İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Aileyi Koruma ve Kadına Şiddetin Önlenmesi'ne dair kanunun çıkmasından sonra boşanmaların arttığına değinen Araştırmacı-Yazar Sema Maraşlı, "Sürekli cezalandırmak üzerine yapılan şeyler faydadan çok zarar getirir." dedi.
"Aileyi korumanın en güzel yolu güzel ahlakı, hakkı ve sabrı tavsiye etmektir"
Aileyi korumak için İslam'ın güzelliklerini anlatmak gerektiğinin altını çizen Maraşlı, "İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasa aileyi korumuyor, veriler bunu gösteriyor. Boşanmalar arttı, kadına yönelik şiddet arttı. Çünkü şiddeti önlemek üzerine bir şey değil. Sürekli cezalandırmak üzerine yapılan şeyler faydadan çok zarar getirir. Bu yüzden aileyi korumanın en güzel yolu; güzel ahlakı, hakkı ve sabrı tavsiye etmektir. Güzel dinimizin bize gösterdiği pek çok güzel yol varken, batının güya şiddeti durdurma çabası gibi bir şeyden yola çıkarak hazırlanan bu yasa, aileye faydadan çok zarar veriyor." ifadelerini kullandı.
"Sadece kadının beyanını esas almak adalete aykırı bir şeydir"
Adaletin her hak sahibine hakkını vermek olduğunu, bundan dolayı kadının beyanını esas almak yerine her iki tarafı da iyice dinlemek gerektiğini vurgulayan Maraşlı, "Sadece kadının beyanını esas almak adalete aykırı bir şeydir. Yani bir tarafı dinleyip bir tarafa da yok saymak, yani onu değersizleştirmek, aşağılamak oluyor. Adalet varsa iki tarafın da dinlenmesi lazım. İki taraftan kim haklı, kim haksız buna bakmak gerekiyor. Sadece kadının beyanının esas alınması gibi bir şey kadınlara kışkırtıcı da oluyor. Evin küçücük bir problemini hemen polise yansıtıyorlar. Haklı çıkayım, biraz kocamın gözünü korkutayım diye." şeklinde konuştu.
"Bu yasayla 2 milyon erkeği evinden uzaklaştırdılar"
Maraşlı şöyle devam etti:
"Bu beyanla son yıllarda 2 milyon erkeği evden atmışlar ki bunların çoğunda fiziksel bir şiddet yok, sadece 'psikolojik şiddet' adı altında hanımlar, kendi yaptıklarını görmeden, sadece erkeklerin yaptığını göz önüne alarak 'sesini çıkardı', 'bağırdı', 'şunu dedi, bunu dedi' tarzında şeylerden şikâyet edebiliyorlar. Bu sözleşmeler dinamit gibi ailenin içerisine girdi. Kadınlar, dağılan yuvalarda ortada kalan çocukların o bölümünü maalesef ki düşünmüyorlar. Biraz kışkırtmaya çabuk geliyorlar. Kadınlar duygusal oldukları için birisi 'kocan sana bağıramaz, sana bağırdığı zaman şikâyet et' dediğinde de hiç düşünmüyor. Hiç düşünmüyor, benim de kocama bağırdığım oluyor, evlilik içerisinde karı koca arasında böyle şeyler olur, diye. Hiç düşünmeden 'evet bana bağırıyor, gidip şikâyet edeyim' diyor. Bunun sonucunda çok pişman olan kadın var. 'Yuvamın yıkılacağını bilmiyordum, eşimin dönmeyeceğini bilmiyordum' diye.
"Medya, sözleşmenin sonuçları ile ilgili halkı asla bilgilendirmiyor"
Medyanın, sözleşme sonucunda dağılan yuvaların ne hale geldiğini işlemesi gerektiğini belirten Maraşlı, "Burada medya, sözleşmenin sonuçları ile ilgili halkı asla bilgilendirmiyor. Ya da medya sürekli 'eğer kocanızı şikâyet ederseniz yuvanız yıkılır ve çocuklarınız da şöyle olabilir, böyle olabilir' diye uyarmıyor. Medyanın muhakkak İstanbul Sözleşmesi ve 6284'ün sonuçlarıyla ilgili halkı bilgilendirmesi lazımdır, kanun kalkana kadar. İnşallah kalkması için çabalıyoruz." dedi.
"Masum insanları, aile babalarını 18 yaş altı evlilik yaptı diye cezaevine atıyorlar"
Genç yaşta evlilik yapan erkeklerin çocuk tecavüzcüleriyle aynı kategoriye konmasının kabul edilemeyeceğini, genç yaşta evlilik yapanlara yönelik uygulanan cezanın bir zulüm olduğunu belirten Maraşlı, "Bu durum başlı başına bir zulümdür. Sırf Batılılar istiyor diye, masum insanları, aile babalarını 18 yaş altı evlilik yaptığı için cezaevine atıyorlar. Dinimiz 'evlenebilir' diyor. Reşit olmuş, evlenmişler. Yıllar sonra hapse atılan olduğu gibi öncesinden de hapse atılanlar var. Bu tamamen insana şiddettir. Adalete asla uymayan, masumiyet karinesine uymayan bir şeydir bu. Aile babalarını çocuk tecavüzcüleriyle bir tutmak, insana da vatana da ihanettir bence." ifadelerini kullandı.
"Cinsiyeti bozarak şiddeti bitireceklerini düşünüyorlar"
Son olarak cinsiyetsiz eğitimin zararlarından bahsederek, İstanbul Sözleşmesinde yer alan cinsiyetsiz eğitimle ilgili değerlendirmede bulunan Maraşlı, "Toplumsal cinsiyet eşitliğini kabul etmiş oluyoruz İstanbul Sözleşmesiyle. Bu da Milli Eğitim'den başlayıp çocukları tamamen cinsiyetlerden kurtarmaya çalışmaktır. Güya şiddeti; kadını erkekleştirerek, erkeği kadınlaştırarak yani cinsiyeti bozarak bitireceklerini düşünüyorlar. Bu zaten mümkün olmayacak bir şeydir. Cinsiyet çok önemli bir şey insan için. Bu yapılanlar tamamen batının oyunlarıdır." şeklinde konuştu.
İLKHA