Hasan Cemal önceki gün, Hakkârili bir annenin Başbakan'a mektubunu yayınladı.
Bir çığlık halindeydi. Evladı "olmayan bir suç"tan yargılanmış, idama mahkûm olmuş, cezası ömür boyu hapse çevrilmişti. Cezaevi cezaevi dolaştırılıyordu ve anne baba oğullarını ziyaret etmekten yorulmuştu.
Mektup, "Evlat acısı korkusunu bu ülkedeki anaların yüreklerinden söküp atmanın zamanı geldi, geçiyor. Bunun için bu ülkedeki analar size mührü verdi Sayın Başbakan. Bu yazı, yaklaşan bayramları anaların yasına değil, evlatlarıyla buluştuğu yeni bayramlara çevirmeniz için Allah'a dua ediyorum" diye sona eriyordu.
Türkiye'de olmayan bir suçtan yargılanmak, mahkûm olmak da mümkün, cezaevi şartlarında ömür törpülemek de. Onun için o annenin çığlığına-acısına ve "anaların yasına değil, evlatlarıyla buluştuğu yeni bayramlara çevirmeniz için Allah'a dua ediyorum" duygularına iştirak etmemek mümkün değil.
Şemdinli'de ölüme gönderdin çocuklarımı
Bana da bir mektup geldi Şemdinli'den... O da Murat Karayılan'a hitaben yazılmıştı. Şemdinli'deki çatışmalarla ilgili çığlık niteliğindeydi. Ben de o mektubu paylaşmak istedim sizlerle:
"Bir oğlum, bir kızım dağa çıktı ve sizin yanınıza vardı. Şimdi onları gönderdiniz Şemdinli'ye... Benim çocuklarım gibi pek çok annenin çocuklarıyla birlikte. Kaç kişi gönderdiniz? Ellerine nasıl silahlar verdiniz? Ne yapacaklar Şemdinli'de? Orayı işgal mi edecekler? Türk Silahlı Kuvvetleri de onları seyir mi edecek? Dağdakilerin tamamını Şemdinli'ye yığsanız Şemdinli'yi işgal mümkün olsa bile orada durmanız mümkün olur mu? Ne yapıyorsunuz siz bizim çocuklarımızla?
Ben, garip bir köylü kadını olarak bu hesabı yapabilirken, siz Kandil'in ağaları bunu bilmeyecek kadar aptal mısınız?
Siz niye yoksunuz bütün bu vuruşmalarda?
Niye hep bizim çocuklarımız ölüyor da siz yaşıyorsunuz?
Besbelli ki yaptığınız iş, bizim çocuklarımızı askerin önüne atmak.
İntihar bile değil bu, apaçık şekilde kırdırmak çocuklarımızı.
115 kişi ölmüş daha şimdiden.
Sözüm ona askerle vuruşturuyorsunuz.
Neyi amaçlıyorsunuz?
Şemdinli'ye hakim olmak mümkün değilse, gencecik çocukları cephe savaşına sürmekle nereye varacaksınız?
Ne kadar kolay gönderiyorsunuz ölüme çocuklarımızı?
Acaba oğlum, kızım da Şemdinli'de mi? Öldüler mi yaşıyorlar mı? Sizin haberiniz var mı? Daha kaç kişi ölünce gideceksiniz Şemdinli'den?
İnsaf edin. Çocuklarımıza acıyın. Yakasını bırakın çocuklarımızın. Siz anne baba olmadınız, bir anne babanın içinin nasıl yandığını bilmezsiniz. Kürt çocuklarını bozuk para gibi harcıyorsunuz. Yeter artık."
Karayılan'a mektup yazılır mı?
Evet, çığlık böyle.
Ama böyle bir mektup yok.
Oturdum yazdım bu mektubu tabii ki.
Böyle bir mektup yok, olamaz çünkü Kandil'de anaların çığlığını duyacak bir kulak yok. Bir kalp yok.
Mektuptaki değerlendirme yanlış mı?
Şemdinli'ye yüz-iki yüz, bin-üç bin adam gönderip, askerle çatıştırmak intihardan başka bir şey mi?
İşte bir kız, Geçimli Karakolu önünde kendini patlattı, 8 kişiyi öldürdü. Sonra? Sonrası var mı bunun? İntihar eylemcisi bir yere bayrak mı dikti?
Ne hissetti Karayılan bu kız için?
Ya o kızın annesi ne hissetmiştir?
Ya şu anda Şemdinli'de oğlu-kızı bulunduğunu düşünen annelerin yüreği nasıldır?
Başbakan'a mektup yazılır çünkü Başbakan o mektubu okumak zorundadır. Çünkü o hukukla bağlıdır.
Ama terör örgütü liderine mektup yazılmaz. Çünkü o sorumsuzdur. İnsanların ölmesi hakkında en kolay karar verebilendir. Onun için, dağa çıkanlar, 3-6 yıl arasında can verirken Karayılanlar ihtiyarlayıncaya kadar yaşayıp gidiyor... Öcalan da zaten devlet güvencesinde...
Bugün