Sıcak mezar taşı  (Şanlıurfa-9)

Afife ARTIK

7 Ocak 2019 Pazartesi

El-Ruha’nın yani Şanlıurfa’nın her şeyi gibi mezar taşları da tatlı, hoş, yumuşak ve sıcak.

Bu satırları yazarken elbette cehaletin korkunç ve soğuk yüzünü inkar etmemem gerektiğinin şuurundayım.

El-Ruha’yı o kadar sevdim ki sadece güzelliklerini görmek ve kusurlarını örtmek istiyorum. Bu nedenle menfi olanları yazmamaya gayret ettim şimdiye dek. Sadece aşiretlerin menfi milliyetçilik yönünü çok kısaca kalem almışım o kadar.

Bugün öğlen namazımı Fırfırlı camide kılmak niyet etmiştim ama kendisini bulamadım henüz. Bediüzzaman kabristanının karşısında tepenin kuzey ucundaki camiyi Fırfırlı cami sanmıştım. Birkaç kişiye de sordum “evet” dediler ama onlar benim sual tarzımdan etkilendikleri için evet demişler meğer. Çünkü ben onlara “Fırfırlı camii bu mudur?” diye sual ettim onlar da evet deyiverdiler.

Burada yerli halk pek gezmediği için ve dikkat etmek gereği hissetmediğinden pek çok camilerin isimlerini bilmiyorlar. Onları takdir ediyorum ki kendilerini alakadar etmeyen şeyleri fuzulî öğrenerek zihinlerini meşgul etmiyorlar. Böylece kendi vazifelerine bütün himmetlerini sarf ederler.

Fırfırlı cami zannederek gittiğim cami Nâbi Efendi Camii çıktı. Olsun her bir camisinde bir vakit namaz eda etmeye niyet ettim inşallah. Caminin içinde hanımlara yer olmaması üzdü beni. Esasen üst kattaki müezzin mahfili hanımlara ayrılabilir gibi geliyor bana ama bilemiyorum teknik konulardan dolayı bir mâni var mı. Camilerin içindeki atmosfer ile dışarıdaki küçücük bir bölmedeki atmosfer hiç de birbirine benzemiyor.

Hanımların baş tâcı olmasına da bir işaret bence hanımlara camilerin üst katlarının ayrılması. Ankara’daki camilerin çok büyük bir kısmında üst katlar hanımlara tahsis edilmiştir. Ben de buna çok alışmışım. Hatta bu konuda acib bir hatıram da var.

Rahmetli teyzeciğimin kızının nikahı için İstanbul Pendik’e gitmiş idik. Annem, babam ve ben hızlı trenden inip bir esnaf lokantasında yemek yedikten sonra camiye gidip hem namazımızı eda etmek hem de dinlenmek istedik. Anneciğimle büyük bir camiye girdik. Ben alışkanlıkla hemen üst kata çıkalım dedim ve çıktık. Namaz kıldıktan sonra yol yorgunluğu ile biraz uzandık. Oldukça büyük bir cami idi. Galiba Pendik camii idi adı.

Biz uzanırken erkekler gelip namaz kılıp gidiyor idiler. Hayret ettim yahu alt kat bunların değil mi neden buraya çıkıyorlar diye anlam veremiyor idim. Allah affetsin epey de söylendim kendilerine. Koskoca alt kat yetmez gibi üste çıkıyorlar diye.

Aradan bir müddet geçmişti ki bir cami görevlisi geldi bir merdiveni oradan aldı ve bana dedi ki “bayan yerimiz alt kattadır caminin dışından girişi var.” Öyle utandım öyle utandım ki anlatamam. Meğer biz onların yerine gelmişiz bir de onlara söylenip dururmuşum. Yani insanın hem suçlu olup hem şikayetçi olması pek garip ve acib gerçekten. Hak katında suçlu olan insanın Rabbisinin verdiklerini beğenmemesi bunun en çirkin misâlidir belki de.

El-Ruha’da küçük camilerin çoğunda hanımlara yer yoktur. Zira hanımlar burada olmaları gereken makamlarındalar yani evlerindeler. Dolayısıyla namazlarını da evlerinde eda ediyorlar.

Yabancılara kolaylık sağlayan ve Halil İbrahim misafirperverliğini yaşatan Urfa haklı zararsız insanlardır. Bundan katiyetle eminim ki sokakta biri bana zarar vermek istese diğerleri onu tutarlar müsaade etmezler. Burada çantamı eşyamı sahiplenmek için hiç telaş etmiyorum. Bırak git ortalığa istersen, sahiplenip senin için muhafaza edecek birileri bulunur mutlaka.

Bazen belediye otobüsüne bindiğimde valizimi önden koyuyorum ben gidip kart basıyorum dönünce mutlaka biri “abla valizin” diye bana uzatıyor. Bu muamele ile çok karşılaştım. Sanki Urfa’nın bütünü benim evimdir. İnsan nasıl ki evinde çantasını cüzdanını saklamaz açığa kor ben de burada son derece rahatım hamd ü senalar olsun.

Evet hikaye ettiğim güne dönelim mi?

7 Ocak 2019 Pazartesi günü idi mezkur gün. Fırfırlı camii ararken bulduğum Nâbi Efendi camiinde öğlen namazımı bayanlara ayrılan küçük ve caminin dışında bulunan mescitte eda ettikten sonra kabristanda dolaşmaya başladım. Gözüm kalmıştı bu kabristanda nicedir. Gelmek yeni nasib oldu.

Bu kabristan ve karşısındaki kabristanın adı “Bediüzzaman Mezarlığı” imiş. Yalnız kabristanın kapısında ismi yazmıyor. Fevkalade narin, hoş bir taş işleme çiçek motifinin ortasında yeşil renk ile “fatiha” yazılıdır. Öyle şirin ki.

Taşların yumuşacık kıvrımlı işlenmiş halleri ruhumu okşuyor. Seyrediyorum uzun uzun nur taşları, nur toprağını.

Kabristanda yürürken âdeta bir sevk-i İlahî ile Bediüzzaman Hamedânî’nin türbesine yolum geldi. Dediğim gibi o tarafa sevk olundum âdeta. Bu kabristanın adı demek Bediüzzaman Said Nursî’den dolayı değil de Bediüzzaman Hamedâni’den dolayı mı Bediüzzaman mezarlığıdır acaba?

Kabir taşları o kadar sıcak ki… Hem madden hem de manen. Mermerler soğuk havada buz gibi olur ya. Ama Urfa’nın nur taşları hava soğukken de sıcacık. Kucaklasan sanki onlar da seni kucaklıyor. İnsan soğuğundan kaçanlara sıcacık taşlar Urfa’nın yani el- Ruha’nın taşları. İnsten tevahhuş vuhuşa ünsiyet ettim diyen Bediüzzaman Said Nursî geliyor hatırıma...

Yumuşak ve sıcak taşlar bazılarının kan donduran soğuk ve kaba tarzının yanında insandan daha mûnis kalıyor. Maneviyat noktasında taştan daha sert ve zerafette taştan çok daha kaba sureti insan ama sireti canavar olanlar yanında bu taşlar öyle latif ve zarifler ki...

Taşların üzerlerindeki yazılar da sıcacık. Öyle canlı öyle canlı ki. İşte size bir misal: “Kader neyse olur etme merak, nefse uyma takdîr-i İlâhiye bırak.”

Bu güzel kabir taşı yazısı gibi niceleri var. Her biri bir roman konusudur. Elbette arada kaderi tenkit eden “doyamadık yavrumuza” ve benzeri sitemvâri sözler de var. Aynı hayatın içinde olduğu gibi.

Rabbim bizlere güzel kabir komşuları nasib eyler inşallah. İmanla kabre girip kabir komşularının kendisinin imanından istifade ettiği kullarının arasına katar bizleri inşallah inşallah inşaAllah.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.