20 Aralık Perşembe günü Yeşilköy Dünya Ticaret Merkezi kampüsündeki WOW Otelde bir basın toplantısı yapıldı. Toplantıyı düzenleyen Hollanda Roterdam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, toplantının konusu ise Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin şeceresiydi.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri Hüsnü Bayram, Abdullah Yeğin ve Mehmet Fırıncı abilerin de katıldığı basın toplantısını bir hayli kalabalık yazılı ve görsel basın temsilci takip etti. Bu basın toplantısı yapıldıktan, gazetelerde yer aldıktan sonra Türkiye'nin hemen her yerinden telefonlar aldım. Telefonuna cevap verdiğim bütün dostlarımın bana tevcih ettikleri sorular da kelime farklılıkları ile beraber mana aynıydı.
İlk olarak şu soruluyordu "Ahmet Akgündüz hoca ne yapmaya çalışıyor?" Sorular aynı olsa da endişeler farklıydı. Bir kısmı Bediuzzaman'ı neseben kaybetme korkusu yaşarken bir kısmı da Kürt kardeşlerimizin rahatsız olma ya da olabilme ihtimalinin verdiği endişenin ızdırabını yaşıyordu. Yine bir kısmı Kürt ve Türk ırkçılarının bu olayı saf müslümanlara karşı kullanabileceklerini bunun da hezimet olacağını haykırıyordu. Diğer bir kısmı bu olayı Türk ırkçılarının kullanarak saf ve temiz Kürt kardeşlerimizin duygularını rencide edebilecekleri endişesini dile getiriyordu. Beni arayan herkesi ve her kesimi önce dinledim sonra basın toplantısından bazı kesitleri ve intibalarımı aktardım.
Sevgili dostlar, bana daha önce aktarılan endişeler ve korkularla basın toplantısına gittim. Hatta Ahmet Akgündüz hoca şunu söylerse ona bu cevabı verir, böyle derse şöyle derim gibi hazırlıklar bile yaptım. Kahvaltıdan sonra saat tam 10.30'da toplantı başladı. Sunum giriş ve selamlama faslı herşey profosyonelce hazırlanmıştı. Dedim ya ben daha önce bazı nahoş ifadelerde dinlediğim için ön kabullerim vardı ve o ön kabüllerle dinledim. Sanki benim o ön kabulleri biliyor gibi Bediüzzaman'ın şeceresine Hazreti Hasan'dan başlayarak önce babası Mirza efendinin sonra da Hazreti Hüseyin ile annesi Nuriye hanımın şecereleri ne, nereden, nasıl ve ne zaman nereye göç ettiklerini anlatarak izah etti. Ve elindeki orjinal belgeleri gösterdiği 40 dakikalık konuşmasını ve izahlarını, belgeleri projeksyon marifetiyle ekrana yansıtarak izleyenlere aktardığı son cümlesi yanlız beni değil salondaki herkesi kısmen de olsa rahatlattı. Cümle şöyleydi: Bediüzzaman'ın şerif ve seyyid olması Kürt olmasına mani değil. Bu ifade benimle birlikte salondaki herkesi rahatlattı.
40 dakikalık sunum neticesinde salondaki kalabalık izleyiciler arasında bulunan Üstadın talebeleri de söz aldı. Onlar da konuştu fakat şu anda Bediüzzaman'ın yaşıyan talebelerinden Hüsnü Bayram ağabey öyle bir şey anlattı ki dinleyenler ile birlikte beni de ikna etti. Hatıra şöyle:
1958 yılında Ahmed Fevzi Ağabey Üstad’ı Isparta’da ziyarete geliyor. Odada üç kişi mevcut: Üstad, Hüsnü Bayram Ağabey ve Ahmed Feyzi. Üstad bu ikisine bakarak:
"Kardeşim senin Maidetül-Kur’an kitabında yazdığın mehdiyyet ve seyyidlik ile alakalı bütün tesbit ve istihraçların doğrudur. Bu hakikat âleme istikbalde ilan edilecek; ancak ben yetişemeyeceğim, Hüsnü bu ilanı görecek ve dinleyecek."
Hüsnü Bayram ağabeyin buna şahit olması resmen yüzüne yansımıştı. Toplantının ardından eve gittiğinde Üstadın bu sözlerinin tahakkuk etmesine sarsılarak ağladığını da daha sonra anlatmıştı.
Ayrıca Emirdağlı Mehmet Çalışkan'ın anlattığına göre de, bir gün yanlarına Ahmet Feyzi Kul gelir. Üstadın vasıfları ve yüksek makamından bahseder. Cifir ve ebced hesabıyla çıkardığı tevafukları anlatır. O anda Osman Çalışkan'ın kalbine, “Biz Üstadımızı Kürt olarak biliyoruz. Ahmet Feyzi Efendinin anlattığı büyük müceddit ise Âl-i Beyt-i Nebevîden olacaktır” gibisinden bir şüphe gelir. Bu hadiseden az sonra Bediüzzaman, Osman Çalışkan'ı yanına çağırır ve, Kardeşim ben hem Hasenîyim, hem de Hüseynîyim… Ahmed Feyzînin bütün söylediklerini kabul ediyorum. Haydi git!” der.
Hüsnü bayram abi bu olayı anlattıktan sonra herkeste bir rahatlama oldu ama buna rağmen süreç daha iyi yönetilebilirdi. Üç gündür Isparta Kahramanları Sempozyumundaydım. Birçok kişi aynı sözleri ifade ediyor, süreç daha iyi yonetilebilirdi. Artık olan olmuştur. Bence bu konuda akıl ve sağduyudan taraf olanlar tartışmamamalı. Saadet ve muhabbetle kalınız.