Sınavsız üniversite?

Taha AKYOL

MİLLİ Eğitim Bakanlığı’nın üst düzey bir yetkilisiyle konuştum. Öyle anlaşılıyor ki, dershanelerin kapanması ve üniversitelere sınavsız girilmesi hazır bir plan değil, uzun vadeli bir tasavvur...

Konu, Başbakan’ın açıklamasından önce Milli Eğitim Bakanlığı’nda konuşulmuş; karara bağlanmamış fakat doğrultu tespiti yapılmış. Başbakan’ın Seul yolundaki açıklamaları, sanıyorum süreci hızlandırmak için. Yoksa birkaç yıl gibi kısa bir zamanda dershaneler kapanacak, üniversite sınavları kalkacak değil.

Hatta görüştüğüm üst düzey Bakanlık yetkilisi bana “dershaneleri yasaklamak, kanun zoruyla kapatmak söz konusu değil, böyle bir niyet de yok. Anayasa’ya da uygun olmaz” dedi.

Bakanlıktaki görüşün özeti, bana ifade edilen cümlelerle şöyle:

“Dershanelere ihtiyacı ya da talebi azaltmak... Mesleki eğitimi ve üniversitelerde kapasiteyi artırarak üniversite kapılarındaki yığılmayı zaman içinde kaldırmak...”

Bir sabah uyanacağız ki dershanelere kilit vurulmuş, herkes istediği üniversiteye kayıt yaptırmaya başlamış! Hayır, bu olmayacak!

Liselerde ek ders

Dershanelere talebi azaltmak için Bakanlıkta üzerinde durulan düşünce liselere “ek ders” koymak... Dershanede öğretilen testleri liselerde ek ders olarak vermek... Bunda sosyal adaletçi bir beklenti de var, dershaneye gidecek mali gücü olmayanların da liselerde ek ders alabilmeleri...

Böylece dershanelere talep azalacak...

4+4+4 sisteminde teknik okullara yönelişin artacağı, bunun üniversiteye talebi bir ölçüde azaltacağı da hesaplanıyor.

Üzerinde durulan diğer faktör, ülkemizde üniversite sayısının hızla artması ve öğrenci alım kapasitesinin genişlemesi karşısında bir üniversiteye girmek artık eskisi kadar zor değil. Bu da dershanelere talebi azaltacak bir sürecin ifadesi. Görüştüğüm yetkili şöyle dedi:

“Bugün açık öğretimle birlikte üniversitelerin öğrenci alma kapasitesi, lise mezunlarının büyük bir bölümünü karşılayacak durumda. Sadece eskiden gelen birikimli bir yığılma var. Şu anda YÖK kontenjan tespitiyle meşgul. Bu sene kontenjanlar biraz daha artacak...”

Görüştüğüm yetkili, gelişmiş ülkelerde de üniversiteye giriş için öğrenci hazırlayan kurslar olduğunu, üniversitelere sınavla girildiğini anlattı; Amerika’dan örnek vererek şunları söyledi:

“Amacımız sıfırlamak değil, o ülkelerde olduğu gibi makul hadde çekmek.”

Dershanelerin lise olması

Bazı büyük, zincir halinde dershaneler var. Bunlar hem öğretmen kadrosuyla hem fiziki imkânlarıyla liseye dönüşebilir. Başbakan da söyledi, bu yönde bazı dershanelerle görüşmeler de yapılmış.

Görüştüğüm yetkilinin söyledikleri:

“Dershane sektörü fazla büyük. Öğrenci hazırlama kursu boyutlarını çoktan aştı. Bir apartmanda birkaç oda kiralayıp çalışan dershaneler liseye dönüşemez. Liseye dönüşmenin fiziki kapasite ve öğretmen kadrosu olarak şartları var. Buna uygun olanların liseye dönüşerek genel sisteme entegre olmalarını teşvik de ederiz. Ama her dershane lise olamaz tabii.”

Türkiye’de çok büyük olan dershane sektörünü makul hadde çekmek için liselerde ek ders konulması, büyük dershanelerin liseye dönüşmesinin teşvik edilmesi gibi politikalar elbette düşünülebilir.

Bu hedeflere tam ulaşılsa bile belirli üniversitelere giriş daima yüksek puanlar gerektirecek, bu da kurs ya da dershane talebi yaratacaktır. Önemli olan bunu makul hadde çekmektir gerçekten.

Bu arada elbette YÖK reformu unutulmamalı, üniversiteler YÖK’e karşı da özerk olmalı, rektör seçimi yerine mütevelli heyet sistemi teşvik edilmeli, üniversite öğrencisini kendisi seçebilmeli mesela... Fakat bu meseleler başka bir yazı konusu.

Hürriyet

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.