Ülkemizde 1,5 milyon kişinin maruz kaldığı bu hastalık çocukluk döneminde her iki cinste de eşit derecede görülürken, yetişkinlik döneminde yüzde 90 oranında kadınlarda daha fazla rastlanıyor.
Psikiyatrist Dr. İnci Şen; duygusal, çevresel ve kalıtımsal nedenlerle ortaya çıkabilen, bazen de çeşitli hastalıklar sonucu oluşabilen saç, kıl, kaş koparma hastalığına dikkat çekiyor, anne babaları uyarıyor. Bu hastalığın genellikle başlama yaşının çocukluk ve ergenlik dönemine rastladığını, stresli dönemlerde kendini gösterdiğini, az da olsa bebeklerde ve yaşlılarda da görülebildiğini belirtiyor. Uzun yıllar devam edebilen, şiddetlenip hafifleyebilen veya dalgalanmaların görülebildiği bu hastalığın, bebeklerde ve çocuklarda bir süre devam ettikten sonra kaybolabildiğini söylüyor.
Psikiyatrist Dr. İnci Şen saç koparmanın, farklı hastalıklarla ortak bulguları olsa bile, kişinin farkına varmadan, karşı konulamayan bir istekle davranmasının dürtü kontrol bozukluğu olarak adlandırıldığını belirtiyor. İnci Şen: 'Bu hastalığa sahip kişinin o an acı duysa bile rahatlama hissinin daha ağır bastığı görülüyor. Kişi yaptığının farkındadır ve bu durumdan şikayetçidir ama kesinlikle tedavi olmadan kendi başına iyileşemez. Çevresindeki kişilerin sanki koparmak onun kontrolündeymiş gibi tavsiye ve ikazları hastanın canını sıkar ve baskı sonucu yalnızlığı seçer, içine kapanır, doktora gitmekten utanır' diyor.
Tüm Ailenin Tedavi Sürecine Katılması Önemli!
Saç, kıl, kaş koparma hastalığının psikoterapi ve ilaç tedavisiyle mümkün olduğunu belirten Psikiyatrist Dr. İnci Şen, tedaviye başlamadan önce ailesel ve genetik faktörlerin incelenmesinin sürece önemli bir destek sağladığına dikkat çekiyor. Eğer hasta çocuk ya da ergense ailenin hastalık hakkında kapsamlı bilgilendirilmesinin önemine değiniyor.
Yeni Şafak