Risale Haber-Haber Merkezi
Münazarat Sempozyumu Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy, “ülkemizin en netameli ve can yakıcı konusunda Risale-i Nur perspektifi ile samimane ve akil bir duruşla yeni bir çerçeve ortaya çıktığını” söyledi.
Prof. Aksoy, Artuklu Üniversitesi, Risale Akademi ve Akademik araştırmalar Vakfı tarafından Bediüzzaman Said Nursi’nin Münazarat eserinden yola çıkılarak düzenlenen Münazarat Sempozyumunun ardından yazılı bir açıklama yayınladı.
Programın sadece akademik düzeyde kalmadığını “uygulamalı kardeşlik örneği”ni de yansıttığını vurgulayan Aksoy, bütün paydaşlara teşekkür etti.
Prof. Dr. Gürbüz Aksoy’un açıklaması şöyle:
Münazarat Sempozyumu tarihteki yerini aldı. Bu bilim şölenini üç gün boyunca yaklaşık üç bin kişi izledi. Bunların profilini akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, Risale-i Nur mensupları, bölgenin kanaat önderleri, kamu yöneticileri, öğrenciler ve toplumun çeşitli kesimlerinden insanlar oluşturmuş; yüz binlerce insan da canlı yayınlarla şölene ortak olmuşlardır.
Tebliğ ve konuşmalar akademik ve özgür bir ortamda nezaket içerisinde gerçekleşmiş; bireysel haklar olabildiğince kullanılmıştır. Müzakere gereği farklı bakış açıları daha güçlü bir risale eksenli yaklaşıma yol açmıştır. Bu farklı açılımlar sempozyumun yapılış amacı olan Risale-i Nur’un müzakeresi açısından değerlidir ama hiçbir değerlendirmenin de tek başına sempozyumun genel çerçevesini ihata etmeyeceği aşikardır.
Katılımcıların tamamını Risale-i Nur’u bilen mensuplar olarak addetmemek gerekir. Bu durum Risale-i Nur’un geniş yelpazede ve açık zeminde akademik algı zenginliğini de ifade eder. Katılımcıların sadece Risale-i Nur çevresinden ibaret olmaması Risale-i Nur’un toplumsallaşması açısından kayda değer bir kazanımdır. Aynı zamanda Üstad’a duyulan teveccühün de göstergesidir.
Gerek devlet yönetimi, gerek siyasi irade, gerek bölgedeki cemaatler ve gerekse milliyetçi unsurlar açısından Risale-i Nur’un kronikleşen bir problem olan Kürt meselesine yaklaşımı, ki sempozyumun ana konusudur, net bir şekilde makul çözümü ortaya koymuştur.
Bir devlet üniversitesinde kamuoyuna açık ve üç gün boyunca canlı yayın aracılığıyla medya ile iletişim kanallarının açık tutulduğu bu sempozyumla; şeffaf bir müzakere zemininde ülkemizin en netameli ve can yakıcı konusunda Risale-i Nur perspektifi ile samimane ve akil bir duruşla yeni bir çerçeve ortaya çıkmıştır.
Risale-i Nur’un entelektüel birikiminin kendini fark ettirdiği bu sempozyum sonrası çok farklı kesimlerden gelen mesajlar ve medyanın ilgisi genel anlamda sağ duyunun hakim olduğunu göstermiştir.
Münazarat Sempozyumu’nun üç farklı özelliği ve karakteri bulunmaktadır:
1-Klasik ve teorik bilimsel bir zemin yoklamasının yanı sıra sosyal bir yara, toplum katılımı ile çözümün taraflarına mal edilmiştir. Devlet tanımı ve üniversite konumu vatandaşla bütünleşerek anlam kazanmıştır.
2-Risale-i Nur geleneği içinde Saffı Evvel’in aziz hatıraları ve Said Nursi ile insibağ iklimleri büyük bir şevk ve katkı etkisi yapmıştır. Bu durum kanaat önderlerine moral vermiştir.
3-Uygulamalı sempozyum diyebileceğimiz bir süreç yaşanmıştır. Kızıltepe’de Said Nursi’nin bir öğrencisi olan merhum Mehmet Aydın’ın evinde akşam karanlığının basıp köy yoluna girerek vardığımız Risale-i Nur mekanında binden fazla kişiyle etkinlik, yemek ve sohbet kaynaşması yapılmıştır. Bölge halkı, batıdan gelen misafirler ile akademisyenleri kardeşliğin, birliğin ve huzurun teminatı olan bir ortamda çözümün nasıl olacağını bizzat Risale-i Nur’un muktesebatı ile ortaya koymuşlardır.
Hiçbir bilimsel toplantı kesin sonuçlara varmaz, her müzakere yeni bir başlangıçtır, yeni toplantıların habercisidir. Bu bağlamda, Münazarat eksenli bir mecranın toplumun bütün katmanlarında derinleştirilerek eğitim, panel, seminer türü müzakere boyutlarıyla devam edeceğini toplumdan aldığımız yüksek moralle söyleyebiliriz.
Bu vesileyle sağ duyunun hakim olduğu ve aklı selimin galip geldiği ülkemizde demokratik iklimin tam anlamıyla yaşandığı ve ilmin de kaldıraç görevi üstleneceği bir zemin dileğiyle sempozyumun bütün paydaşlarına teşekkür ediyoruz.