İnsanı diğer mahlûkattan ayıran ve onların üzerinde halife-i zemin yapan sır sorumluluktur.
Cenab-ı Allah(c.c) Kur’an’da;
“Biz emâneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik; hepsi de onu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korktular. İnsan ise onu yüklendi. Gerçekten insan çok zâlim çok câhildir. (Ahzâb Sûresi: 72.)” ayetinin tefsirini Ene ve Zerre Risalesi olan Otuzuncu Söz’de yapmış.
“Ene, künûz-u mahfiye olan esmâ-i İlâhiyenin anahtarı olduğu gibi, kâinatın tılsım-ı muğlâkının dahi anahtarı olarak bir muammâ-i müşkülküşâdır, bir tılsım-ı hayretfezâdır. O ene, mahiyetinin bilinmesiyle, o garip muammâ, o acîb tılsım olan ene açılır ve kâinat tılsımını ve âlem-i vücûbun künûzunu dahi açar
“Demek ene, ayna-misâl ve vâhid-i kıyasî ve âlet-i inkişaf ve mânâ-i harfî gibi, mânâsı kendinde olmayan ve başkasının mânâsını gösteren, vücud-u insaniyetin kalın ipinden şuurlu bir tel ve mahiyet-i beşeriyenin hullesinden ince bir ip ve şahsiyet-i âdemiyetin kitabından bir elif’tir ki, o elifin iki "yüzü" var…” (Sözler, 30.söz)
Ene insanın kendini bilmesiyle Rabbini bilmesinin ölçme vasıtasıdır.
Burada maksadım; ene ve mahiyeti konusunda ilmi bir değerlendirme yapmak değildir.
Sorumluluk kavramının hayat pratiklerine yansıyan yönü üzerinde bir şeyler paylaşmaktır.
Evet sorumluluk insana has bir şey. Başka bir deyimle, insan olmanın şartı.
İnsaniyetin derecesi de yüklenilen sorumluluğun derecesi ile orantılıdır.
Özgür olabilmek için de sorumluluk almak gerekir. Bir insan ne kadar sorumluluk alırsa o nispette özgür olabilir.
En özgür insan Allah’a en iyi kul olan insandır. Allah’a hakiki kul olan hiçbir başka kulun minnetini çekmez. Sınırsız güce dayanmıştır. Daha ilerisi var mı?
Zaten “Ene” emaneti kulluk demektir, sorumluluğu kabul demektir.
Hayatın diğer alanlarında da sorumluluk alanlar ile almayanların yaşama farkı kolay anlaşılır.
Lider ruhlu insanlar sıradan insanlara göre daha fazla sorumluluk üstlendiği için etrafında çekim alanı oluşturur.
Sorumsuzlardan sadece sıradan robotik içi ve memur çıkar. Sorumluluktan kaçınanlar mümkün oldukça asgari seviyede sorumluluk gerisine karışmamak yolunu izlerler. Bu türler asla inisiyatif kullanmazlar. Karar kasları körelmiştir. Lokomotif olup o kadar vagonu çekmektense sıradan bir vagon olmayı tercih ederler.
Dava adamı da sorumluluk derecesinin yüksek olduğu anlamı gelir.
“İnsanın kıymeti hedef ittihaz ettiği şeyin kıymeti nispetindedir”
Gaye-i hayal yeni terminoloji ile vizyon…
Gaye-i hayali olmayanlar kendi nefsini düşünür. Kendi cismani çapı kadar kıymeti vardır. Başkalarının veya büyük bir davanın sahibi olmak gibi derdi olmayanlar için vizyon, misyon gereksiz fantezi kavramlardır.
Gençlerimiz duysun…
Üniversite tahsili sırasında “hele vize sınavları, finaller bitsin de bakarız…” deyip hayatı ıskalamasınlar. Mezun olunca sudan çıkmış balık veya dünyaya yeni inmiş uzaylı gibi oluyorlar… Hayata intibak edinceye kadar hayat ıskalanmış oluyor…
Proje gruplarına, gönüllü sivil toplum kuruluşlarına, müzik-spor çalışmalarına, iş dünyası ile, meslek kuruluşları ile ilgilenin irtibatlı olun.
Mesleğinizle ilgili şirketler, fabrikalar ve benzeri kuruluşların öğrencilere kapıları açıktır mezunlara kapalıdır. Ödev, proje bahanesi ile her kuruluşla irtibat kurabilirsiniz, araştırma yapabilirsiniz. Yönetici kademede çalışanlarla tanışabilir önerilerinden faydalanabilirsiniz.
Mezun olmadan iş görüşmeleri, mülakatlar nasıl yapılır pratiğini yapabilirsiniz. İş hayatında mesleki teknik beceri dışında hangi sosyal alanda neler bilinmesi gereğini öğrenirsiniz. İkili diyalog kurmanın pratiği çok önemli
Çok üniversite mezunu basit bir dilekçe yazmayı, bir yönetici ile herhangi bir tecrübeli insanla ne konuşulur hangi sorular sorulur öğrenmeden mezun oluyorlar.
Cep telefonu ile sms mesajlarıyla kelimeleri kısaltıyoruz diye konuşma dillerini felç ediyorlar. İletişim aracı iletişime engel işlev görüyor.
Okumak, okumak, okumak… Olmazsa olmaz süreçlerimiz..
Daha sonra sosyal faaliyetlerde görev almak, herhangi bir projede gönüllü çalışmak, insanlara faydalı olabileceği bir alanda sorumluluk almak hayata hazırlanmanın en güzel yollarıdır
Dava sahibi olmak tartışılmaz kıymette bir konudur. En büyük gaye İlay-ı kelimetullah davasıdır dahası yok… Allah için feragat, fedakârlık, hizmet, yardım gibi gönüllü mânevi hizmetlerin içinde olmak kadar insanı hayata hazırlayan daha etkili araç olamaz.
En değerli insan dava adamı olan insandır. Derdi davası olan sorumluluk katsayısı en yüksek, maddi ve mânevi makamı da zirvede olan insandır.