Yazın şiddeti harareti içerisinde ter akıtırken, susuzluktan ağız kurumuş dudaklar çatlamış halde ele alınıp “Bismillah” deyip kana kana içilen bir bardak soğuk su dünyalara bedeldir desem bu sözüme şimdi herkes hak verir, kanaatindeyim.
Hiçbir soğuk içecek, soğuk suyun yerini tutmuyor. Dondurma yiyorsun üstüne soğuk su içiyorsun. Kavun, karpuz yiyorsun üstüne ağzını burnunu yıkayıp bir yudum su alıyorsun ağzını boğazını temizliyorsun.
Hele bu sıcaklarda yemek yerken iki üç lokmada bir bardak soğuk suyu içmeden yemek yiyemiyorsun.
Hele az bir zaman kaldı Ramazan-ı Mübareke. Oruçlu insanların susamış, kurumuş ağzına soğuk bir bardak sudan daha aziz ve kıymetli ne olabilir? İnsan oruçta, açlığını, yemeği değil, soğuk suyu, iftarda nasıl kana kana su içeceğini düşünüyor. Gözünün önünden sular, pınarlar fışkırıyor, akıyor. Rüyalarında nehirlere atlıyor. Sade o bir bardak soğuk su nimeti için oruç tutulsa değmez mi? O soğuk suyu verene şükür için.
Soğuk su içerken berrak temiz renksiz ve kendine has kokusuyla bu suyun nerelerden geldiğini düşünüyor insan. Binlerce kilometre uzaklardan, okyanuslardan buharlaştırılıp, bulutlara bindirilip, rüzgarlarla sevk edilen ve çeşitli, garip merhalelerden geçirildikten sonra, sıkılan bulut süngerlerinden damla damla narin ve nazik bir şekilde yeryüzüne indirilen, toprak katmanlarından süzülüp, buharlaşmadan, dağ mahzenlerinde biriktirilip kaynaklardan fışkırtılıp elimize ihsan edilen su. Ne acı, ne tuzlu, ne ekşi, ne kirli, ne renkli, ne çamurlu ne asitli.
İnsanın ve tüm canlı mahlukatın en büyük ihtiyaçlarından olan suyun bu saydığımız özelliklerde olması lazım geldiğini, insanın ve mahlukatın Halık’ından maada kim bilebilir? Kim halk edebilir?
Saf ve içilebilir suyun, renkli mi-renksiz mi, tuzlu mu-tuzsuz mu, asitli mi-asitsiz mi, saf mı-değil mi olup olmamasının tabiat, esbab ve tesadüf için bir anlamı bir önemi bir kıymeti var mı? Bu mevhum şeylerin temiz su için bir gaye ve maksat ve hedefleri olabilir mi? Veyahut onlar da bunu değerlendirecek bir karar organı ve merkezi var mı?
Soğuk buz gibi su içerken evvela Resul-i Ekrem’in (ASM) şu garip ve acip sözü meâlen hep aklıma geliyor. ”Allah’ım seni bu soğuk sudan çok seviyorum.”
Yazın, Cehennemden haber veren şiddeti harareti içinde Arabistan ve Afrika çöllerinin gündüzleri 70-80 dereceye varan sıcaklarında kum tepelerinden ve kumlardan meydana gelen susuz dağlarında, susuz vadilerinde bir bardak soğuk su nelere değmez.
Hele hele buzdolabının olmadığı asırlarca evvele gidelim. Çöl bedevileri, çöl insanı acaba ömründe iki bardak soğuk su içebilmiş midir? Şöyle hararetini teskin eden cinsten… Hiç sanmıyorum.
Gerilere gidiyorum, Kudüs’ün fethinden sonra şehrin anahtarının verilmesi için Kudüs’ten çağrılan ve davete icabet edip kölesiyle günlerce yol kat edip gelen Hz.Ömer’e yorgunluğunu gidersin diye bir yerden bulunup getirilen bir bardak soğuk su aklıma geliyor.
Fahri Alem’in (ASM) en sevgililerinden ikincisine verilen bir bardak soğuk su. Adaletiyle gök kubbeyi çınlatan adil Ömer (RA) suyu eline alıyor. Soğuk, buz gibi su, belki ömründe birkaç kez içmiş. Bir suya bakıyor, bir kuruyan susuzluktan çatlayan dudaklarına birde dönüp Kudüs’ü fetheden toz toprak içerisinde muzaffer İslam ordusuna ve soğuk su ağızlarına değmemiş neferatına, İslamın bahadır askerlerine. Bir suya bakıyor bir askerlere, sonra bardağı boşaltıyor boca ediyor kumların üstüne.
“İslam askerlerinin içemediği soğuk suyu ben nasıl kana kana içerim? İçemem, gönlüm vicdanım razı gelemez. Adli İlahi’ye cevap veremem.” İşte Ömer’i Hz. Ömer (RA) yapan sırlardan biri. Askerin gözlerinden akar sicim gibi yaşlar. Herkes ağlıyor. Düşman da bu alicenaplığa ağlıyor, "böyleleriyle niye savaştık?" diye ağlıyor. İşte İslam Halifesi, kumandanı, işte askeri.
Ya Ömer siz böyleyken sizler soğuk suya hasretken, içemezken, ben şimdi nasıl kana kana soğuk su içeyim, içerim cızz etmeden içebilir miyim?
Sonra Kerbela geliyor aklıma. Hz. Hüseyin (RA) ve ailesinin şahadetleri. Susuzluktan bunalan gözler, kurumuş ağızlar, şerha şerha olmuş dudaklar, onları esir alan, soğuk suyu getirip çölün sıcağında, güneş altında su su diye yalvaran yaralıların gözleri önünde suyu yere döküp işkence eden kalbsiz ve vicdansızlar.
Sonra Resul-i Ekrem'i (ASM) ve ashabını, Bedir, Uhud, Mute savaşlarını ve diğer savaşları. Susuzluktan devesini kesip hörgücündeki suyu içmeye mecbur kalan sahabiyi ve “susuzluktan boynumuz kırılacak gibi oluyordu“ diyen Hz.Ömer’in (RA), "Ya Resulallah Allah’a yağmur yağdırması için dua et” diye yalvarmasını, Allah Resulünün (ASM) “bunu istiyor musunuz?” sualine sahabelerin topluca “evet “ demeleri üzerine semaya kalkan Şefkat Kahramanı'nın (ASM) mübarek eli ve niyazı, duadan inmeden, ordu üzerine gelen rahmet.
Resul-i Ekrem’ın (ASM) on parmağından on çeşme gibi akan sular ve bu nevi mu’cizatının beş altı defa ihtiyaca binaen zuhuru.
Bir şişe soğuk suyu elime aldığımda hep böyle düşünüyorum, keşke imkanım olsaydı, bu şişe soğuk su ile Bedir’e, Uhud’a diğer İslam savaşlarına ulaşabilseydim, soğuk suyu bardağa doldurup, "buyur ya Resulallah (ASM) kana kana iç, Ya Ebu Bekir, Ya Ömer, Ya Ali ya filan sahabeler (Radiyallahu Anhuma), ey İslam mücahitleri, ey Anadolu ve Rumeli fatihleri ve İslamı üç kıtaya yayan İslam askerleri, Ey Kudüs’ün fatihleri, ey Kerbela mazlumları alın kana kana için, bin afiyet olsun" diyebilseydim.
Sonra verilen zehirlerin tesiriyle vücudu çok hararetlenen ve bu nedenle soğuk suyu çok seven hatta soğuk su için Bayram ağabeyi iki saatlık mesafeye soğuk suya gönderen aziz üstadıma ulaşsaydım. "Buyur Ya Üstad al sana buz gibi kaynak suyu doya doya iç, “bin afiyet olsun” diyerek, hararetini teskin etseydim, onu rahatlatsaydım.
Bunları yapabilseydim benim için inanın bir ömre bedeldi.
Bu zamanın maddi imkanları içerisinde her tarafta bolca bulunan ve bolluğuna rağmen kıymetini kaybetmeyen soğuk su ve ancak soğukluğundaki nimeti ve ihsanı ve ikramı derhatır etmeyen, düşünmeyen fikretmeyen gafil insanlar, gafil nefsim.
“De ki eğer suyunuz yerin dibine çekilecek olsa, kimdir size tekrar bir akar su getirecek” ( Mülk Suresi 30)
Şimdi ben bu soğuk suyu bunları düşünmeden nasıl içeyim. Bu soğuk suyu ihsan eden Rahmet-i Nihayetsiz Rabbime nasıl bir çoklukla ve kesretli niyetle hamdedeyim? Ey Hamidin ve Şakirin zümresinin en parlağı en nuranisi olan NURCULAR bana yardım edin.