Sorularla GDO kavgası

GDO'lu ürünler konusunda düzenleme getiren yönetmelikle ilgili kavga sürüyor. Ama halk kime inanacağını bilmiyor. İşte GDO ile ilgili tüm soruların cevapları...

GDO nedir?

GDO (genetiği değiştirilmiş organizmalar) kısaca genetik mühendisliği ile bir canlıya başka bir canlı türünden gen aktarılarak yeni bir canlı organizma oluşturulması olarak tanımlanıyor. Gen aktarılan canlının DNA'sı değiştiriliyor, kendi türünde olmayan özellikler ekleniyor.

Yönetmelik ne getiriyor?

30 Eylül'de yürürlüğe giren ve GDO'lu ürünlerin Türkiye'ye girişinde analizden geçirilmesini gerektiren yönetmelik, özetle şunları getiriyor:
* Türkiye'ye giren ürünler kontrol edilecek. GDO'lu olduğu tespit edilirse girişine izin verilmeyecek. Ama firma, gelir benim ürünümde GDO var derse, Tarım Bakanlığı'nın oluşturduğu 81 kişilik komisyonca incelenecek. İnsan, hayvan ve çevre sağlığına zararlı değilse izin verilecek.

* GDO içeren bütün ürünlerde bu durum etikete yazılacak. Ancak içeriğinde binde 9'dan az GDO olan ürün, GDO'suz sayılacak. (AB'nin de kabul ettiği bu oran tarlada veya taşıma sırasında bulaşma riskini içeriyor ve ihmal edilebilir bulunuyor.)

* Ancak GDO'suz ürünlerin üzerine "GDO'suzdur" yazılamayacak. Bebek mamalarında kesinlikle GDO'lu ürün kullanılamayacak. Yönetmeliğe itiraz edenler Türkiye'nin bir biyogüvenlik yasası çıkmadan bir yönetmelik icat etmenin, bir oldu bittiyle GDO'lu ürünlere kapı açtığını savunuyor.

* Türkiye'de satılan ürünlerin üzerinde domuz yağı, alkol veya şeker yoktur gibi ifadeler yer alabilirken GDO'suzdur yazılamaması da diğer eleştiri konusu.

Türkiye'de GDO'lu ürün var mı?

Herhangi bir denetim olmadığı için Türkiye'de ne kadar alanda GDO'lu ürün yetiştirildiği bilinmiyor. Türkiye'de bine yakın gıda GDO içeriyor. Özelikle GDO'lu soya ve mısırın sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı ürünlerde ve fındık-fıstık ezmesinde, çikolatalı ürünlerde, hazır çorbalarda, kola ve meyve sularında, mısır yağı, unlu mamüller, süt tozu ve bebek mamalarında kullanıldığı biliniyor.

GDO'ların araştırılmasına izin verilmiyor

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, genetiği değiştirilmiş ürünlerin yararı veya zararı üzerine bugüne dek herhangi bir araştırma yapılmadığını, bunun için izin bile verilmediğini söylüyor. Atalık, "Türkiye'de de GDO'lu üretimin verimliliğini ölçmek için 1998-2000'li yıllarda patates, mısır, pamuk üzerinde denemeler yaptılar. Ancak bu araştırmaların sonucu çok olumsuz olduğu için yayınlamadılar."

GDO'lu tohum asla getirtilmiyor

Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği (TÜRK-TED) Başkanı Dr. Mete Kömeağaç ise ilgili ilgisiz herkesin konuşmasının sektöre zarar vereceğini belirterek, "Tüketici piyasadaki bütün ürünleri gönül rahatlığıyla tüketebilir" dedi. Kömeağaç, "Türkiye'de GDO'lu tohum yok. Kaçak girse bile satılmaz. Çünkü GDO'lu tohum normal tohumdan yüzde 30 daha pahalı. Türkiye'ye girecek her yeni çeşit önce tohum şirketleri tarafından çeşitli bölgelerde deneniyor. Daha sonra üründen verim alınıyorsa Tarım Bakanlığı'nın tescil komitesinden geçiyor. Onlar tescil ederse bunun üretimine başlanıyor. Türkiye tohum sektörünün büyüklüğü 450 milyon dolar. Bunun sadece 90 milyon dolarlık kısmı ithal ediliyor" diyor.

GDO için analizi istenen ürünler

Mısır, soya, kanola, patates, pamuk ve pamuk ürünleri, pirinç, buğday, ayçiçeği, nohut, mercimek, tatlı patates, tapyoka, muz, elma, papaya, radika, bal kabağı, erik, domates, şeker kamışı, bebe havucu, tatlı biber, şeker pancarı, yonca, marul, sakız kabağı, bakteri ve maya kültürleri ve bunlardan elde edilen ürünler.

Tepkiye rağmen GDO pazarı büyüyor

İnsan sağlığı ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkileri tartışma konusu olmasına karşın GDO'lu tarım üretimi giderek yaygınlaşıyor. Başta ABD, Arjantin, Hindistan ve Çin olmak üzere toplam 23 ülkede 125 milyon hektarda üretim yapılırken, bu üretimi gerçekleştiren üretici sayısı ise 12 milyona ulaştı. 100 milyar dolarlık pazar oluşturan GDO'lu tarım ise dünya devlerinin tekelinde. Genetik tarımın küresel tekeli ise Monsanto, DuPont, Syngenta, Dow, Archer Daniels Midland ve Cargill gibi dev şirketlerde bulunuyor. Tüm tartışmalara rağmen, dünyada üretilen soyanın yüzde 64'ü, pamuğun yüzde 43'ü, mısırın yüzde 24'ü ve yağlık kolzanın yüzde 20'si GDO'lardan oluşuyor. ABD'de ise soyanın yüzde 91'i ve mısırın yüzde 73'ü GDO'lu. GDO tarımının yaygınlaşmasına karşın Avrupa ülkeleri bu konuda daha temkinli davranıyor. İsviçre gerçekleştirdiği referandum sonucunda GDO'lu ürünleri tamamen yasakladı. Polonya, Avusturya, Yunanistan GDO'nun yasak olduğu ülkeler arasında. Macaristan sıkı bir denetim uygularken, Fransa ve Almanya da GDO'lu ürün konusunda yasaklarını genişletiyor. Geçen günlerde GDO'lu mısır üretimini yasakladığını açıklayan Almanya ile dünyanın en büyük tohum, zirai ilaç üreticisi Mosanto arasında yargı süreci başladı.

Yasaklamalar ard arda geliyor

Dünyada GDO'lu üretim (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) 125 milyon hektarda gerçekleşiyor. Günümüzde 100 milyar dolarlık bir ticaret potansiyeline ulaşan GDO'lu tarımın serset olduğu ülkeler ABD, Kanada, Arjantin, Çin ve Hindistan. Buna karşılık Avrupa ülkeleri giderek GDO konusunda daha sıkı önlemler ve yasaklamalar getiriyor. Örneğin İsviçre gerçekleştirdiği referandum sonucunda GDO'lu ürünleri tamamen yasakladı. Polanya, Avusturya, Yunanistan GDO'nun yasak olduğu ülkeler arasında. Macaristan sıkı bir denetim uygularken, Fransa ve Almanya'da da GDO'lu ürünlere karşı yasaklar artıyor. Geçen günlerde GDO'lu mısır üretimini yasakladığını açıklayan Almanya ile dünyanın en büyük tohum, zirai ilaç üreticisi Mosanto arasında yargı süreci başladı.
Referans

Aile Haberleri