Ülkemizi yasa boğdu, Soma’daki bu musîbet;
Yüreklerde yangın çıkdı, kederlidir bütün millet…
Allâh, âilelerine sabırlar ihsân eylesin,
Yaralılara şifâlar, şehîdlere sonsuz rahmet…
Musîbete mükâfâtı Hakk Teâlâ verir ancak:
İnşâAllah, mekânları doğrudan Cennet olacak;
O’nun rahmetinden umar, lütfundan bunu isteriz…
Geride kalanlara da devletimiz açar kucak…
Herkes bilmelidir bunu: dünyâ hayâtı imtihan;
Kimsenin yok anlaşması, ecel geliverir her an…
Bâzen safâ, bâzen cefâ; isyân veyâ itâatde:
Sayılı nefesler biter, tükenir verilen zaman…
Sebebler perde olurlar, rûhu alırken Azrâîl.
Canımızı veren Kimdir? Ölümde de O’dur fâil!
Şuna – buna çatmayalım; inançlı insanlarız biz.
Ebediyete namzediz; yalnız dünyâmızdır zâil…
Âdetullâh kànunları bu âlemde işlemekde;
Onlara uymak lâzımdır, sa’yde, amelde, emekde!
Kadere rızâ başkadır; tenbellik ve ihmâl başka!
Tevekkülün mânâsını çok kişiler bilmemekde…
Aslâ başdan savma, sakat amel etmez mü’min kişi;
En iyi şekilde yapar kendisine düşen işi!
Bu dünyâda çıkmasa da, bilir, hesâbı sorulur;
Mes’ûliyetli bir şahsın vicdânıdır müfettişi…
Dessâsâne, belâdan kâr sağlamaya çalışan var!
Tahrîb için fırsat arar bu fikri bozuk olanlar…
Her kötülüğü devlete fatura etmek yanlışdır;
Pekâlâ bilir vatandaş, kötü niyetleri anlar…