Senin feryadın bana mı gönül!
Ben, beni unuttum… Nice yıl oldu.
Kandığım sevdalar; hep katmer-katmer,
Sevmeyi unuttum… Koca yıl oldu.
Geceler geçiyor gamla, kederle,
Karanlık kalbimde, dil; perde-perde,
Düştüm; onulmaz… Bir ince derde,
Derman Bulmadım… Nice yıl oldu.
Aşk bu imiş, nâ-dân; Eritti beni,
Yaktı; pare-pare, kül etti beni,
Bir kere, hatıra getirdim seni,
Akıl uçtu baştan… Divane oldu.
En ince hastalık; böyle çıkarmış,
Ruh bedeni tutup, böyle sıkarmış,
İnsanı kapkara, sevda yakarmış,
Hastane kapıları bana yol oldu.
Yolları gözledim gelirsin diye,
Bir umut, bir ışık verirsin diye,
Hatıralar yüklü; geçen maziye,
Takılıp kaldım… Nice yıl oldu.
Aşinaydım aşka, bana yakındı;
Bir adım, yan-yana yarenlik ettik,
Gözümü karartıp diyemedim ki;
Şimdi ah! Yanarım; nice yıl oldu.
Şimdi yan gönül, döne-döne yan!
Fırsat elden gitti! Oldun bin pişman,
Kendine; kendinsin, en büyük düşman,
Pişmanlığın sonu; faydasız oldu.
Bir hasret inler içimde her an,
Fânî ma’şûktan, eyledim ziyan,
Bâkî, var mı ki; düşündüm her an,
Maddeden, manaya geçiş zor oldu.
Ayine-i Samed kalbin derunu,
Elestü’de verdiği sözü unuttu,
Meyletti nicedir, gelip geçene,
Fânî Ma’bûdlara, mudhike oldu,
Değer miydi? Üç günlük, fânî çamuru,
Misk-i amber sanıp, sürdün yüzüne,
Toprağı soksaydın, nankör gözüne,
Maldan mülkten geçip… Gelmek zor oldu.