toprağı ve teni çözen bir güneşle uyanmalıydım
oysa hayat ölümden daha hayın sardı beni
vagonlara sorgular salındı yalnızlığımda
güya bir yılan gibi suçlar sarmış her yanımı
sırların sağıldığı Emirdağ treninde çarpıldım aşka
vazgeçtim beni düne ve devlete bağlayan şeylerden
sözün sindiği yerde göverdi afyon kalesi
nerede kaldı sevdayı şerh eden şiirler, nerede kaldı
içimleyin ateşe verilmişse ormanlar
çatlayıp kabuk atmak isterim vagonlara
yada yılansam gömleğimi çıkarmalıyım dağlara
böyle sesime ayar çekmeye kalkmaktansa
değil mi ki sükutun dili çoktur yalnızlıkta
o zaman döner kabuklar yaprak yaprak şiir ağacına