Sevgilinin yüzü bütün derinliklerden daha derin, bütün cevaplardan daha kesindir. O yüzde, sürgün kendine hitam verir. Sevgilinin yüzüne olan hasret dışarıya açılmış gurbet kapısının kendini kapatma meylidir. Sevgilinin yüzünde garip, cenneti bulur; gurub, şeb-i arûs olur.
Sevgilinin yüzü açılmış tüm yolların müntehası, varılabilecek son noktasıdır. Bu yüzden tüm yollar Sevgilinin yüzüne varmak içindir. Bu hâliyle, tüm kitapların varmak için okunduğu kitap gibidir.
Sevgilinin yüzü göğün yüzünden daha geniş, yerin yüzünden daha hayattar, kendinin yüzünden daha kendidir. Sevgilinin yüzünde görme kendini görür. Sevgilinin yüzü hitabın çiçek açtığı yerdir. Orada herşey bir yüze detay olur. Âşık için Sevgilinin yüzüne bütün kâinat bir hazırlıktan ibarettir.
Huzur Sevgilinin yüzündedir. O yüze gelmiş tüm perdeler aşılamamış birer yoldur. Gurbetin tecrübe edilmesinden başka bir şey olmayan zaman ise kendinde kalanın üstüne yolun yığılmasının ağırlığıdır.
Hiçbir yere varmayan saatin değil belki geri dönemeyen zamanın aktığı denizdir o yüz. Sevgili, kendisini arayanın dünya gurbetini yüzünü gösterdiği yerde, yüzünü göstermekle bitirir. Sevgilinin yüzünde gurbet yoktur. O yüzde zaman da yoktur. Mekânın bittiği, zamanın durduğu tek yüz Sevgilinin yüzüdür. O yüzden mekân ve zaman içre olan her şeyin yüzüp varmak istediği nokta o yüzdür.
Boğulmak üzere ortasında kendini bulduğun bir denizde attığın her kulaçta sahile sadece bir kulaç mesafede olduğunu fark etmek ne kurtarıcı bir fark ediştir. Sahil Sevgilinin yüzüdür. Deniz o yüze bulanıklaşmış bir perde. Boğulmak üzere olduğun her karışta elin sahile varıyorsa, deniz istediği kadar geniş ve derin olsun, seni boğamaz. Balıklarınki dâhil bütün yüzüşler bir sahile varmak içindir.
Yunus peygamber kadar yunus balık da yüzünü görmek istediği Halik’ın selamet olan sahiline varmak için çırpınır.
İNSAN VE KÂİNAT
Kâinat insan için biçilmiş kaftandır. İnsan da kâinatın tam da aradığı elemandır. Bu muvafakat, bu örtüşme hem tevhide işarettir hem de tevhidi davet eder.
SECDEDEN KOPABİLEN
Bütün mevcudat secde eder. Topraktır secde. Taş hep secdededir. Ağaç ellerini kıyama kaldırsa da başı secdede kalır. Hayvan gezer, koşar, uçar ama asla kopmaz secdeden.
İnsan ise secdeden kopabilendir. Secdede kendine gelir, kâinata yaraşır. Başını koyduğu toprakta taş, börtü böcek onu alnından öper, kâinat secdeye giden insan başı ile kemal bulur, kıvamına gelir, meyve verir. İnsanın başını secdeye koymasıyla kâinatın devresi tamam olur.
Twitter: @mucahitbilici
Taraf