Huzur Sokağı romanıyla nice gencin hidayete ermesine vesile olan Şule Yüksel Şenler aynı zamanda yazdığı gazete yazılarıyla da binlerce okuruna ulaştı. Anadolu’yu adım adım dolaşarak konferanslar verdi.
Genç kızları örtünmeye özendirmek için pek çok giysi ve başörtüsü tasarımı yaptı. 2019 yılında 81 yaşındayken aramızdan ayrılan Şule Yüksel Şenler adına Eyüp’te kapılarını açan Şule Yüksel Vakfı’nda ise geçtiğimiz hafta bir anma programı düzenledi. Evdeki mobilyalarından, kıyafetlerine, gazete yazılarından, kitaplarına kadar pek çok eşyasının da bulunduğu vakıf binasında Şule Yüksel Şenler, vefatının beşinci yılında bir kez daha yad edildi.
Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Leyla Şahin Usta, Şule Yüksel’in hayatını beyaz perdeye aktarmayı istediklerini söyledi. Usta yaptığı konuşmada Şenler’in Türkiye’nin en karanlık günlerinde korkusuzca verdiği mücadeleyi hatırlattı ve yapacakları filmle ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Onun hayatını anlatırken Şule Abla’nın ruhuna dokunmayacak, ona zarar vermeyecek, mirasına sahip çıkacak bir iş ortaya çıkarmamız gerekiyor. Vakfımız daha yeni bir vakıf olduğu için bu konuda çalışıyoruz. İyi bir yapımcı ve bütçe bulunursa arzumuz, hayalimiz hayatını film haline getirmek. Onun mücadelesini film olarak anlatmak istiyoruz.”
ÇAKMAKLI, ŞULE YÜKSEL’İN HAYATINI DA ÇEKMEK İSTİYORDU
Programda yazar Demet Tezcan da “Şule Abla’nın hayatını ben 2005 yılında kaleme aldım. O dönemde Şule Yüksel Şenler adına yüzleştirmeler de gerçekleştirmem gerekiyordu. Bunlardan birisi de merhum Yücel Çakmalı idi. Çok heyecanlandı. ‘Ben ilk sinemamı Şule Hanım’ın romanıyla yazdım. Hadi bu kitabı bitirin de hayatını çekelim’ dedi fakat ömrü vefa etmedi” ifadelerini kullandı.
‘BENDEN İZLER OLAN BİR ROMANDIR’
Yeni Şafak'ın haberine göre Huzur Sokağı romanının yazılmasıyla ilgili ise Şule Yüksel bir yazısında şunları söylüyordu:
“Romanda benden izler var. Mesela Feyza’nın uzanışı, Bilal’in sırt üstü yatıp düşünüşü Huzur Sokağı’nı kurgularken ki hallerim aslında… Sadece çatı halinde kitap kafamda, hiç not almadım. Öyle gözlerim tavanda, yatağımda düşünürken birdenbire doğdu konusu… Asri açık bir genç kız ile imanlı bir genç arasındaki aşk. Bu hikaye sonraları İslami romanlarda gelenek halini aldı."
Yine bir başka anısında ise romanın yazıldığı dönemde pek çok gencin kendilerine ulaşarak Huzur Sokağı diye gerçekte bir sokak olup olmadığını sorduklarını ve orada oturmak istediklerini dile getiren Şenler’in bu eseri aynı zamanda bir furyaya dönüşen hidayet romanı türünü de edebiyata kazandırmış oldu.