Mehmet Demir'in haberi:
Geçtiğimiz günlerde vefat eden ve Bediüzzaman Said Nursi'nin manevi evladı Mustafa Sungur ağabey hakkında bilinmeyenleri anlatan Üstadın yaşayan talebelerinden Abdülkadir Badıllı, Mustafa Sungur Ağabeyin bir ehli kalp olduğunu belirtti.
Mustafa Sungur Ağabey'in dinsiz ve komünist yetiştirmek için kurulan köy Enstitülerinde okuduğunu belirterek şöyle devam etti, "Kendisi 18 yaşındayken köy enstitüsünü bitiriyor. O zaman köylerde enstitü açılıyor. Tamamen dinsiz komünist yetiştirmek için kurulmuştu. Kendisi oradan çıkıyor. Komşusu muallim Fuat diye biri var. O muallim tabi Allah'ı inkâr ediyor, Peygamberi inkar ediyor. Kendisine soruyorlar o da Risale-i Nur'dan parçalar okuyunca bunlar meseleyi anlıyor. Bunların zıddına okulda talebelere dini, Allah'ı anlatıyordu. Bu yüzden dolayı daha gençken öğretmenlikten atıyorlar. Sonra Üstad hazretleri Afyonda hapisken kendisi hâkimlere bir mektup yazıyor "siz zulüm ediyorsunuz" diye. Onu da alıyorlar içeriye. Kendisiyle 1953'te tanıştık birkaç kez Türkiye turu yaptık."
Risale-i Nur'u Çok İyi Bilirdi
Mustafa Sungur ağabeyin kalp ehli biri olduğunu belirten Badıllı, Risale-i Nur'u çok iyi bildiğini söyledi. Badıllı, "Sungur ağabeyin geniş bir zekâya sahipti. Sungur ağabey ile beraber iki defa Hac yaptık. Şam'da biz Mesneviyi Arabiyi bastırırken yanımıza geldi. Beraberinde 500 tane alıp Amman'a götürdü ve Suudi Arabistan'da dağıttı. Büyük bir nur âlimiydi Arapça belki bilmiyordu ama Risale-i Nur'a çok derin bir vukufiyeti vardı. Bir de ehli kalpti. Kalp inkişafı olduğu için okuduğu dersler herkese tesir ederdi. Yani nuranilik vardı sesinde ve şivesinde. Üstad kendisine 'kalbindeki o delik, Hasan Fevzi Efendinin kalp gözü önündedir' demiş" dedi.
Hapiste Falakaya Yatırıldı
Abdülkadir Badıllı, Sungur ağabeyin Üstad'ı görmek için çektiği cefayı anlatırken duygulanarak sözlerine şöyle devam etti, "Bir gün hapisteyken Üstad Hazretlerini tek bir koğuşa koymuşlar. 50-60 talebesi ayrı ayrı yerlerde. Bir berber günü varmış. O günü talebeler yanına gidip Üstad'ı görüyormuş. Bir gün Mustafa Sungur ağabeyimiz de gitmiş Üstad'ın yanına... Üstad hazretleri Mustafa Sungur ağabeyinin ceplerine bisküvi doldurmuş. Çıkınca gardiyanlar Mustafa Sungur ağabeyi yakalıyorlar. Falakaya yatırıyorlar. Bir ara beraber Siirt'e gittik, yine sıkı bir zamandaydı. Baktık büyük bir cemaat var. Cemaate şevk verici bir konuşma yaptı. Konuşmadan sonra köşesine çekildi. Kendisiyle çok mektuplaştık. Bu mektupları şuan arşivlemişim. Allah rahmet etsin."
İLKHA