Belirsizliğin balık sırtında yürümek; hayatın zor anlarından, geçirilmesi güç zamanlarından, aşılması kolay olmayan demlerinden. Kederle sevinç, hastalıkla sağlık, mutlulukla mutsuzluk arası salınım; med cezirlerin en hızlı aktığı sükûnsuz saatler… Saniyelerin saat, saatlerin gün kadar gerildiği, devrildiği zaman dilimlerinde dil ne söyler, yürek ne hisseder, akıl ne düşünür?
Biri bitmeden biri başlayan akıl konuşmalar, lodos yıkıcılığında duygular, zihin tırmalayıcı evhamlar; yağmakla yağmamak arasında sıkışmış güneşsiz gökyüzü gibi kasavet zeminde sakin adımlar yürümek; kolay olmayan yürümek.
Görünürlüğe bakıp her şeyi belirgin çizgilerle ölçmek, ölçümlendirmek, tahlil edip kalıplara sokmak; görünmeyeni görmemek garabeti, ölçümsüz çizgi ötesini ölçememe ölçüsüzlüğü, sıradanlığın arkasında saklı sıra dışılığı seçememe görmezliği… Belirsizlik ne belirgin, bilinmezlik ne bilinir, anlamazlık ne anlaşılır şey. Şey deyip çıkıveririz derin dehlizlerden, gibi deyip atıveririz üzerimizdeki örten yorganı. Ne şeyi anlamlandırır, ne gibiyi anlaşılır kılarız.
Şey öyle bir şeydir ki hiçbir şeye benzemez demişler. Bütün belirsizlikleri toplar da içine atar sanki. Hiç bile bundan daha belirgin; yarının boş olduğunu belirtiyor en azından. Şey, ne diyelim şeye, hiçbir şey demesek ne olur? Bütün belirsizlikler şeysiz kalır.
Her şey, şey gibi belirsiz olsa hayat yaşanır olur muydu? Güneşin doğuşu ve batışı belli olmasaydı ne gündüzü bilir, ne de geceyi bilirdik; beklerdik sadece; yağmuru bekler gibi, şifayı bekler gibi, sevinci bekler gibi, mutluluğu bekler gibi, kavuşmayı bekler gibi.
Bütün kavuşmalar kati olsaydı hasret acısı çekilir de şairler şiir, ozanlar türkü söyler miydi? Hastalık olmasa sağlığı koruma ve hayatı kollama gayreti yaşanır mıydı?
Anlamla anlamsızlık arasındaki sonsuz salınımlar; belirgin hikmet evrenler oluşturuyor. Birden sonra iki gelir demek kolay da birle iki arasındaki sonsuz boşluğu görmek zor; belirginlikle belirsizlik arasındaki çizgi bu kadar belirgin, o kadar da belirsiz. Devinimli ve dönüşümlü dünya; her şeyi değiştiriyor, her şeyi dönüştürüyor. Şey burada yine karşımıza çıktı; şeysiz hiçbir şey olmuyormuş meğer.
Kelimeler ne yapsın manayı taşıyacak gücü bulamayınca; ya sükûn kaplıyor veya suskunluğu şey bozuyor. Şey; anlamsızlık olmadığı gibi belirginliği daha belirgin, anlamı daha anlamlı kılmak için var yok arası bir çizgi. Çizgi ve çizgi ötesi; bütünlüğü gösteren belli belirsiz noktalar topluluğu. Madde ne kadar gerçek ise madde ötesi de o kadar gerçek; bilemediğimiz ve ölçemediğimizden belirsiz deyip işin içinden çıkıveriyoruz.
Birle iki arasındaki yakınlık yine belirgin; sıfırla bir arasındaki bilinmeyen ve ifadelendirilemeyen belirsizlik nasıl anlaşılacak ve anlatılacak?