Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Nisâ Suresi 75-76. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
75 . Hem size ne oldu ki, Allah yolunda ve (Mekke’de mahsur ve) çâresiz bırakılan erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda (O’nun rızâsı için) savaşmıyorsunuz? Onlar ki: “Rabbimiz! Bizi (de) halkı zâlim olan (mü’minlerin hicretiyle tamâmen müşriklerin elinde kalan) bu şehirden (Mekke’den) çıkar, bize tarafından bir sâhib gönder ve bize tarafından bir yardımcı gönder!” diyorlardı.
76 . Îmân edenler, Allah yolunda cenk ederler. İnkâr edenler ise, tâğut (Allah’ın yerine tuttukları şeylerin) yolunda savaşırlar; öyleyse şeytanın dostlarıyla cenk edin!(1) Şübhesiz ki şeytanın hîlesi zayıftır.
1- “Her bir mü’min İ‘lâ-yı Kelimetullah (Allah’ın adını yüceltmek) ile mükelleftir (vazîfelidir). Bu zamanda en büyük sebebi, maddeten terakkî etmektir (yükselmektir). Zîrâ ecnebîler, fünûn (fenler) ve sanâyi‘ silâhıyla, bizi istibdâd-ı mâ‘nevîleri (ma‘nevî baskıları) altında eziyorlar. Biz de fen ve san‘at silâhıyla, İ‘lâ-yı Kelimetullâhın en müdhiş düşmanı olan cehl (câhillik) ve fakr ve ihtilâf-ı efkâra (fikir ayrılıklarına karşı) cihâd edeceğiz!
Amma, cihâd-ı hâricîyi (dışarıya karşı cihâdı), Şeriat-ı Garrâ’nın berâhîn-i kat‘îsinin (kat‘î delillerinin) elmas kılınçlarına havâle edeceğiz; zîrâ, medenîlere galebe çalmak iknâ‘ iledir, söz anlamayan vahşîler gibi icbâr (zorlama) ile değildir.” (Mektûbât, Hutbe-i Şâmiye, 435-436)