Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Suresi 50-54. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
50 . Hani sizin için denizi yarıp da sizi kurtarmış ve siz (hayretle) bakıp dururken Fir‘avun ehlini suda boğmuştuk.
51 . Yine bir vakit Mûsâ ile kırk gece (*) için sözleşmiştik; sonra onun (Tûr’a gitmesinin) ardından siz zâlim kimseler olarak buzağıyı (ilâh) edindiniz.
52 . Sonra bunun arkasından sizi affettik, tâ ki şükredesiniz.
53 . Hani Mûsâ’ya Kitâb’ı ve (hak ile bâtılı ayıran) Furkān’ı vermiştik, tâ ki hidâyete eresiniz.
54 . O vakit Mûsâ, kavmine: “Ey kavmim! Şübhe yok ki siz, buzağıyı (ilâh) edinmekle kendinize zulmettiniz; öyle ise yaratanınıza tevbe edip, nefislerinizi öldürün! (**) Bu (hâliniz), yaratanınızın katında sizin için daha hayırlıdır” dedi. Bunun üzerine (Allah) tevbenizi kabûl etti. Şübhesiz ki Tevvâb (tevbeleri çok kabûl eden), Rahîm (çok merhametli olan) ancak O’dur.
(*) Burada geçen “kırk gece”, Hz. Mûsâ (AS)’ın Zilka‘de ayının başından Zilhıcce’nin onuna kadar, Tûr dağında oruçlu olarak geçirdiği kırk gündür. Bu sürenin sonunda Mûsâ (AS) bizzat kelâm-ı İlâhîye mazhar olmuş ve kendisine Tevrât verilmiştir. (Celâleyn Şerhi, c. 1, 77)
(**) Pek çok tefsirlerde, “Nefislerinizi öldürün!” emriyle kasdedilen kimselerin, buzağıya taparak dinden çıkanlar olduğu beyân edilmektedir. Bu emir gereği o günahkârlardan öncelikle tevbe etmeleri istendi ve kabûl etmeyenlerle harb edildi. Öyle ki bu savaşta öldürülenlerin sayısının yetmiş bini bulduğu rivâyet edilmektedir. Diğer bir ma‘nâ ise bu emrin mecâzî oluşudur ki, bu durumda onlardan nefislerini terbiye etmeleri, bir daha böyle hâllere girmemeleri istenmiştir. (Elmalılı, c. 1, 355)