Başlıktaki kavramı ben buldum. Sebebi de çok dinli cami haberinden kaynaklanıyor. Hacettepe kampusu içinde yapımı tamamlanan camiden bahsediyorum. Üç dinin içinde barındığı bir bina yapılmış ve ismine de çok dinli cami denmiş. (İlgili haber için TIKLAYINIZ)
Birçok insanın tepkisini alacağı başından belliydi ve öyle de oldu. Şayet bu ismi değiştirmek isterlerse fazla araştırmasınlar diye başlıktaki ismi önereyim dedim.
Çok dinli cami cümlesini şöyle anlamakta mümkün: Cami çatısı altında kilise ve sinagog. Meseleyi dramatize etmek istemiyorum. Ama meselenin vahametini anlamak için böyle ifade etmek daha isabetli olur.
Empati yapalım isterseniz çok dinli cami ifadesinde küçük bir değişiklik yapalım çok dinli kilise ve ya çok dinli sinagog diyelim. Büyük tepki almaz mıydık?. Yani kilise çatısı altında yapılmış bir cami Müslümanların içine sinermiydi? veya sinagog kampusunda cami, değil yapımı düşüncesi bile bizden fazlasıyla tepki alırdı.
Malum, bizim dinimiz bize hak din olduğu kadar diğer dinlerde kendi müntesipleri için hak dindir. O nedenle birini diğerinin gölgesinde göstermek hissi zahiriye aykırıdır.
Yani, kısacası çok dinli cami yerine çok dinli ibadethane diyerek isimlendirilseydi veya semavi dinler kampusu denseydi daha isabetli olurdu.
Böyle davranmak Kuran ahlakına da uygundur. Malum leküm dinüküm valiyedin yani Sizin dininiz size, benim dinim banadır.(Kafirun Süresi 6. Ayet) ayeti böyle davranmamızı gerektiriyor. O dinlerin batıl anlayışlar içermesi onları küçümsememize gerekçe olamaz.
Hürmet etmeyen hürmet görmez kaidesince onların dinlerine saygılı olmamız gerekir ki, onlar da bizim dinimize saygılı olsun.
İslamı seçmelerini, kendi dinlerini bırakıp İslama girmelerini istiyorsak; dilimiz, kalbimiz, görüntümüz bir olmalı hem, itici değil, cezp edici olmalı ki talep görsün. Onları küçümseyici hal ve davranışlar veya onlara karşı kaba davranmanın fayda sağlamayacağı ortadadır.
Yahudiler kendi dinleri dışındaki semavi dinlere din olarak bakmazlar. Kendi içlerinden çıkmış mezhep olarak görürler. Yani, batıl mezhep. İslamiyet ile Hıristiyanlık onlara göre batıl mezheptir. Şimdi düşünelim, muhatap olduğumuz bu anlayış bizi üzüyor değil mi? Onlara karşı kin ve nefretimizi artırıyor. Yani, sempatik gelmiyor. Aynı hatayı başka şekilde bizim yapmamız doğru olmaz.
Olaya bir de şöyle bakalım, bu yapı İslam dinine fayda mı sağlayacak yoksa zarar mı verecek?
Üç semavi dinin mabetlerinin aynı çatı altında hem de bir Üniversite kampusunda bulunması gayet manalı ve hak dinin anlaşılması açısından fayda sağlayacağı söylenebilir. Kudüs örneği bu anlamda kötü bir görüntü veriyorsa oranın stratejik konumu ve tarihten gelen hususiyetleri nedeniyledir. Burası oraya benzemez hem demokratik bir ülkede hem de bir üniversite kampusunda oluşturulmuş bu düzen gerçeği bulmaya yardımcı olacaktır.
Bu açıdan bakıldığında İslam dininin ve İslam dinine mensup olanların gayet rahat olacakları açıktır. Çünkü biz biliyoruz ve inanıyoruz ki, gerçek din İslam dinidir. Nihayette diğer dinlerin mensupları da bu gerçeği bir gün öğrenecektir. Öğrenmeseler de Müslümanlar açısından bir kayıp olmaz. Zira, İslam dini gibi bir akıl ve mantık dinini bırakıp batıl dinlere girecek tek Müslüman gösterilemez/gösterilememiş. O halde endişe edecek bir durum yok demektir.
Bu bir başlangıçtır. Arkası gelecektir. Nitekim daha önce Şanlıurfa da böyle bir yapı denenmişti. Ancak, o günün Belediye Başkanı karşı çıkmış siyasi davranmış ve gerçekleşmesini engellemişti. Yersiz bir şekilde, böyle bir yakınlaşmanın önüne geçilmişti.
Buna engel olanların endişesi nedir? Bilmek zor. Müslümanların bu sayede din değiştireceğinden korkuluyorsa bunun gayet yersiz bir korku olduğu açıktır. Zira tarih böyle bir şey yazmamış/yazmıyor. Aksine hep diğer dinlerden İslama dönüş yaşanmıştır. Böyle bakıldığında meydana getirilen bu yapı İslama fayda sağlayacaktır. En azından hak dinin gelişmesine yardımcı olacaktır.