Sosyal Psikolojide, sivil itaatsizlik eylemleri motivasyonunu nelerden alır? Acaba dinler bir sivil hareket olarak ortaya çıktıkları için mi uzun vadede başarılı oluyorlar? gibi sorular hep tartışılır.
Mavi Marmara gemisine İsrail komandolarının oprasyonunu nasıl okuyalım? Beceriksizlik mi, korkunun verdiği aşırı eylem mi? Kasdi uygulama mı? İsrail’in güvenlik kaygısı kendisinin doğurduğu bir sonuç mu? İsrail’in vicdanı harekete geçebilecek mi? Hamas terörü artırıyor mu?
İHH’nın eylemlerini nasıl okuyalım? İnsani eylem mi kışkırtma amaclı Akdenizi kana bulama riski taşıyan eylemler mi idi, İsrail ikna edilebilir mi idi?
İHH müsbet olmayan bir hareket içinde mi?
İHH İnsani Yardım Vakfı gönüllüleri hareketi 1992’de Bosna savaşı dönemi tecrübeleri üzerine kurulmuş bir sivil toplum hareketidir. Mevcut siyasi iktidardan daha eskidir. Hatta bir çok dinin, cemaatin yardım derneğinden de daha eskidir.
İHH Felluce, Telafer, Doğu Türkistan, Keşmir, Marmara Depremi, Muzafferabad depremin de olağanüstü çalışmalar göstermiştir. Afrika’da sayısız gezici hastanelerle ameliyatlar gerçekleştirmiştir. En ufak bir yolsuzluğa karıştığı görülmemiştir.
Yardım faaliyetlerinde insani önceliğe hassasiyet gösterdiği ırk, din, cinsiyet, siyasi görüş ayırımı yapmadığı faaliyetlerini inceleyenler tarafından belirtilmektedir.
İHH’nın en önemli ve boşluğunu doldurduğu alan yurt içi yurt dışı belki milyonu geçen yetimlere ayda 70 TL toplayarak ve göndererek köprülük görevi görmesidir. Bütün bu faaliyetlerini şeffaf olarak yapmaktadır. Kesinlikle teşvik edilmesi gereken bir sivil toplum örgütüdür.
Eylemlerini gerçekleştirirken hep yönetimlerle iyi diyalog kurduğu bilinmektedir. Bunun tek istisnası İsrail olmuştur.
Hatta Çin’de cami duvarına yapıştırılmış bir yazı ile insanların terörist muamelesine maruz kaldığını tespit etmiştir. “Bu camiye 18 yaşın altında olanlar, kadınlar, devlet memurları giremezler girenler terörist olarak kabul edilir” yazısı ve bu yazı altında zorunlu olarak cami dışında namaz kılan kadınları resimlemiştir. Buna rağmen Çin yönetimi ile diyalog kurabilmiştir.
Mevcut İsrail yönetimi çimentoyu terör malzemesi, bebek mamasını kitle imha silahı, çocuklara potansiyel terörist olarak tanımlayacak kadar hukuksuz ve zalimdir.
Pazarlık mı, izin almak mı?
Böyle bir anlayışla oturup konuşmak izin alma değil pazarlık yapmak demektir. Pazarlık yapan takipçilerine yalan söyleyerek şeffaflıktan ve samimiyetten uzaklaşır.
İsrail şu anda din devletidir resmi ideolojisi vardır ve milli hedefleri evrensel değerlere uymamaktadır.
Bir sivil toplum örgütü pazarlık yapıp erdemlerinden, ilkelerinden ve temel değerlerinden taviz verdiği anda kendini inkar etmiş ve kendisini bitirmiş olur.
Dinlerin doğuşu ve gelişmesi Hz. İsa, İslam Peygamberi, Gandhi hep ilkeli duruşları ile siyasetten farklı olduklarını göstermişler ve safiyetlerini korumuşlardır.
Eğer Gandi güç odakları ile pazarlığa girse başarısı geçici ve kişiye özel çıkar sınırında kalırdı. Güç odakları ile pazarlığa girmemiş “Yanında Tanrı olan tek başına değildir, çoğunluktur” diyerek kitleleri etkilemiştir.
Eğer İHH İsraille pazarlığa oturup insanlara yalan söylemek zorunda kalacağı şeyler yapsa bu kadar başarılı eylem yapamazdı. Çünkü gizli psikoloji yasaları vardır bu yasalara uyanlara “kozmik yardım” gelir. Beklenilmeyen, tahmin edilmeyen ve öngörülmeyen bu yardımlar şans zannedilir. Aslında samimiyetin, içtenliğin, ilkeli olmanın sonucudur.
İlkeli davrananlar kısa vadede bir kaybederler ama orta ve uzun vadede misli ile kazanırlar. Yakın tarihte bunun iki örneği Gandhi ve Bediüzzaman olmuştur. Bediüzzaman siyasetsizlik siyaseti yapmıştır. Sayın Bülent Arınç, Sayın Fethullah Gülen’in hassasiyeti için “müspet hareket” kavramından söz etmiştir. Bu kavramı Bediüzzaman geliştirmiştir. Bediüzzaman 18 defa zehirlenmesine rağmen faaliyetinden vazgeçmemiştir. Vefatının üzerinden 50 yıl geçtiği halde büyük ve çeşitlilik arz eden milyonlarca takipçisi oluşmuştur. Kitapları 50 nin üzerinde dile çevrilmiştir.
İHH dünyanın vicdanını temsil etmiştir
İlkeli sosyal hareketler toplam başarı yani tarihte iz bırakan ve iyi anılan başarı sonucunu doğurmaktadır. İlkelilik ve niyet artık sinirbilimin konusudur. İyi niyetli ve ilkeli olmak güveni artırarak, korkuyu gidererek ve sevgiyi çoğaltarak insanları ikna etmeyi kolaylaştırmaktadır. Güven duygusu beyinde bağlılık ile ilgili alanları aktive etmektedir.
Böylece gönüllü ve menfaatsiz sivil itaat hareketlerinin sırrı anlaşılmaya başlamıştır. Dinlerin başarısının ve Gandhi hareketinin kabul görmesinin bilimsel açıklaması metodolojik değerler açısından artık daha anlaşılabilir oldu.
İHH dünya’nın vicdanını temsil etmiş kötücül güçlere demokratik tepki sınırları içinde “haddini bil” demiştir. Vicdanlar kendilerini ateşe atmazlar ve kimseden de izin almazlar.
İHH’nın safiyetini bozmamasını diyalogun ve izin almanın pazarlık olarak anlaşılmamasını diliyorum.
Haber 7