Çocuğun sosyal gelişiminde anne ve babaya düşen sorumluluklar:
A- Sosyal Sorumluluklar:
Çocuğun sosyal gelişmesinde kimler daha çok etkilidir? Çocuk kimleri örnek alır? Model olan kişiler çocuğu nasıl desteklemelidirler? sorularına cevap arar dururuz. Model olan kimseler acaba çocuklarının gelişmesinde aktif rol aldıklarını biliyorlar mı? Biz büyükler bazı davranışlarımızın karşımızdaki kişileri etkileyeceğini düşünemiyoruz. Üstelik karşımızdaki bizleri model gören çocuklarımızı hiç umursamıyoruz. Çocuktur, o bir şey anlamaz deyip geçiyoruz. Anlamayan aslında biz büyükler. Onların körpe dimağlarının her şeyi teyp gibi kaydettiklerinin farkına bile varamıyoruz. Çünkü o çocuk, daha bir şey anlamaz.
1-Örnek Model Olmak:
Bu alanda yapılan anketler ve araştırmalar çocuk evde ne görürse doğru davranışın o olduğunu öğreniyor, sosyal hayatta da o davranışı tekrar eder demektedirler.
Aile ziyaretimde bir anne 2008 Aralık ayının 5 inde şu itirafta bulundu:
-Sinirimle çocuğumu sinir ettim. 4 yıl oldu kaynanamdan ayrılıp, ayrı bir eve çıkalı. Çocuğum o zamanlar büyüklerden yüz görüyordu. Çocuğumun üzerinde benim etkim yoktu. Çok titizim. Ayrı eve çıkınca çocuğa yapma, etme, dökme diye bağırıyor, sinirlendiğimde de dövüyordum. Zamanla çocuğum da sinirli oldu. Şimdi sinirlendiğinde çığırından çıkıyor, saçlarını yoluyor, yüzlerini tırmalıyor.. Kendine ve kardeşine zarar vermeye başladı
Bu yaşanmakta olan örnekteki çocuk henüz 6 yaşında olduğundan sosyal hayatı; evin içi, kardeşi, anne baba ve görüştükleri yakın çevre ile sınırlı.. Gelecek sene çocuk okula başladığında şimdi kendine, kardeşine zarar verirken seneye arkadaşlarına da zarar vermeye başlayacak, bulunduğu toplumun huzurunu bozacaktır.
Evde sürekli şiddet gören çocuk, sosyal hayatta şiddet gösterecektir. Evde kavgayı izleyen çocuk, sokağa çıktığında o da kavga edecektir. Evde küfür sözleri duyan çocuk da evde ve dışarıda küfredecektir. Demek ki çocuğun sosyalleşmesinde en birici etken evde anne ve babasıdır.
Anne baba çocuğun sosyalleşmesinde örnek olmalıdırlar. Kurallara uymakla neler kazanacağımıza çocuğa anlatılmalıdır. Trafik kurallarına uymakla kazaların önleneceği, insanların birbirine saygılı olacağı öğretilmelidir.
Anne babalar örnek olurken tutarlı olmalıdır. Kırmızı ışıkta durulması gerekir, bu bir trafik kuralıdır dediğimiz halde, kırmızı ışıkta geçersek tutarsız davranıp çocuğumuza yanlış örnek oluruz.
2- Tutarlı Olmak:
Çocuğumuzun yaptığı davranışlarına verdiğimiz tepkilerde tutarlı olmalıyız. Çocuğumuz kardeşiyle kavga ettiğinde ne tepki gösteriyorsak, aynı şekilde başka zamanda kardeşi ile kavga ettiğinde de verilen tepkide aynı olmalıdır. Örneğin; küçük kardeş ağabeyinin defterine yırttığında bir seferinde kızıyor, diğer seferinde görmemezlikten geliyorsak, küçük çocuğun davranışlarına karşı tutarsız davranmış oluruz. Dolayısıyla çocuk doğru davranışı öğrenemez. Çocuğumuzla konuşarak doğru ve yanlış davranışlar öğretilmelidir.
3- Kararlı Olmak:
Anne-baba çocuğa doğru davranışı öğretirken kararlı olmalıdır. Örneğin; anne, parkta beni üzmezsen tekrar götüreceğim dediğinde, çocuk parkta anneye üzmezse, parkta kimseye rahatsız etmeden oynarsa, kurallara uyarsa (parka gitmeden önce bu kurallar öğretilmelidir) çocuk istediğinde parka götürülmelidir. Parkta anneye üzdüğü, kurallara uymadığı durumlarda da anne çocuğa bir süreliğine parka götürmemelidir. Annenin bu davranışı çocuğa ceza verdiği anlamına gelmez, çocuğun doğru davranışı öğrenmesi için, yanlış davranışının sonucunu yaşatmaktır.
4- Veriler Sözleri Tutmak:
Anne-baba çocuğa verdiği sözü tutmalıdır. Çocuk kendisi ile konuşmak istediğinde eğer müsait değilsek çocuğa ne zaman müsait olacağımız söylenmelidir. 5 dakika sonra veya 1 saat sonra seninle ilgileneceğim diye zaman verilmelidir. Verilen zaman geldiğinde de çocukla mutlaka ilgilenilmelidir.
5- Güven Vermek:
Anne, baba çocuğuna yanlış yapmayacağının hissini verilirken, yaşanın gerektirdiği davranışları yapabileceği güveni vermelidir. Çocuk da kendisini güvenen ailesi karşısında mahcup olmamak için yaşına uygun davranışlar yapmaya ve sosyal kuralları uymaya gayret edecektir.
6- Sevgi, İlgi Göstermek:
Sevgi, ilgi ve güvenin çözemeyeceği hiçbir şey yoktur. Bunlar insan ilişkilerini düzenleyen anahtarlardır. Bu anahtarlar verildiğinde insanın açamayacağı hiçbir kapı yoktur.
İlgi, sevgi, güven eksikliği olan insanlara da bütün kapılar kapalıdır. Çünkü onların karşılarına sosyal ilişkiler kurma, çevreye uyum sağlama, davranışlarını geliştirecek örnek modeller çıkmamıştır. Bununla ilgili yaşanmış bir hayat hikâyesi daha. Toplum da çok mu olumsuzluklar var veya insanlar olumsuz ilişkilerine çözüm aradıklarından mıdır bilemiyorum, ama karşıma hep olumsuz yaşam hikâyeleri çıkıyor.
Yine aynı tarih. 05.Aralık.2008. Başka bir anne 8. sınıfa giden oğlundan dert yanıyor:
-Çocuğumun dersleri ilkokulda iyi idi. Ortaokula geldiğinde bozuldu. 3 tane arkadaşı var, çocuğumu yanlış yönlendiriyorlar. Oğlumu arkadaşları ve öğretmenleri dışladı ve sevmiyorlar. Oğlum çevresinden psikopat damgası yedi. (tabii ki bu annenin düşüncesi). Ben de ders çalışmıyorsun diye hep dövdüm, hala dövüyorum. Geçen yıl öğretmeniyle çok görüştüm. Oğlun tembel ders çalışmıyor dedi. Okulun rehberlik servisiyle görüştüm. Öğrenci ve sizinle görüşüp inceleme yaptıktan sonra değerlendireceğiz, bir haftaya kadar sonucu bildiririz dediler. Tam bir sene geçti. Rehberlik servisinden hala haber çıkmadı. Bu sene çocuğumun durumunu sormaya bıraktım. Öğretmenler çocuğun dersleri zayıf, çalışmıyor, çok tembel dediklerinde, sınıftaki velilerin karşısında küçük düşeceğim diye toplantılara da katılmıyorum. Şimdi okulda sorumsuz veli, sorumsuz anne olarak görülüyorum.
Babaları da çocuklarla ilgilenmiyor. Baba işten geldiğinde çocuklar uyumuş oluyorlar. Sabah çocuklar okula giderken de baba uyuyor. Babanın haftada bir gün izini var. Perşembe günü. Çocuklar okulda, baba da evin ihtiyaçları ile ilgileniyor.
Çocuğumun yaramazlıklarını kaldıramıyorum, çok sinirleniyorum ve çocuğa dövüyorum. Oğluma dövdüğüm içinde pişman değilim. Oğlum anne sen beni sevmiyorsun, beni öpmüyorsun, benimle ilgilenmiyorsun diyor. Çocuğuma seviyorum ama sevgimi gösteremiyorum. Oğluma haksızlık yaptığımı düşünüyorum, ara sıra öpüyorum, herhalde çocuğuma yetmiyor. Kendimi zorluyorum, kucağıma alayım, öpeyim, seveyim istiyorum ama büyüdü diyerek vaz geçiyorum.
Yaşanmakta olan örnek olaydaki çocuğun ailesinin ilgisizliği, yeterli sevgiyi verememeleri, çocuğun güvensiz duygular geliştirmesi sonucunda, toplum içinde istenilmeyen, davranışları ile yargılanan, sosyal kuralları öğrenememiş bir birey ortaya çıkarmıştır.
7- Çocuğa Destek Olmak:
Çocuğun sosyalleşmesinde de en büyük destek aileden gelmelidir. Çocuk kendini yalnız bırakılmış hissederek, yalnızlığını dışarı da yanlış kişilerle giderme yolu önlenmelidir. Çocuğumuza senin yanındayım, sana desteğim, benim için değerlisin mesajları vermeliyiz.
8- Empatik konuşma yapmak:
Kendimizi çocuğumuzun yerine koymalıyız. Kabul ve ret edilecek sosyal kuralları çocuk beyni ile düşünüp, çocuk gözü ile görmeliyiz. Bu sosyal kurallar çocuğa nedenleri ile birlikte anlatılmalıdır.
Başkalarının haklarına saygı gösterme, ziyaret, paylaşma, yardım etme davranışları öğretilmelidir. Öğretilen sosyal kurallar çocuğun çevreye uyumunu kolaylaştırır.