Sudan’ın Ankara Büyükelçisi Yusuf Ahmed Et-tayyib El-Kordofani ve İstanbul Sudan Başkonsolosu Halid İbrahim Elsheikh Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin son varisi ve hizmetkarı Hüsnü Ağabeyi ziyaret ettiler. Hüsnü Ağabey ziyaretten duyduğu memnuniyeti Nurlardan kıymetli mektupları okuyarak ifade ettiler.
Büyükelçi Hüsnü Ağabeye “Biz Sudan’da Risale-i Nur’u okuyor ve okutuyoruz. Hakikaten bu zamanın bilhassa gençleri için yazılmış emsalsiz bir Kur’an tefsiri olduğunu bütün Sudan uleması ile birlikte tasdik ediyoruz. Sudan’da Nur medreselerimiz var, ben de ziyaret ettim. Risale-i Nur aklı ikna, kalbe itminan veren bir Kur’an tefsiri. Sudan ile Türkiye mabeyninde sadece iktisadi, askeri ve siyasi değil manevi bağlarında vücud bulması lazım ve bu vazifeyi bihakkın Risale-i Nur ve talebeleri ifa ediyor. Sudan Hükümeti Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki ülke arasındaki münasebetlerin sağlamlaştırılması üzerine göstermiş olduğu gayreti takdir ediyor. Bütün alem-i islamı kucaklayan bir lider var, hamd ediyoruz” dedi.
Hüsnü Ağabey de “Tayyib beyin gayesi ittihad-ı İslamdır. Sudan gibi müsbet hükümetlerle Türkiye bir ve beraber olmakla islam aleminin gelişmesine ön ayak olacaklar diye temenni ve niyazda bulunuyoruz” dediler.
Büyükelçi daha sonra Aziz Üstadımızın Şanlıurfa’da kabrini ziyaret ettiklerini ve kabrin boş olduğunu duyunca fevkalade hüzünlendiklerini ifade edince Hüsnü Ağabey, Üstadımızın bu noktada vasiyetleri olduğunu, beşerin zulüm ettiğini fakat Üstadımızın arzusunun bu manada gerçekleştiğini anlattılar. Eddai şiirini de okuyunca hayretlerinden gelen heyet Subhanallah, Allahu Ekber diye Hz. Üstad’ın aşikarane bir kerameti olduğunu söylediler.
Hüsnü Ağabeyden tavsiye isteyince Ağabey kendilerine “Kur’an’ın bu zamanın anlayışına dersi olan Risale-i Nur Kur’an’ın nurudur. İlimlerin şahı olan marifetullah ilmini tefekküri olarak ders veriyor. Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten hayırlıdır. O saat Nurlarda var” deyince Büyükelçi “çok vaktimiz olmuyor fakat daha çok okumaya söz veriyorum” dedi. Hüsnü Ağabey “günde beş on dakika bile olsa bu Kur’an Nuruyla meşguliyet sizleri talebe-i ulum sınıfına alacak. Bu pek çok kıymetli ebedi hazineyi kaçırmamak lazımdır” dedi.
Sudanlı misafirler “Sizleri ziyaretten bereket umud ediyoruz. Bizlere dua edin. Sudan gençliğine dua edin. Biz bu ziyaretten tarifsiz bir lezzet, fevkalade bir huzur ile ayrılacağız. İttihad-ı İslam için Üstad Bediüzzaman’dan aldığınız anlattığınız bütün dersler haktır. Sudan’da maddi sıkıntılar var onun için de sizden dua istirham ediyoruz” dediler.
Hüsnü Ağabey de “asıl musibet dine gelen musibettir. İttihad-ı İslam imanın kalplerde inkişafına vabestedir. Bakın 15 Temmuz’da küffarın tahrikiyle burada bir darbe teşebbüsü oldu. Dünyada emsali görülmemiş bir tarzda bir kaç saatte bu darbeyi püskürten topun, tüfeğin değil imanın gücüydü. İşte şu iman dersini kalplere nakşeden Risale-i Nur’dur. Bu iman dersini alan bir gencin başında atom bombası patlatsalar o bir adım kaçmaz. Böyle gençlerde imanın inkişafı ittihad-ı İslam’ın inkişafına vesile olacak, siz zaten bu manayı anlamışsınız ki buraya kadar bizimle kucaklaşmaya gelmişsiniz” diye uzun ve tatlı bir sohbetten sonra Aziz Üstadımızın ittihad-ı İslam’a dair müjdelerini ve derslerini ve bu gelen mektubu Büyükelçiye ve heyetine anlattılar;
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا
Aziz, Sıddık, Fedakâr Kardeşlerim!
Çok yerlerden telgraf ve mektuplarla bayram tebrikleri aldığım ve çok hasta bulunduğum için, vârislerim olan Medresetü'z-Zehra erkânları benim bedelime hem kendilerini, hem o has kardeşlerimizin bayramlarını tebrik etmekle beraber, âlem-i İslâmın büyük bayramının arefesi olan ve şimdilik Asya ve Afrika'da inkişafa başlayan ve dörtyüz milyon müslümanı birbirine kardeş ve maddî ve mânevî yardımcı yapan İttihâd-ı İslâmın, yeni teşekkül eden İslâmî devletlerde tesise başlamasının ve Kur'ân-ı Hakîm'in kudsî kanunlarının o yeni İslâmî devletlerin kanun-u esasîsi olmasından dolayı büyük bayram-ı İslâmiyeyi tebrik ve dinler içinde bütün ahkâm ve hakikatlarını akla ve hüccetlere istinad ettiren Kur'ân-ı Hakîm'in, zuhura gelen küfr-ü mutlakı tek başıyla kırmasına çok emareler görülmesi ve beşer istikbalinin de, bu gelen bayramını tebrik ile beraber, Medresetü'z-Zehra'nın ve bütün Nur Talebelerinin hem dâhil hem hariçte, hem Arapça, hem Türkçe Nurların neşriyatına çalışmalarını ve dindar Demokratların bir kısm-ı mühimmi Nurların serbestiyetine taraftar çıkmalarını bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz... (Emirdağ Lâhikası 2/104)