Baktım cümleler sâfî, dillenmiş her bir yürek.
Böyle can dostlarına lâyık bir cevher gerek,
Hák-i pâ-yi ihvâna tercîh ettim lezzeti.
Bu işin müsebbibi maestro Kılıç Paşa,
Sabrıyla meşhûr keko su döker pişmiş aşa,
Bakalım ne gelecek şu bizim keleş başa,
Ölçümüz olsun elbet nûr-i Kur’ân hizmeti.
Rázı olsun sizlerden ol Kerîm-i Müteál,
Ömrünüz olsun uzun, nâmınız da bî-zevâl;
Ey hódgam nefs, uyan da, şu tablodan ibret al!
Çatlatsın ehl-i küfrü yârânın uhuvveti!
Sırr-ı ihlâs yeşersin, ikiler on bir olsun;
Üç kalbin tevhîdiyle yüz on bir kuvvet bulsun;
Erisin buzdan duvar, Kur’ân havuzu dolsun;
Coşsun da Arş-ı Rahmet, helâk etsin fetreti!
Gönülden teşekkürler eder Kaplan sizlere,
Rûhlara nesîm essin, sürûr dolsun gözlere;
Lütfetsin, rahmeylesin yüce Rabbim bizlere,
Sarsılmaz îmânım var, yeter buna kudreti…
Selâm olsun yârâna
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.