Yakın zamanda İngiltere'de yapılan bir çalışma hayatımızdaki plastik tehlikesini yeniden gözler önüne serdi. Çalışmaya göre her gün giysilerimizden, oyuncaklarımızdan ve mobilyalarımızdan havaya karışan yaklaşık 7 bin parçacık soluyoruz. Buna sulara karışarak deniz ürünleri ve yiyeceklerle soframıza gelen, yediğimiz içtiğimiz ürünleri saklamak için kullanılan plastikler de eklenince her hafta yaklaşık 1 kredi kartı büyüklüğünde plastik tüketiyoruz.
TAHMİNLERDEN 100 KAT TEHLİKELİ
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer idaresi ve Avrupa Kimyasallar Ajansı'nın tanımlamasına göre 5 milimetrenin altındaki plastik parçaları mikroplastik olarak adlandırılıyor. Milimetrenin on binde birinden daha küçük olanlar ise nanoplastik olarak sınıflandırılıyor. Plastik tehlikesinin sanılandan 100 kat daha büyük olduğunu söyleyen Beslenme Uzmanı Dilara Koçak, bunun sağlık için aspest ve tütün tehlikesinin yanında yer alabilecek yeni bir tehdit olduğuna dikkat çekti.
Tek kullanımlık plastikler, plastik ve su şişeleri, yiyecekleri korumak için kullandığımız yiyecek poşetleri gibi gözümüzle gördüğümüz plastiklerin yanında göremediğimiz minik plastik parçalarının da vücudumuza girdiğini hatırlatan Dilara Koçak, "Nanoplastikler o kadar küçük ve hafiftir ki etrafımızdaki havada taşınabilir. Şişe ve musluk suyu, tuz, şeker ve deniz ürünleri dahil olmak üzere çok çeşitli yiyecek ve içecek ürünlerinde tespit edilmiştir. En önemli kaynaklardan biri büyük şehirlerde otomobillerin egzozlarından çıkan plastiklerdir. Petrol yanarak plastiğe dönüşüyor. Şehirli insan trafikte plastik soluyor. Denize döktüğümüz plastikler parçalanarak mikroplastiğe dönüşüyor ve biz bunları balıklarla ve deniz tuzu ile vücudumuza alıyoruz. Akdeniz'deki 2 bağlığın birinin midesinde plastik var. Bir de birçok sağlık güzellik ve temizlik üründe kullanılan mikrobaloncuklar var. Temizleneceğim, temizleyeceğim ve güzelleşeceğim derken kendimizi mikroplastiklere buluyoruz" açıklamasını yaptı.
ALERJİ DE YAPIYOR KANSER DE
Parçalanmadıkları için tehlikeli olan mikroplastiklerin sağlık için en bilinen etkisinin artan alerjiler olduğunu ifade eden Koçak, "Artık anne sütüne bile alerjisi olan çocuklar dünyaya geliyor. Çünkü hamile kadınların plasentalarında bile mikroplastiklere rastlanıyor. Daha doğmamış bebeğin gelişimini etkiliyor. Yediğimiz her şey bağırsakta eritiliyor. Bağırsağa geçen mikroplastikler ise bütün sağlığın idarecisi olan bağırsak mikrobiyatasını bozarak bağışıklığı zayıflatıyor" dedi. Soluyarak ya da yiyerek alınan plastiklerin vücutta bulunmasının strese ve metabolizmada değişikliklere sebep olabileceğine dikkat çeken Koçak, bu durumun vücudun enfeksiyonlarla savaşma kabiliyetini etkileyebileceğini, üreme problemlerine sebep olabileceğini etkileyebilir ve potansiyel olarak kansere sebep olabilir" diye konuştu.
Farkında olmadan tükettiğimiz plastiğin ölçülere vurulduğunda tehlikenin boyutlarını gözler önüne serdiğini anlatan Koçak, "Ayda yaklaşık 21 gram, yıldaysa 250 gramdan fazla plastik tüketiyoruz. Ömrümüz boyunca bir araba tekerleği kadar plastik yiyoruz. Bir yıl boyunca bir baret kadar, üç hafta boyunca bir tarak kadar, beş hafta boyunca bir askı kadar ve bir hafta boyunca bir kredi kartı kadar plastik yutuyoruz" dedi.
8 MİLYAR 100 TON PLASTİK NEREDE?
Şimdiye kadar üretilen dokuz milyar ton plastiğin sadece yüzde 9'u geri dönüştürüldü. Geri kalanların çoğu çevreye, denize döküldü, gömüldü veya yakıldı. Böylece bir kısmı insan vücuduna girdi.
"SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM GÜNLÜĞÜ"
Dilara Koçak'ın plastik tehlikesine de dikkat çektiği kitabı "Sürdürülebilir Yaşam Günlüğü" bu yıl Birleşmiş Milletler'in desteği ile Türkçe ve İngilizce olarak basıldı. "Daha temiz bir dünyada daha iyi bir hayatı nasıl sağlayabiliriz" sorusuna yönelik cevapların yer aldığı çalışma hem bir ajanda hem de bir kılavuz. Hem insan sağlığı hem de gezen sağlığına iyi gelecek davranışlara dikkat çekilen kitap, 12 aya bölünerek her bir ay içindeki özel günler, o aya ait yiyecekler hakkında bilgiler verilmiş. Hayatta ve sağlıklı kalabilmek için önce doğal kaynakları çok daha az ve verimli tüketmek gerektiğini söyleyen Dilara Koçak, "Zira su tükenir, toprak zehirlenirse açlık ve fakirlik giderek derinleşir. Geleceği beslemek için doğayı korumak zorundayız" dedi.
Türkiye