Değerli dostlar. Yaşamın koşuşturması içinde günümüzü tüketirken, yani ömür takviminden her gün bir yaprak düşerken, bazen adım adım kendisine yaklaştığımız ölüm gerçeğinin hiç de farkında olamayabiliyoruz. Sanırım insanların çoğunluğu bu halde gününü tüketmektedirler. 28 Şubatın en hararetli günlerinde ve en sıkı bir savunucusu arkadaşımla tartışırken kalemimden aşağıdaki kelimeler dökülmüştü. Ben şiire pek kabiliyetli birisi değilim. Fakat o hissiyat içinde şiirimi tamamlamaya gayret gösterdim. Aşağıdaki şiir ortaya döküldü. Sizinde hislerinize tercüman olabilir diye, sizlerle paylaşmak istiyorum.
SEN DE SOLACAKSIN
Yaşıyorum diye sevinme,
Elbet bir gün sen de yaşlanacaksın,
Senin de yaprakların dökülecek,
Ve sen de solacaksın.
Yaşlılık zor gelecek sana,
Sen de ağlayacaksın.
Gençliğini hatırlayıp,
Geçmişi sayıklayacaksın.
Saçların aklanacak,
Belin kamburlaşacak,
Çok sevdiğin gençlik,
Sana da elveda diyecek.
Bir gün ‘o gün’ gelecek,
Yüzün buruşacak,
Elinde bastonla gezecek,
Bu dünyada misafir olduğunu
Sen de fark edeceksin.
Genliğinde günah dolu günler geçirdin,
Hiç düşünmedin hayatının sonunu,
Ömür sermayen bitti, geriye sayım başlıyor,
Bak vücudun titriyor, artık ayrılık vakti diyor.
Mezardan çok ürkerdin, ölümü hiç düşünmezdin,
San ki demirden, çeliktendin, sanki hiç ölmezdin,
Bir gün sana ahiretten, ölümden bahsetmiştim,
Bırak bu sözleri, hiç unutmam alkış vakti demiştin…
Şimdi beğendin mi, daracık yerini ?
Zifiri karanlık ve kara toprak döşeğini ?
Nerede sevdiklerin ? alkışların ? hani malın şöhretin ?
Çekip gitti evlatların, bak tek başına kaldın,
Bir de amelin…