Eflani mevlidine gittik. Eflani’de Sungur Abi’nin çocukluğunun geçtiği köyü gördük, orada bir ev var o ev Sungur Abi ailesinin evi. Klasik Safranbolu evleri stilinde yapılmış. Bu evi aileden Hacı Ahmet yaptırmış, günümüzden yüz yıl önce. Sungur ağabey köy ilkokulunda bu muhitte okumuş, çok zeki bir çocukmuş, öğretmenleri onun zekasını kabul ederlermiş.
Ailede Sungur Ağabey’in üç kardeşi var. Yusuf, Şükrü ve Hüsnü amcalar. Bunlardan Hüsnü ve Şükrü amcalar Sungur Ağabey’in tesiri ile köyde Risale-i Nurları yazarlar. Bu köy en dindar köylerinden. Orada bir ziyaret var. On bir Yesevi tarikatı zamanında buraya gelmiş ve manen burayı yeşertmişler. Bu türbede on iki adet kabir bulunmaktadır. Yaklaşık beş yüz sene evvel Buhara ve Horasan’dan buraya gelmişler. Tebliğ maksadı ile buraya gelmişler. Ondan sonra bayrağı Sungur Abi vasıtasıyla nur talebeleri almış ve bugüne getirmişler.
Sungur Abi’nin anne tarafı Buhara tarafından gelmiş. Manevi ağırlığı olan bir aile. Sungur Ağabey bu köyde ilkokulu okuduktan sonra Gölköy Köy Entitüsüne gitmiş. O okulda geleneksel bilgileri tamamen tepetaklak olmuş. Ayda 250 kitap civarında okuyan bu öğrenci ile öğretmenleri çok meşgul olmuşlar. Batı klasikleri, özellikle dinsiz ve nihilist kitapları ve felsefeleri okulda okumuşlar müzakere etmişler. Sungur Abi köye döndüğünde, ailenin geleneksel dini yaşayışını eleştirir olmuş. Sungur Abi’nin ailesinde birçok molla var. Din ve medrese ilmi ailede mütevarisen devam ediyor. Onun evinin muhitinde ahşap bir evde mevlit okunur. Rahmi’nin Evi diye anılan bu evde Sungur Abi’nin okulda aldığı materyalist ve nihilist felsefe ilk büyük darbesini yer. Sorgulayıcı bir zeka olduğu için kafasındaki çıkmazları o mevlit sırasında hocaya sorar.
Okuduğu materyalist felsefenin en önemli silahi şüphedir. Sungur Ağabey sürekli bu şüphelerin doğurduğu soruları etrafında kabili hitap bulduğu hocalara sorar. Ona ilk defa İnebolu Nurcularının teksir ettiği bir Ayet’ül Kübra isimli eseri verirler. Eserin ilk cümlesi onun kafasında bulutları dağıtan ruhani bir fırtına gibidir. “Kainattan Halıkını soran bir seyyahın müşahedatıdır.” Kainattan Allah’ı inkar eden sapık deliller toplayan nihilizme bir darbedir bu söz. Kafasında büyük bir değişiklik olur, çölde suya rastlamış, susamış insan gibi bu eserle değişim rüzgarları eser kafasında. Arayış dönemi devam etmektedir. O döneminde ciddi bir sorgulayıcı zekadır. Hem okur hem sorar hem etkiler, hatta onun birden bire değişmesini çevredeki ileri gelen şahıslar “delirdi” diye ifade ederler.
Sungur Ağabey öğretmen olarak geldiği köyde çevreyi etkiler. Geçiş döneminde bozulmuş olan köy ve civarı, Sungur Abi’nin tesiri ile biter ve köyün şakacı bir adamı garip bir sıfatla anılan Osman “köyü Nurcular değiştirdi” der. Köy, o dönemin ceberut ve dinsiz idarecileri tarafından Karatekkeliler köyü olarak anılır. Öyle ki Sungur Abinin çalışmaları ile köy değişir, hemen hemen bütün üyeleri risale yazmaya başlarlar.
Sungur Ağabey Ahmet Fuat hoca ile tanışır. Hüsnü Bayram ağabeyin babasının berber dükkanında Sungur Ağabey, Mustafa Osman’a uzun uzun sorular sorar ve orada değişir. Hıfzı Bayram Ağabey ona dolapların altına gizlediği eserlerden verir. Ve Sungur Ağabey bunları okuduktan sonra kafasındaki fırtınalar değişir yerini hidayet meltemleri alır.