Asrımızın önemli bir hastalığı teknoloji bağımlılığıdır. Teknolojiyi üreten ülkeler bile bu hastalıkla nasıl baş edeceklerini bilemiyorlar. Mesela bazı Asya ülkelerinde teknoloji bağımlılığından kurtarmak için özel hastaneler kurulmuş. Çin’de ise gençleri teknoloji bağımlılığından kurtarmak için askeri kamplar gibi hastaneler kurmuşlar, gençleri internetten koparmak için 6 ay kadar yatırıyorlar, eğitim veriyorlar.
Bu asırda akıllı telefonlardan uzak durmak, internet kullanmamak mümkün mü? Elbette hayır! Bugün için internet birçok işimizi kolaylaştırıyor, fatura ödemelerimizden sınava giriş işlemlerine kadar birçok işlerimizi oradan yapıyoruz. e-devlet üzerinden sağlanan kolaylıklardan oturduğumuz yerden istifade ediyoruz, zamandan tasarruf ediyoruz.
Ama bir de olayın negatif yönü yani bir sürü internet tuzakları var. Çocuklar zamanının büyük kısmını oyunlarla geçiriyor, gençler ve yetişkinler de sosyal medyanın pençesine düşmüşler, bir türlü kendilerini kurtaramıyorlar. Sosyal medyayı kullanarak toplumda negatif algılar oluşturmak en büyük bir silah olarak karşımıza çıkıyor. Yalan haberler, üretilmiş sahte görüntü ve belgeleri yayarak toplumu ifsad ediyorlar. Toplumu kendi istedikleri gibi yönetmek isteyenler geçmişte geleneksel medyayı kullanırken günümüzde sosyal medyayı kullanıyorlar. Mesela 1960 ihtilalini yapanlar gazeteler yoluyla seçilmiş iktidar aleyhinde halkı kışkırtmak için, iktidarın gençlerin üzerine ateş açtırdığını ve “cesetlerin yem makinalarında kıyılıp toz haline getirildiği” yalanıyla (O zamanın akşam gazetesi ve AA haberi) toplumu aldatıyorlardı. Evet tehlike her devirde vardı şimdi daha kolay bir yol buldu, herkese cebindeki telefonlarından sesleniyor.
Bediüzzaman 1911 yılında yazdığı Münazarat isimli kitapta o devirdeki tehlikelere dikkat çekerken şu sözlerle uyarıyordu: “Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor.”
Günümüzde PKK ve FETÖ’nün sosyal medya uzmanları her gün bir sürü yalan haberleri yayıyorlar. Dış düşmanlar içerdeki uzantılarıyla el ele verip ülkenin huzurunu bozmak, milleti birbirine kırdırmak için yıllardan beri uğraşıyorlar. Osmanlıyı yıktılar şimdi de Türkiye cumhuriyetini yıkmak, olmazsa diz çöktürmek ve kendilerine itaat ettirmek istiyorlar.
15 Temmuz 2016 darbe girişimi öncesi yapılan bir sürü manevralar, Gezi olayları, Suriyeli mülteciler üzerinden yürütülen algı operasyonları ve her seçim öncesi ortaya atılan yalan haberler toplumsal hafızamızdaki en yakın örneklerdir.
Hak ile batılın mücadelesi dün de vardı bugün de olacak yarın da olacak. Bize düşen sosyal medyada bilinçli bir şekilde ülke bütünlüğüne, kardeşliğe ve huzurumuza zarar verecek yalanları duyup gerçekmiş gibi inanmak ve yaymak yanlışına düşmemektir.
Bugün Korona virüs salgını başta Çin olarak bütün dünya ülkelerinde görüldü, ülkemizde bir tek vakaya bile rastlanmadı. Birileri bunu hazmedemiyor, ”yok canım bizde de vardır ama saklıyorlar” diye konuşuyor, yazıyor ve bu türlü haberleri yayıyor. Mesela İdlib şehitlerimizin olduğu gün sosyal medyada yine bir sürü yalanlar yayıldı, “yüzlerce şehidin olduğu ve yaralandığı“ iddia edildi. Bunların her biri birer algı operasyonudur. Müslümanlar bunlara alet olamazlar. Müslümanın bir sürü kusuru olabilir ama asla yalan söylemez. Ancak duyduğu lafların doğru olup olmadığını araştırmadan yayması da onu mesuliyet altına sokar.
Bediüzzaman; “Hutbe-i Şamiye” isimli eserinde "Evet sıdk ve doğruluk İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesinde ukde-i hayatiyesidir” der. “İşaratül İcaz” isimli eserinde ise "Zira kizb (yalan), küfrün esasıdır. Kizb, nifakın birinci alametidir. Kizb, kudret-i İlahiyeye bir iftiradır. Kizb, hikmet-i Rabbaniyeye zıttır. Ahlak-ı aliyeyi tahrip eden, kizbdir. Alem-i İslamı zehirlendiren, ancak kizbdir. Alem-i beşerin ahvalini fesada veren, kizbdir. Nev-i beşeri kemalattan geri bırakan, kizbdir. Müseylime-i Kezzab ile emsalini alemde rezil ve rüsvay eden, kizbdir. İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, bütün cinayetler içinde tel'ine, tehdide tahsis edilen, kizbdir. Bu ayet, insanları, bilhassa Müslümanları dikkate davet eder.
Dilini, kulağını, gözünü, elini ve aklını doğru kullanan ve sosyal medyanın algı operasyonlarına kapılmayan kullardan olmayı Rabbimizden niyaz ediyorum, amin.