Facebook, Twitter ya da Instagram gibi sosyal ağlar tamamen 'tek parmakla aşağıya doğru kaydırma' özelliğini temel alıyor. Böylece fotoğraflar, videolar, metinler ya da diğer içerikler hızlıca görüntülenebiliyor. Ancak birçok araştırma bu sonsuz kaydırma sisteminin kullanıcılar üzerinde psikolojik bir baskı oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Facebook, Twitter, Instagram ya da YouTube'un kullanıcılar üzerindeki etkisi uzun süredir araştırılıyor. Ortaya çıkan sonuçlar bu uygulamaların 'bağımlılık yaptığını' doğruluyor. Hatta sosyal ağlardaki bazı özelliklerin etkisi madde bağımlılığıyla eşdeğer görülüyor.
Sosyal medya bağımlılık yapıyor mu?
Kesinlikle. Bahsettiğimiz üç sosyal ağ ve YouTube aslında arka planda sayısız algoritmayla kullanıcıların tepkilerini ölçüyor. Facebook Haber Kaynağı'nda beğenmek isteyebileceğiniz içerikler önünüze düşerken, Twitter ve Instagram'da da birçok farklı filtreleme sayesinde ilgili içerikler karşınıza çıkıyor.
Twitter'ın en önemli ve kilit noktası son dakika. İnsanlar herhangi bir konuyla alakalı arama yaptığında son gelişmeleri doğrudan bu platformdan takip edebiliyor.
Instagram ise biraz daha keyif işi. Çekilen fotoğrafların hikâye ya da gönderi olarak paylaşılması; takibinin yapılması, yorum ve etkileşimlere göz gezdirilmesi derken sosyal ağın kullanım süresi önemli oranda artıyor.
YouTube zaten özellikle son birkaç yıldır hem dünya genelinde hem de Türkiye'de çok büyük bir ivmeyle kullanıcı sayısını artırıyor. Üstelik bireysel olarak yalnızca videoları izleyen kişiler haricinde bir de içerik üreticiler var. YouTube'taki ilgi çekici içeriklerde kanal sayıları sürekli olarak artmaya devam ediyor. Dolayısıyla aslında ilgi alanınıza yönelik YouTube kanallarını takip ettiğinizde uzun süre boyunca platformdan çıkmanız mümkün olmuyor, zaman su gibi akıyor.
Bu bahsettiğimiz üç - dört platform haricinde elbette Snapchat ya da TikTokgibi uygulamalarda da benzer sistem söz konusu. Yani aslında evet, sosyal medya uygulamaları ya da YouTube gibi video platformları kesinlikle bağımlılık yapıyor. Ama bu seçeneği biraz irdeleyip aslında kullanıcıya neyin cazip geldiğini bilmek gerekiyor.
Hangi özellikler bağımlılık yapıyor?
Sosyal ağların özellikleri farklı olsa da aslında temel yapısı birbirine çok benziyor. Bunlar arasında Facebook, Twitter ve Instagram'ı bir arada tutabiliriz. Hepsi belirli bir akışla sonsuz kaydırma sunuyor. Yani böylece üç web sayfası / uygulama da aşağıya doğru kaydırdığınızda belirli parametrelerle filtrelenen içerikleri karşınıza getiriyor.
Son dönemlerde Black Mirror gibi bilim-kurgu dizilerinde işlenen 'uygulamalardaki bağımlılık' kullanıcı tarafında pek hissedilmiyor. En azından hissedilse bile önlem alınmıyor da denilebilir. Çünkü bu platformlar zaman kavramını aklınızdan çıkarıyor. Sebeplerinden biri de işte az önce bahsettiğimiz 'sonsuz kaydırma' etkisi. Bu özellik aslında hem teknik hem de tasarım anlamında çok büyük ustalık gerektiriyor. Ancak yeni gelişmeler göre kullanıcıyı bağımlı hale getiren uygulamaları köşeye sıkıştıracak gibi görünüyor.
Yasa tasarısı neleri kapsıyor?
ABD'de Missouri eyaletinin senatörü Josh Hawleytarafından sunulan yasa tasarısı, sonsuz kaydırma ya da otomatik oynatma gibi 'bağımlılık yapan' tasarım özelliklerini devre dışı bırakmaya odaklanıyor.
Hawley'in önerisi 'Sosyal Medya Bağımlılını Azaltma Teknoloji Yasası' olarak isimlendiriliyor. Bu yasa tasarısı temelde kullanıcıların platformlarda daha uzun zaman geçirtmeye yönelik geliştirilen tasarım özelliklerini yasaklamak istiyor.
Konuyla alakalı olarak Hawley'in yaptığı açıklama ise şu şekilde:
Teknoloji şirketleri, bağımlılık üzerinden iş modellerini benimsiyor. Bu alanda yeniliğin çoğu daha iyi ürünler üretmek yerine uzaklaşılması zor psikolojik hileler kullanıyor. Bunu da kullanıcıların dikkatini daha çok çekebilmek için yapıyor.
Eğer bu yasa tasarısı kabul edilirse teknoloji şirketlerinin kullanıcılara bağımlılık yaratan bu tip hileleri kullanması yasa dışı bir hâl almış olacak.
Tabii bununla birlikte Facebook, Twitter, Instagram ya da Google (YouTube) gibi şirketler, mobil uygulamalarda geçirilen süreyi takip eden araçları hayata geçirmek zorunda kalabilir. Şu anda Android / iOS ya da bazı uygulamalarda yer alan 'süreli kullanım' artık her uygulama için zorunlu olabilir.
Teknoloji devlerinin nasıl bir önlem alacağını tahmin etmek zor. Ancak bu tip gelişmelerden rahatsız olacakları kesin.
Gzt